Devlet Bey'e birkaç soru

Devlet Bey'e birkaç soru

Devlet Bey altı ay öncesine kadar başkanlık sistemine karşıydı..

Türkiye için son derece zararlı buluyordu..

Şimdi son derece yararlı buluyor..

Olabilir!..

***

Ekibi de lideriyle birlikte fikir değiştirdi..

Altı ay öncesine kadar MHP'li vekiller başkanlık sistemini yere yere bitiremiyordu..

Şimdi öve öve bitiremiyorlar..

Olabilir!..

***

Devlet Bey başkanlık modelini önerirken...

Çift başlılık var, acilen giderilmesi gerekir..

Cumhurbaşkanı fiili durum yaratıyor, buna son verilmeli..

Halka soralım, kararı halk versin..

Nihai karar halka aittir..

Görüşünü savundu..

 ***

Devlet Bey başkanlık modeli için oy isterken..

Devlet yönetimindeki zorlamayı bitireceklerini..

Meclis'in denetim fonksiyonlarını güçlendireceklerini..

Yürütmedeki yetkiyi tek elde toplayarak devletteki karmaşayı sonlandıracaklarını..

Yönetimdeki açmazı bir an önce bitireceklerini..

İddia etti..

***

Bununla da yetinmedi..

Türkiye'nin toparlanması, millî bekanın muhafazası için Türk milliyetçiliğinin devreye girmesi gerektiğini söyledi..

Türklüğün bekası için evet diyeceklerini açıkladı..

***

Anayasa değişikliği 16 Nisan'da kabul edilirse, 2019 yılının kasım ayındaki seçimlerden sonra yürürlüğe girecek..

2.5 yıl sonra..

2.5 yıl sonra yürürlüğe girmesini isteyen Bahçeli..

Sorum şu..

Evet çıkarsa, 2.5 yıl nasıl bir sistemle yönetileceğiz?

Başbakanlık sistemi sürecek.. Başbakan tam yetkili olacak, tüm sorumluluk onda olacak ama Başbakan başbakan gibi olamayacak..

Kimin yetkili..

Kimin etkili olduğunun belli olmadığı yıllar geçireceğiz..

Devlet Bey, madem durum acildi..

Neden rejim değişikliğini 2.5 yıl sonraya bıraktınız?

Mehmet Tezkan Milliyet

***

Bahçeli'nin baskısı hiç de

sorumlu bir davranış değil

-------

Devlet Bahçeli "Hükümet sistemini değiştiren düzenlemenin referandumda geçmemesi halinde Türkiye'nin karmakarışık olacağını, iç ve dış çevrelerin bunu kullanacağını" söyledi.

Bir siyasetçinin; geçen aylarda büyük terör saldırıları başta olmak üzere ciddi travmalar yaşamış bir topluma böyle bir baskı eklemesi hiç de sorumlu bir davranış değildir.

Doğru yönetildiği takdirde "referandumdan geçmese de" Türkiye karmakarışık olmaz. Bahçeli'nin "partisi içindeki durumu" daha karışık hale gelebilir ama bunu ülkeye mal etmemelidir.

MHP Lideri referandum sloganı olarak "Millet için, devlet için, cumhuriyet için..."i seçtiklerini de söylemiş.

Baskı yerine örneğin "nasıl bir cumhuriyet" olacağını, "laik-demokratik-hukuk devleti" özelliklerinin ne şekilde güvenceye alınacağını, laiklik tarifinde bir değişiklik olup olmayacağını açıklasa çok daha iyi olurdu...

Güngör Mengi Vatan

***

"HAYIR diyen FETÖ'cüdür" deniyor.

Külliyen yalan!

FETÖ'cü vekiller "Hayır" demiş olsa şimdi referandum yapılmıyor olacaktı.

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

***

Bam

--------

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Ben halkımızın henüz cumhurbaşkanlığı sistemini anlama konumuna geldiğine ihtimal vermiyorum" diyor.

Bu da açıkça... Yeni sistem talebinin halktan gelmediğini göstermiyor mu?

Melih Aşık Milliyet

***

Yüz bin kere cahil

------

 Vay efendim Nilhan Sultan'a nasıl cahil dermişim. Falan filan...

(...)

 Nedir yani? "Sultan torunu" falan diye cahile de cahil diyemeyecek miyiz?

Ahmet Hakan Hürriyet

***

Kimse sağa sola çekmesin

------

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, el yükseltti ve bu kez referandumun, 15 Temmuz'un yanıtı olacağını açıkladı. "Hayır diyenlerin konumu, aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. Kimse sağa, sola çekmesin" dedi.

Bence de kimse "sağa, sola çekmesin"!

Hayır demek, ne terörist olmaktır, ne FETÖ darbecileri ile işbirliği yapmaktır.

"Hayır" demenin bir tek anlamı vardır: Bu Anayasa değişikliği ile getirilmek istenilen hükümet sistemini yanlış bulmaktır, o kadar!

 Yapılmak istenilen Anayasa değişikliği ile Türkiye, bir tek adam yönetiminde parti devletine dönüşecek.

Partili Cumhurbaşkanı, devletin bütün yöneticilerini atayacak, isterse yeni vilayetler kurup onları gruplar halinde birleştirecek.

(...)

Partili Cumhurbaşkanı'nın seçtiği bakanlar, Meclis tarafından denetlenemeyecek. Meclis, hiçbir bakana hesap soramayacak. Meclis'in denetim yetkisinin kaldırıldığı bir düzende, halkın iradesinin her şeye hâkim olmasından söz edilebilir mi?

Partili Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi üyelerini ve HSK üyelerini seçecek. Partili Cumhurbaşkanı'nın seçtiği HSK üyeleri de partili yüksek yargıçları tayin edecek. Danıştay, Yargıtay partinin emrine girecek. Böyle bir güçler ayrılığı olabilir mi?

Partili Cumhurbaşkanı, ülkeyi Meclis'in çıkardığı kanunlara gerek duymadan kararnameler ile yönetecek. Olağanüstü Hal ilan ettiğinde, kararnamelerle kişisel haklarımızı ve özgürlüklerimizi de askıya alabilecek. Bir kişiye bu kadar çok yetki verilir mi?

Meclis'i neden seçiyoruz o zaman?

Bütün bunları sakıncalı bulup sandıkta demokratik yoldan itiraz etmek terörist ya da darbeci olmak demek değildir. İsteyen evet der, isteyen hayır...

 Kimse oylamanın gerçek amacını sağa, sola çekmesin!

En başta da devlet yöneticileri yapmasın

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet