"Devlet" dediğin...

Bu gevşekliği de hiç anlamıyorum;

"Biz köklü bir devletiz, bizi kimse yıkamaz!"

"Biz güçlü bir Cumhuriyetiz, bizi kimse çökertemez!"

Hepsine eyvallah; yalan değil köklüyüz de, güçlüyüz de...

De...

 "Devlet" dediğin kim/ne ola arkadaş?

 "Cumhuriyet" dediğin kim/ne?

"Ankara" mı?

"Çankaya" mı?

"Beştepe" mi?

"Yeni Mahalle" mi?

"TBMM" mi?

"Saray" mı?

Demir kapılar, taş duvarlar; gri, soğuk, soluk binalar mı?

Zırhlı araç filoları mı?

Tanklar, tüfekler, jetler mi?

***

Hiçbiri;

Sensin devlet, benim cumhuriyet...

***

Biz ne kadar güçlüysek onlar da o kadar güçlü; biz ne kadar dirençliysek, onlar da o kadar...

Bizi yıkan onları da yıkar.

Yıkılmayacağız.

Süngünün düştüğü gün, bil ki devletin süngüsü de düşmüştür; sen başını eğdiğin de devlet de boyun eğmiştir.

Süngümüzü düşürmeyeceğiz.

Yoksa...

Yık(a)mamasını dileriz ama seni-beni-"biz"i yıkan herkes gün gelir bal gibi devleti de yıkabilir;

"Bize bir şey olmaz" deyip yan gelip yatarsan bu başına gelecek kaçınılmaz şeydir!

Zira...

"Yıkılamaz" olsaydı; Osmanlı ayakta olurdu, Selçuklu ayakta olurdu, Roma ayakta olurdu bugün hâlâ...

***

Hal böyleyken...

Seçim gününden itibaren; sonuçlar dahi beklenmeden, ülkedeki "gençlik" dışındaki bütün kurumların -muhalif siyaset dahil- ölü taklidi yapmasının sebebi nedir? Ne olabilir?

***

Naçizane hükmüm:

İktidar sahiplerinin aleyhlerinde kullanabileceği herhangi bir yumuşak karnı, zaafı, göbek bağı bulunan, kuklalaştırılmaya müsait kimseler siyaset alanını terk etmedikçe muhalefetin gün yüzü görmesi zor artık bu ülkede...

***

BEDELSİZ

 

Nisan 2018: Gündemimizde bedelli askerlikle ilgili bir düzenleme yok.

Temmuz 2018: Bedelli askerliği torba yasayla TBMM'ye sunacağız.

Bedelsiz siyasetin olağan neticesi...

***

SORU-YORUM

Dünkü yazı üzerine okurumuz Kenan Tüfekçi sormuş:

 "Kanadalı haham Tuncay Güney'i hatırlayan, hatırlatan var mı?"

Sahi, bunca musibetin işaret fişeğini atan, "meczup" kılıklı bu "eleman" sanki hiç yaşamamış gibi değil mi?

Zekeriya Öz tayfası da onca trajediyi "hiç yaşatmamış gibi" temize çekilmek üzere mi kaçırıldılar acaba?!

***

Kadının adı

15 Temmuz günü yapılan canlı yayınlardan birinde, AKP iktidarının hemen her döneminde önemli görevler almış olan Ömer Çelik, Türk kadınlarını yere göğe koyamayan bir girizgâhtan sonra şuna benzer cümleler kurdu:

"15 Temmuz'la ilgili özellikle uluslararası alanda kadınlarımızı yeterince ön plana çıkaramadık... Onların kahramanlıklarını yeterince işleyemedik, mücadelelerini duyuramadık... Orada eksik kaldık..."

Sanırsın hayatın her alanında kadını öne çıkarmak üzere bir seferberlik başlattılar da 15 Temmuz eksik kaldı...

Siyasette, sanatta, sporda, adalet karşısında, toplumsal hayatta, eğitim sisteminde, dini kullanarak yapılan şarlatanlıklar eliyle, medyada kadının adı yok olmasın da gerisini kadınlar kendi başlarına zaten hallederler; "sizin öne çıkarmanıza" muhtaç olmazlar...

***

Geçmiş olsun

CHP'li sözcü ağladı ağlayacak; "Bakanlar komisyonlara gelmiyor... Muhatabı bakanlar ama yoklar o zaman bu komisyonlar ne işe yarayacak... TBMM neye yarayacak... Ülke tek adam tarafından yönetiliyor..."

Hay Allah!

Sahiden mi ya!

Çok enteresan...

Seçim gecesi havlu atarken bilmiyor muydunuz siz bunları peki?

Yeni mi duydunuz?

Yazarın Diğer Yazıları