Devlet politikasızlığı ve turizmin durumu (2)

Turist getiremeyen Türk Hava Yolları
Turizm sektörünü biraz araştıran ve gözlemleyenler bilir ki, bu sektörün olmazsa olmazını ne seyahat acentesi, ne konaklama tesisleri, ne restoran, ne de taşımacılık sektörleri oluşturur. En önemli unsur turistleri Türkiye’ye getirecek olan havayolları firmalarının izlediği politikalardır.
Uluslararası turizm kartellerinin dünya turizm politikalarını belirlemede ellerinde en büyük kozu sahibi oldukları havayolu araçları oluşturmakta. Bu filo dediğimizde kesinlikle yüzlerce uçaktan oluşan bir filo anlaşılmamalıdır. Ellerinde en fazla uçak olan büyük tur operatörlerinin uçak sayısı yirmiyi geçmemektedir.
Turizmde  “musluğun başına geçmek ve sektörü kontrol etmek ile”  eş anlamlı olan havayolu desteği, ne yazık ki bürokratlar ve onların akıl verdiği siyasiler tarafından bir türlü anlaşılamadığı için, dünyanın en büyük filolarından birine sahip olan Türk Hava Yolları devlet politikasızlığına kurban edilmeye devam ediliyor.
Yapılması gereken, turizm sektörünün en önemli yatırım aracı olan  “turisti”  Türkiye’ye aracısız şekilde getirmenin yollarını bulmaktır. Burada Türk Hava Yollarına düşen görev, ülke vatandaşlarının verdiği vergilerle her yıl filosuna kattığı yolcu uçaklarını daha verimli kullanmaya yönelik adımlar atmak, yerli turizm işletmecilerinin önünü açmak için onlara her turizm sezonunda, filosundan en az yirmi uçağı turizm sektörünün emrine vermek sureti ile yabancı tur operatörlerinin charter (ucuz tarifeli) uçuşlarındaki hegemonyasını yıkmalıdır.
Ülke turizminin bağımsız, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi turizm politikasını oluşturup ona yön verebilen bir konuma gelmesinde en büyük destek Türk Hava Yolları’ndan gelebilir. Havayolu desteği verilmediği sürece, ülkemizde milyarlarca dolar harcanarak yapılan yatırımlardan hiçbir zaman en verimli şekilde gelir elde etmek mümkün olmayacaktır.
Kendi uçağı ile kendi ülkesinin vatandaşını taşıyan yabancı tur operatörleri, havayolu taşımacılığında kendi uçaklarını kullandıklarından, istedikleri turizm tesisine müşteri vermekte istemediğine vermemektedir. Belli bir süre sonra adı  “yerli”  olan, tüm emirleri  “yabancı tur operatörlerinden”  alan bir turizm sektörü ve işletmecisi profili oluşmakta.
2010 senesinde ilk olarak Türk Hava Yolları’nın uçuş yaptığı ve getirisi olmayan yönlerin yeniden gözden geçirilip, hiç olmazsa Nisan-Kasım arası Avrupa ülkelerine yönelik bir hava yolu taşımacılığı siyaseti geliştirmelidir. Bugün ülkemize büyük oranda turistin geldiği İngiltere, Almanya, Hollanda ve Rusya Federasyonu gibi ülkelerden turistlerin çok uygun fiyatlarla uçuşunu sağladığımız takdirde, Türk Turizminin yabancı tur operatörlerine bağımlılığı daha ilk yıldan itibaren azalacak, kendi turizm politikamızı kendimiz yapar ve uygular hale geleceğiz.
Daha önceki siyasi iktidarlar döneminde, kendi yandaşlarını havayolu şirketi sahibi yapıp onların önlerindeki engelleri kaldırma zihniyetinin artık terk edilip, ülke turizmine dolayısı ile ekonomisine en çok getiriyi kim sağlıyorsa veya taahhüdünü veriyor ise o şirketlerin desteklenmesi sağlanmalıdır.
Sonuçlarını görmek istiyorsanız lütfen 2010 senesinden itibaren yukarıdaki önerileri uygulamaya alın ve milyarlarca dolarımızı yabancı tur operatörleri iç etmesinler.

Yazarın Diğer Yazıları