Devlet üniversitesinde vatan haini adına müze!

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Barca neredeyse bir yıl önce ilan etmişti niyetlerini:

-              ...Şu an rektörlük olarak kullandığımız bina iki tane müzeye konu olacak. O bina İstiklal Mahkemesi olarak kullanılmış. İstiklal Mahkemesi salonu canlandırması yapacağız. İstiklal Mahkemesi olarak kullanılan bu binanın altı da zindan olarak kullanılmıştır. En meşhurlardan İskilipli Atıf Hoca orada zindana atılmıştır. Araştırmacıları da üniversitemize davet ettiğimizde hangi hücrede kaldığına ilişkin tespitte bulunduk, söz konusu hücreyi müze haline getireceğiz. İskilipli Atıf Hoca'nın ailesiyle ilişki kurduk. Hocaya ait ailesinde bulunan özel eşyalarını sağ olsunlar bize devretmiş durumdalar... İskilipli Atıf Hoca'yı seven çok sayıda insan var, onlar bunu finanse edebilir. (Hürriyet Akademi)

***

Rektör yapacağız dese de, umut fakirin ekmeği işte; hiç kimse değilse "yerli ve millî ittifak(!)" engel olur sanmıştım bir vatan haininin adına müze yapılmasına...

Öyle ya...

İskilipli Atıf'a "yerli" desen yerli değil;

Türk'ün kurtuluş/bağımsızlık savaşına karşı tetikçilik yapan Alemdar gazetesindeki yazılarında "İslam'ın kilidini İngilizler koruyacak" diyen biri yerli olabilir mi?

"Millî" desen, o zaten hiç değil;

Başkanı olduğu Teali İslam Cemiyeti eliyle Atatürk'e "alçak", "melun", "hain", "haydut", "Selanik dönmesi" ve dahi yığınla hakareti, iftirayı sıralayan, millî mücadelecileri katledilmeleri için hedef gösteren biri millî olabilir mi?

***

Bu skandal karşısındaki hislerimi tekmili birden yazmaya kalkışsam bu köşe ne ki dağlar, taşlar yetmez;

Uzun lafın kısası, güvendiğim dağlara kar yağdı.

İddialar doğruysa ASBÜ Rektörü geri adım atmak şöyle dursun, müze işini büyüterek, o vatan haininin adını zindandan çıkarıp Ankara kalesinde üniversiteye tahsis edilen konaklardan birine vermeyi planlıyormuş; hatta bunun için sponsor firma bile bulunmuş.

Hoş bu iddia doğru değilse bile hal Rektör'ün kendi duyurduğu şekliyle de yeterince fecaat arz ediyor.

***

Bakın, bir müze projesi kapsamında, kaldığı hücrenin kapısına "İskilipli Atıf'ın tutulduğu zindan" yazmaktan bahsetmiyor Prof. Dr. Barca, o zindanı İskilipli'nin hatırasını yaşatacak bir müzeye dönüştürmekten bahsediyor... Kutsamaktan, kutsallaştırmaktan...

Peki neden?

Bir vatan hainini kahramanlaştırıp, bir kesimi Cumhuriyet'e karşı bilemek dışında neye hizmet eder böyle bir proje?

Bunun Diyarbakır'a Şeyh Sait'in heykelini dikmekten ne farkı var?

***

AKP'nin İskilipli ve emsallerine "iade-i itibar" sicili malum... Dolayısıyla benim lafım AKP'yle "ay-yıldız koalisyonu" oluşturma hazırlığında olanlara:

Ömrünü, "ay-yıldız"ı bu topraklarda hür olarak dalgalandırmak yerine buna çalışanların bertarafına adayan birinin, üstelik de devletin başkentinde, üstelik de bir devlet üniversitesinin girişimiyle aklanmasına göz yumacak mısınız?

Göz mü yumacaksınız?

Eğer böyle olacaksa...

Bu hamleye karşı da "fesli meczup" namlı Cumhuriyet ve Atatürk düşmanının en üst düzeyde ziyaretle onurlandırılmasına karşı olduğu gibi kör, sağır, dilsiz kalacaksanız sormak hakkımız:

Cumhuriyetin namusunu, Ata'nın ve bu ülkeyi kanlarıyla kuran/kurtaran silah arkadaşlarının hatırasını bile korumaya yaramayacaksa neyin ittifakı bu Allah aşkına; ne uğruna?

Ha tersi olur da çıkar milletin önünde, cesurca, yüksek sesle bu hainin "din alimi" maskesini düşürür ve o müzenin kapısına daha açılmadan kilit vurdurmayı becerirseniz;

İşte o vakit, biz sizi ayakta alkışlamasını da biliriz!

***

SORU-YORUM

Bütün siyasi partileri kapsayan/hepsi için geçerli olan "seçim ittifakı"nın esaslarına neden sadece iki parti karar veriyor?

***

Milletle kafa bulmaca da bugün

İktidar 14 şeker fabrikasını daha satmaya hazırlanıyor; AKP Sorgun İlçe Başkanı açıklama yapıp -bütün Cumhuriyet mirasını dedem satıp savurmuş gibi- "hükümet olarak şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı olduklarını" anlatıyor...

Aklımızla alay etmek iktidar ve mensuplarında alışkanlık haline geldi.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Akıllı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların abuk sabukluklarıyla başa çıkmak zorunda olmalarıdır.

Voltaire

Yazarın Diğer Yazıları