Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

"Devlet yönetme ehliyetiniz yok..."

Bazen tek bir cümle yüzlerce sayfalık yazının karşılığıdır...

AKP ve Genel Başkanı Erdoğan ile ilgili başlıkta yer alan tespiti İYİ Parti lideri Meral Akşener yaptı.

"Devleti yönetmeye ehil değilsiniz, devlet yönetme ehliyetiniz yok!" dedi...

Bu basit ve yalın cümle, yıllardır memlekette büyük sorunlara ve savrulmalara neden olan AKP gerçeğinin tam ifadesidir...

Saray'a ve onu çevreleyen siyaset-bürokrat-medya yapılanmasına söylenecek şey budur:

Devleti yönetemiyorsunuz. Ehil değilsiniz...

***

Tüm ülkenin birleşmesi gereken bir milli meselede; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelesinde bile Saray'ın yaptığı açıklamalar ülkede kamplaşmalara neden oluyor.

Sanki, Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'de AKP için ya da Erdoğan için savaşıyor!?

Mehmetçiğimiz, Türk Milleti'nin düşman unsurlara karşı çelikten bir yumruğu değil de, Saray'ın askerleri mi?

O çelik ki;  memleketin tüm bölgelerinden kahramanların yüreği ile dövülmüş... İçinde her partiden, her görüşten, her kimlikten, her şiveden insanımız var.

Hayatında hiç Erdoğan'a oy vermemiş, ya da her seçimde oy vermiş olanlar da var...

***

Suriye'deki mücadele; AKP'nin mücadelesi midir? Türk Devleti'nin mi?

Ülkeyi 5 yıl yönetmekle görevlendirilmiş bir siyasi parti, kendini devletin yerine nasıl koyabilir?!

Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyonlar yapıldığında - henüz AKP diye bir parti ortada yokken - o operasyonları yapanlar da Türk milletinin şanlı evlatlarıydılar... Hükümetin kim olduğunu hatırlayanınız var mı?

Bir başka örnek;

terör örgütü lideri Öcalan'ın Suriye'den çıkarılmasını sağlamak adına, Suriye ile savaşa hazırlanan askerlerimiz, Süleyman Demirel'in askerleri miydi?!

Öcalan'a Suriye'yi terk ettiren Demirel'in gücü müydü?

Bu gün o olayları yorumlarken "Türkiye'nin caydırıcı gücü" demiyor muyuz?

Kardak'daki işgale misilleme yapan askerlerimiz, Türkiye'nin itibarını kurtaran operasyonu Çiller için mi, Türk Milleti için mi yapmışlardı? 

Tarihçiler Kardak başarısını, "Çiller'in caydırıcı gücü" diye yazmıyor...

Nasıl hatırlıyor ve yazıyoruz; Demirel'in devlet adamlığı diyoruz, dönemin hükümetinin diplomasiyi başarı ile kullanması diyoruz, Çiller'in kararlı duruşu diyoruz...

Hiçbiri milli meseleleri siyasete bu denli tahvil etmemişti.

Ne Ecevit'te, ne Baykal'da, ne Çiller, ne Demirel'de... Milli meselelerin bu dönemdeki gibi muhalefeti vurmaya alet edildiğini görmedik.

Türk Ulusu'nun "terörün beli kırılsın" diye destek verdiği TSK operasyonunu bir siyasi partiye ve bir kişiye mal etmeye çalışmanın anlamı nedir?

Milli meseleleri siyasete alet ederseniz, milli birliğe ve bütünlüğe en büyük darbeyi vurmuş olursunuz...

Bu nedenle İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in, "devleti yönetmeye ehil değilsiniz" sözü tam da bu zihniyete yapılacak bir tanımlamadır.

FETÖ'den, Açılım süreçlerine, 15 Temmuz darbe girişiminden, Balyoz, Ergenekon vb. kumpas davalarına kadar sürekli "aldatılmaktan" şikayet eden bir iktidar, aslında devleti yönetemediğini de ifade etmektedir.

***

Geçici süre ile, milletten sınırlı yetkilerle Türkiye'yi yönetmek için onay almış, bu yetkileri de devletin kurum ve kuruluşları ile paylaşarak, devletin ilgili kurum ve kuruluşları tarafından denetlenmek şartı ile, devleti yönetmekle görevlendirilmiş bir siyasi parti;

Nasıl olur da;

* Devletin Anayasal kurum ve kuruluşlarını,

* OHAL "fırsatı" ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, yani milli iradeyi,

* Milli İradeyi, Millet adına kullanan yargı organlarını,

* bin yıllık devlet aklını,

* Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran milli felsefeyi, çağdaşlaşma hedefini, bilimsel düşünceyi

* sivil toplum örgütlerini, üniversitelerini, demokratik kitle örgütlerini, yazarlarını, şairlerini, edebiyatçılarını yok sayabilir?

Giderek kanıksanan bir karanlığın ortasındayız. Geniş halk kesimleri açlık ve yoksulluktan, günlük geçim sıkıntısından başını kaldırıp memleketin sürüklendiği uçurumu göremiyor.

Türkiye, tarihinin en önemli seçimine gün sayıyor... CHP Kurultay sürecini bugün tamamlıyor. İYİ Parti tüm engellemelere rağmen kartopu gibi büyüyor, umut yaratıyor.

Çocuklarımızın geleceğini düşünüyorsanız siyasete ilgi duymalı, yakın bulduğunuz partilerde görev yapmalı, bu son büyük mücadelenin içinde yer almalısınız. Ehil olmayan insanlardan memleketi kurtarmak; ehil olanları, layık olanları yönetime taşımaktan geçiyor.

Platon 2400 yıl öncesinden sesleniyor:

"Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır."

Yazarın Diğer Yazıları