Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Devlete, MHP'ye değil AKP'ye hizmetkârlık

               Tayyip Erdoğan halkoyuyla Cumhurbaşkanı olunca AKP'yi DYP ve ANAP'ın akıbetinin beklediğinin farkındaydı. Başkanlık sistemi talebi ve Cumhurbaşkanının partisini de yönetmesi gerektiği bu yüzden savunulmaya başlandı. AKP'nin akıbetinin ANAP ve DYP'ninkine benzememesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aynı zamanda AKP'nin de genel başkanı olması zorunlu görüldü.

                Ancak böylece AKP'nin siyasi ömrü uzatılabilecektir.

                Bu yüzden "halkoyuyla seçilmiş" olmak gerekçe gösterilerek "parlamenter sistemin bekleme odasına" konulduğu açıklandı. AKP'nin on dört yıldır tek başına iktidarda olmasını sağlayan Parlamenter Sistemi koalisyonlara sebep olmakla suçlayarak harekete geçtiler.

                Darbe anayasasından Türkiye'yi kurtarmak gerekçesiyle AKP 24. Dönemde Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kurulmasına önderlik etti. AKP'nin bu çalışmaların sonunda "Başkanlık Sistemi"ni gündeme getirmesi yüzünden yeni anayasa çalışmaları akamete uğradı.

Başkanlıkla saadet zinciri

sürekli kılınmak isteniyor!

                AKP'nin "başkanlık sistemi" konusunu "olmazsa olmaz" bir ilke olarak ele almasının başka nedenleri de vardır.

                Çünkü AKP için başkanlık sistemi bir var oluş, yok oluş sorunudur.

 Kaybedilecek ilk seçimde AKP kadrolarının on beş yıldır hesabını vermedikleri idari, hukuki ve cezai sorgulamalar başlayacaktır.

                "Alo Fatih hatları", "yüz milyon dolar sen ver" emirleri, "sıfırla" talimatları, "havuz medyası" mekanizması, terör örgütüne "ne istedin de vermedik sitemleri", kumpas davalarının savcılıkları, terör örgütleriyle yürütülen çözüm ve çöküş süreçleri AKP kadroları için hesap verilecek alanlardan bazılarıdır.

                Medyası, sermayesi, sivil toplum kuruluşları, dev bürokrasisiyle adeta devlet içinde devlet haline gelen AKP, siyasi hegemonyasını ancak başkanlıkla sürdürebilir!

Başkanlık, siyaset

ve akıl dışı tavır!

                Bahçeli, kendisini MHP'de genel başkan yapan delegasyonun olağanüstü kongre taleplerine meydan okumuş, Ülkücü iradeye mahkeme yolunu göstermiş bir genel başkandır.

7 Haziran seçimleri sonrasında AKP ile yürütülen koalisyon sürecinde MHP'nin kırmızı çizgi olarak ileri sürdüğü dört şarttan birisi olan 'Cumhurbaşkanının anayasal sınırlar içerisine çekilmesini' göz ardı etmiştir. 

MHP'nin tüzüğünü, hassasiyetlerini ve kırmızı çizgilerini yok sayarak birden bire AKP'nin başkanlık sistemi için "millete gidelim" talebini dile getirmiştir.

AKP de fırsattan istifade ederek var gücüyle "başkanlık sistemi"ni hayata geçirmek için harekete geçmiştir.

Böylece demokrasinin ve MHP'nin aleyhine olacağı bir süreç başlamış oldu.

Bahçeli kendi partisini AKP'nin "başkanlık sistemi" için adeta feda etmiştir. MHP'yi atomize ederek etkisiz eleman konumuna indirgemiştir.

Buna karşın AKP'yi abat etmiştir.

AKP'nin hizmetkârları

Dönemine göre PKK ile "çözümcü", FETÖ'yle "iş birlikçi", Mursi ile "ihvancı" olan AKP'nin iktidardaki ömrü de Bahçeli'nin desteği ile uzatılmış olacaktır.

MHP liderinin onlarca kelimenin ve cümlenin arkasına sakladığı "başkanlık" aşkı MHP'nin tabanında büyük infiale neden olmuştur.

MHP tabanının amansız taleplerine karşın Bahçeli "evet" adlı bir oyunun olduğunu ve bunu her şart altında kullanacağını söylemiştir.

Bununla birlikte istifalar, ihraçlar ve millî bilinç sahibi ülkücüleri linç etmeler başlamıştır.

AKP milletvekilleri kendi aralarında yaptıkları durum değerlendirmelerinde şu tespiti yapmışlardır: "MHP'nin Genel Merkezi ile tabanının anayasa değişikliğine bakışı aynı değil. Referandumda sorun yaşanabilir".

Savunulan başkanlık sistemi geldiğinde MHP'nin fonksiyonu, etkinliği, gücü ve yapısı zayıflayacaktır.

Daha şimdiden AKP'li yetkililer başkanlık sistemini iki partili sisteme geçişin ön şartı olarak görüyor ve MHP'yi siyasetin dışına koyuyorlar.

Endeksli MHP'li vekiller ise MHP "devlete problem olmaz, devleti sıkıntıya sokmaz, devlete sahip çıkar" diyerek devletin başına bela olacak siyasi partili cumhurbaşkanlığını savunuyorlar.

Gerçekte devlet kavramı altında savunulan AKP iktidarı ve geleceğidir.

Onlar devlete değil AKP'ye hizmetkârlık yapmaktadırlar.

Yazarın Diğer Yazıları