Devleti çatıdan onarmak!

CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı konusunda ortak bir aday üzerinde uzlaşması, ilkeli siyasetin yeniden değer kazanacağına işaret ediyor! Çünkü;
- Her iki parti kendi tabanlarından gelmeyen ancak geniş halk kesimlerinde karşılık bulan bir isim üzerinde anlaşmıştır. Parti teşkilat ve tabanında, özellikle CHP’deki hiziplerin direnç göstereceği, hatta kopuşlar gerçekleşebileceği bilinmesine rağmen cesur bir adım atılmıştır! Özel görüş ve beklentilerin bir kenara konularak ortak noktalarda buluşulması vatandaşın koalisyon korkusunu yenmesine yardımcı olabilir ve CHP-MHP çizgisini iktidara taşıyabilir.
- Gezi’nin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın toplumu kutuplaştırmaya dayalı politikası toplum vicdanına ters gelse de, oylarını korumuştur. Halk, muhalefeti hem dağınıklığı hem de parti içi sorunları nedeniyle iktidara yakıştıramamaktadır! Mevcudu bıraktığında hangi sürprizle karşılaşacağını öngörememekte risk almaktan kaçınmaktadır. 30 Mart’ta tercihini daha iyiden yana değil, daha az kötü olandan yana kullanmıştır!
- Muhalefetin önünde geleneksel sağ-sol ve de laik-dindar inatlaşmaları tamamen bitmese de dar bir alana hapsedecek fırsatlar vardır. İnsanlık erdemi, vicdan ve düşünce hürriyeti temel değerler olarak yeniden yükselebilir. Bölünmenin tartışıldığı bir ortamda, Kürt meselesinde işlenen hatalar Alevilerin ifade hürriyeti bağlamında tekrarlanmadan bütünleşmeye yönelik çözümler üretilebilir.
- Muhalefetin ustaca hamlesi en fazla Tayyip Erdoğan’ı düşündürecektir. Ahmet Necdet Sezer modeli bir çatı aday belirlenseydi, Erdoğan siyasi ustalığıyla rakibini meydanlarda rahatça silkeleyerek gücüne güç katabilirdi. Şimdi akademik yönü güçlü, dünyada saygı duyulan ve dini yönlerden de üstün ve olgun bir şahsiyetin karşısına çıkmaya muhtemelen cesaret edemeyecektir. 
- Erdoğan büyük ihtimalle Abdullah Gül’ü aday gösterecektir. Böylece kazanması durumunda başarı Erdoğan’ın hanesine yazılacak, kaybetmesi halinde ise yenilen Gül olacaktır. Partide, “bizi bırakma, sensiz yapamayız” sesleri yükseleceğinden dolayı dördüncü dönem başkanlık için de yeterli siyasi zemin oluşacaktır!
- Milli Görüş en az BDP/HDP tabanı kadar önem arz edecektir. Saadet Partisi yönetimi Erdoğan’a açıktan tavır alırsa yeni bir HAS Parti vakasıyla karşılaşmaktan endişelidir. Kendi adaylarıyla yarışa katılmaları halinde, bu kez de güçlü iki aday arasında oylarının daha da aşınması tehlikesi söz konusu olsa da bu riski göze almaları beklenebilir. BDP de cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda elini güçlü tutmak isteyecektir. Kaybetme endişesi yaşayan hükümetin daha fazla tavize yanaşacağı öngörüsüyle davranacaktır.
Hükümet artık iç ve dış politikada kontrolü yitirmiştir. Korkutma, baskı ve yayın yasaklarıyla zaman kazanma taktikleri fayda etmeyecektir. Mali piyasalarda dalgalanmaya rağmen panik yaşanmaması, ekonomi dünyasının iç dinamiklerinden kaynaklanmaktadır. Erdoğan, Efkan Ala ve yandaş medyanın 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında Halkbank’taki hesapların ele geçirildiği iddialarına rağmen banka batmamıştır! Banka batmış olsa başta havuz medyası olmak üzere riskli kredi kullanan patronlar rahat bir nefes alabilecekti! Borsadan para çekildiği iddiaları da asılsız çıkmış ve olayların dış müdahaleden kaynaklandığı tezleri alıcı bulmamıştır!
Hükümet paniklemiştir. ABD Başkanı Türkiye Başbakanı’nın telefonuna çıkmaya tenezzül etmemekte, yalancılık imasında bulunmaktadır. İsrail ile anlaşmalar yenilenmiş, ticaret ve yatırımlara hız verilmiştir. Yeni düşman olarak Almanya seçilmiş ancak bu kez Avrupa’da konuşacak salon bulamayacak kadar dışlanma tehlikesiyle karşılaşılmıştır. IŞİD ve Nusra gibi aşiret yapılanmaları dahi Türkiye’ye pervasızca kafa tutmaktadır!
Devlet aklının son kalıntıları dahi fütursuzca harcanmaktadır. Büyükelçilik açılırken öncü olarak kullanılan Türk okullarını bugün kapattırmak için süper güçlere ileride Türkiye aleyhine kullanılabilecek kozlar sunulmaktadır. Eleştiriye tahammül ve gerektiğinde hatadan dönme erdemi yerine, mahalle kabadayısı üslubuyla suç bastıran devlet adamlarıyla yönetilmektedir. Argoda psikopata bağlama deyimi vardır. İktidar da paralele bağlayarak sadece ülkeyi değil Türk ve İslam dünyasını yakacak yanlışlara sarılmaktadır.
Bunlar da bir gün yargılanırken 80 darbecilerinden daha iyi durumda olmayacak, ’er’rütbesi dahi alamayacaklardır. Şimdi temeline inemediğimiz binayı kurtarma fırsatı doğmuştur. Ekmeleddin hoca çürümeye başlayan devlet binasının yeniden tamiri için uygun bir fırsat olabilir! 

 

Yazarın Diğer Yazıları