Devletin KIRMIZI hüsranı!

Yeni Türkiye türküleriyle çıkılan yolda Türkiye eskisinden çok daha kötü bir noktaya doğru sürükleniyor. Ellerinde ne ustalıkla hazırlanmış bir yol haritası ne de önlerini aydınlatacak ampulü sağlam bir fener varmış! Onlarca yıl huzura, asayişe, istikrara ve refaha susayan Anadolu insanı, dönüp dolaşıp gelinen noktada bir kez daha hayal kırıklığı yaşıyor! Yeni Türkiye’den geriye Yeni Güneydoğu kaldı!

Hükümet 3 büyük hataya düştü. 1) İç politikada bölünme algısına, 2) dış politikada dünyada yalnızlaşmaya ve 3) yolsuzlukların üstünü örterek ahlaki çöküşe dip yaptırdı. Milletin kendilerine açtığı uzun vadeli krediyi harcadı. Oysa Menderes’in DP’si bile bu kadar halk desteğine sahip değildi. Hem vatandaşa hem de Türkiye’nin şahlanışını bekleyen Türk ve Müslüman topluluklara yazık ettiler. Geldikleri aşamada tek umutları kaldı; Esad’ı devirmek ve Fethullah Gülen’i getirmek. Esad’ı devirerek bölgede hâlâ söz sahibi oldukları mesajını verecek. Gülen’i getirerek de ülkedeki gergin çözüm/çözülme süreci gündemini değiştirecek ve hâlâ biat etmeyenlerin gözünü korkutacak! 
Halkın saygısını yitirmeye başlayan her devlet gibi bizimki de yeniden gizemli gündemlere sığınıyor! Aslında ne büyük hedefleri olduğu algısını yayarak bir yandan toplumu oyalıyor ve bir yandan da muhaliflerini aklınca yıldırmaya çalışıyor! İçeride kanacak saf kişiler bulunabilir ama hiçbir büyük devlet bunlarla aldatılamaz! Aksine zaaflarınızı sonuna kadar kullanırlar.
Kırmızı Kitap yenilenecekmiş! Bu balon kaç kere şişirildi ve söndü! Delikleri yamalayıp yine üfürüyorlar! İçeriğini milletin bilmediği sözde esrarengiz metinlerle nereye varılabilir? 27 Mayıs 1960 darbesiyle devletin alt üst olduğu bir ortamda yazılan, aslında NATO konseptinin basit bir yansımasından ibaret  “çok gizli”  doküman defalarca elden geçirildi. 5-10 yılda bir her darbe döneminin ardından NATO ve ABD’nin stratejilerine göre iç ve dış tehditler sürekli güncellendi. Fakat  “Kırmızı Kitap’ın faydasını gördüm”  diyene rastlanmadı.
Kırmızı Kitap’ta yani Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde aşırı sol ve sağ ideolojik akımlar bir yana Anadolu insanının iki temel dinamiği; tasavvufi ekoller ve milliyetçilik bile yıkıcı bölücü akımlar arasında sıralanırdı. Eski Türkiye’de irtica ve ırkçılık yaftası ile suçlanan toplum kesimleri günümüzde de paralel yapı başlığı altında kategorize ediliyor. Anlayacağınız sazlardaki teli yenileseler de türkü aynı türkü... Eli değiştirseler de yumruk yine garibanın gözünü patlatıyor! Gizemli örgütlerin bin yıldır süregelen çatışma hikayeleri ve efsanevi kurtarıcı fantezileri ile yönetici elitin ne işi olur? Devlet tedbir alır. Zor duruma düşen toplumların ümitlerini kaybetmemesi, mücadele azimlerini yitirmemesi için efsanevi söylenceler üretmek devlet adamının işi değildir. Bu konular fikir adamları ve kanaat önderlerinin ilgi alanına girer! Özellikle gençleri devletin resmi organlarına paralel hatta devletin de üzerinde gizli heyetlerin bulunduğuna inandırmaya çalışmak tam bir saçmalıktır. Sözde tarihi kitaplar, romanlar ve diziler kanalıyla, heyecanlı gençleri devlet üstü gizli kurulların varlığına inandırmanın yerli ve yabancı istihbarat örgütlerine adam yetiştirmekten öte anlamı yoktur!
Rusların  “sıcak denizlere ulaşma” , İngilizlerin  “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” , Yahudilerin  “Nil’den Fırat’a vadedilmiş topraklar”  ve Türklerin  “Kızıl Elma”  ideali gizli değildir. Ne gizleyebilir ne de gizleseniz kimseyi kandırabilirsiniz. İdeallerin çağa uyarlaması olan Misak-ı Milli ve  “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”  stratejileri de kapalı kapılar ardına hapsedilecek hedefler değildir.
Diyelim ki kimsenin bilmediği stratejiniz var ve bunu ilmek ilmek dokuyorsunuz. Fakat bunun eğitimde, kültürde, siyasette bir karşılığının bulunması gerekir. Üstelik Türkiye’de devlet öteden beri kendi vatandaşını fişler ve ötekileştirir. Mesela 10 yıl öncesine kadar Milli Görüş yıkıcı akımlar arasında sayılıyordu ve 1. öncelikli tehdit sıralamasındaydı. Devlet kendi kırmızı çizgilerini koruyamadı ve o görüş iktidara geldi. Peki bu durumda ne olacak, MGSB kararlarının uygulayıcısı konumundaki görevlere atanan kişiler ne yapar? Devletin gözünde ’yıkıcı’sayılan kişiler devleti ve kurumları nasıl benimser?  Oysa büyük idealler genç nesillerin aklına ve kalbine yazılır! Kozmik odalarda ise günahlar saklanır! Stratejiler açık açık duyurulur. Ancak stratejiye ulaştıran taktikler, yöntemler gizli tutulur. Bu gizliliğin amacı yolunuzun kesilmesi, tuzak kurulması, provoke edilmesini önlemektir! Kaldı ki bu çağda neyi ne kadar gizli tutabilirsiniz? Üstelik tüm mahreminiz süper güçlerin elinde ve kontrolündeyken... Trajikomik olan da aslında kendisini fişleyen bir iktidardır. Bir gün yine artılar eksiye, eksiler de artıya çevrilecektir...

Yazarın Diğer Yazıları