Dikkat!.. Cebimiz büyük tehlikede...

Piyasalar kan ağlıyor... Esnaf, iş adamı, küçük-büyük sanayici, vatandaş her kesimin sıkıntısı farklı farklı... Hükümet pembe tablolar çiziyor. Kimsenin sesi çık(a)mıyor... Nasıl çıksın?.. Bir gecede yapıştırırlar OHAL kararnameyi veya bir yönetmelik düzenlemesini!.. Hadi konuş bakalım bir yerlerine güvenip konuşabilirsen. Ekmek, aş, iş, geçim, dükkanım, fabrikam diye inim inim inlerken bir gecede olursun terörist!.. Her şeyden vaz geçip temiz havaya bile muhtaç kalabilirsin.

Konut, cep telefonu, bilgisayar, araba satışında artış!.. Bankalara ipotekli Türk milleti. Kredi kartlarınıza, aylık ödeme planlarınıza bir bakın!.. Elimizdeki çoğu şeyin gerçek sahibi bankalar aslında. Eh! Bu da yönetimde istikrar demek değil mi?.. Sadaka ekonomisi ile birlikte!.. Aslında ne halde olduğumuzu çok iyi biliyorsunuz da...

İktidarın, korku imparatorluğu üstü bol hamasetli gündeminden az biraz uzaklaşıp cebimizin gerçekleri ile yüzleşelim mi?..

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, bu hafta da oldukça kapsamlı bir değerlendirme raporu hazırladı. Daha ayın başında maaşımızı yeni almamıza rağmen ekonomi ile ilgili bölümünü çok çarpıcı buldum. Hani, benim gibi "Bu ayı da kör topal atlatırız da ileriki aylarda bakarız" diyenlere itina ile sunulur;

Türkiye'nin kırılan notu

" * Moody's'in bu not indiriminin etkisinin olmayacağını "kıymetiharbiyesinin" olmadığını dile getirmek, içeriye dönük bir savunma mekanizmasından öte bir şey değil. Dış borç ve sıcak paraya bağımlı bir ekonomi durumunda olan Türkiye ekonomisinin, bu not indiriminden etkilenmesi kaçınılmaz. Bunun sonucunda, kaynak akışının durması, azalması, hazinenin borçlanma ihalelerine talebin düşmesi ya da daha yüksek maliyetle, ülke risk puanı artışına paralel olarak daha yüksek faizler ödenmek zorunda kalınması söz konusu olacaktır.

*Moody's'in "kurumsal güçlerin zayıflaması ve risklerin artması" başlığı altında ifade ettiği gelişmeler ise, değerlendirme notunda çok daha kapsamlı ve geniş bir şekilde yer tutmaktadır. Moody's asıl not indirim gerekçesinde ağırlığı "siyasi gelişmelere, hükümetin geleceğinin belirsiz olmasına ve bu durumun 2-3 yıldan önce düzelmesinin olanaksız görüldüğüne" dayandırmaktadır.

Belgesi TÜİK

* Artık TÜİK'in bile gizleyemediği, ilan etmek zorunda kaldığı verilerle ülke gerçekleri, AKP ekonomisinin ülkede gelir dağılımı adaletsizliğini büyüttüğünü, toplam gelirden en yüksek payı alan ilk yüzde 20'lik nüfus diliminin geliri artmaya ve zenginleşmeye devam ederken, kalan yüzde 80'in geçen yıl yoksullaştığını ortaya koydu

* TÜİK verilerine göre, hane halkının (hanede yaşayanların) yıllık kullanılabilir fert geliri 16 bin 515 TL. Yani, halkın ortalama aylık kullanılabilir geliri 1.376 TL. Bu tutar Türkiye ortalamasını gösteriyor.

Oysa en fakir nüfus diliminde yıllık kullanılabilir gelir 2.999 TL! Yani aylık 249 TL ile yaşayan milyonların varlığı söz konusu. TÜİK de zaten 12 milyon kişinin "yoksulluk sınırının altında" ekonomik koşullarda yaşadığını ilan etti.

* Türkiye'de hanelerin toplam gelirinin yüzde 49,7'si maaş ve ücretten elde edilirken, bunun içinde sosyal transferlerin payı yüzde 20 düzeyinde.

 Bunun anlamı, hanelerin toplam gelirlerinin yüzde 20'si, devletin sosyal yardımları ve destekleriyle sağlanıyor. Toplumdaki "muhtaçlık" yaygınlaşmış vaziyette.

Diğer deyişle, halkın ana gelir kaynakları maaş, emekli aylıkları ve sosyal yardımlar.

Yine TÜİK'in "sürekli yoksullar" olarak tanımladığı, 4 yıl ve daha uzun süredir yoksul kategorisinde olanların toplam nüfus içindeki oranı 2014'te yüzde 15,1 iken, 2015 yılında yüzde 0,7 puan artarak yüzde 15,8'e yükselmiş.

Et-tavuk yiyenlerin oranı

* Toplam nüfusun yüzde 67,9'u borçla yaşıyor. Taksit ödemesi veya borcu var. Nüfusun yüzde 60,4'ü ev sahibi. Yüzde 23,3'ü kirada oturuyor. Nüfusun yüzde 25'i borç ve taksit ödemelerini karşılayamıyor ya da karşılamakta zorlanıyor. İki günde bir et, balık, tavuk içeren yemek yiyebilenlerin oranı 2014 yılında yüzde 68,4 iken 2015 yılında yüzde 4 dolayında azalarak, 64,3'e gerilemiş

* Tüketici güven endeksi başta olmak üzere hemen tüm alt endekslerde geçtiğimiz ay oldukça sert düşüşler yaşandı. Eylül ayında tüketici güveni yüzde 0,2 düşerek 74,3'e inerken, işsizlik, tasarruf vb. diğer tüm alt endekslerde de ciddi gerilemeler gerçekleşti.

Özel sektördeki büyük kriz

* Merkez Bankası'nın Temmuz sonu itibarıyla açıkladığı verilerle özel sektörün borcu 206,6 milyar dolar oldu. Ocak-Temmuz döneminde 11,2 milyar dolarlık borç artışı gerçekleşirken, özel sektör borcunun 71 milyar dolarlık bölümü bir yıl içinde geri ödenmesi gereken döviz borçlarından oluşuyor.

* Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcunu, Temmuz sonu itibarıyla kalan vadeye göre değerlendirdiğimizde, bir yıl içinde geri ödenmesi gereken döviz borcu ana para toplamı 71,1 milyar dolar.

Bu geri ödeme tablosu gerek artan döviz kurları ve değer yitiren TL, büyüme hızındaki düşüş, üretim ve ihracattaki daralmayla birlikte düşünüldüğünde, özel sektörü ve bankacılık sektörünü oldukça zorlayacak bir durumu gözler önüne seriyor."

Korkutmak gibi olmasın ama!.. Cebimizi ve midemizi daha büyük tehlikeler bekliyor önümüzdeki günlerde... "Ne yapalım? Bankadan yeni kredi çeker idare ederiz" mi?..

Kaldığımız yerden devam edelim o zaman;

Sultan Abdülhamit mi... Atatürk mü..

Rüzgar Çetin de olabilir!..

Yazarın Diğer Yazıları