Dikkat tehlike var!

1071’de Selçuklu Devleti’nin Doğu Roma İmparatorluğu ile yaptığı Malazgirt meydan muharebesi sonucu elde edilen zaferle birlikte, Anadolu topraklarının kapılarının Türklere açılması sonucu şark meselesi de başlamış oldu. Bugün “Büyük Ortadoğu Projesi, Halkların Özgürlüğe Kavuşturulması ve bazı Devletlerin Demokratikleştirilmesi” adları altında aynı projeye devam edilmektedir.
1492 yılında İspanyolların Yahudileri ülkelerinden kovmaları sonucu, Osmanlı Devleti kapılarını açarak beş yüz bin Yahudi’yi ülkeye kabul etmişti. Zamanla bu beslemeler uzatılan eli koparmak için 1902 yılında, Osmanlı Devletinin zor günlerinde, para karşılığı Abdülhamit Han’dan toprak talep etmişlerdir. Bunda da başarılı olmayanlar emellerine ulaşmak için bu sefer de vahşi batıyı devreye sokmuşlardır.
Türk’ün Anadolu topraklarındaki iskânını ve dünyaya nizam vermesini kabullenemeyen sömürgeci Batı, satın aldığı Şerif Hüseyin ve oğlu Faysal gibi Arap aşiret reisleri vasıtasıyla Türk’ü arkadan hançerleterek kutsal topraklardan çıkartmış. Bilahare de bu satılık adamlardan bu günkü kutsal toprakları İsrail’e vermelerini sağlatmışlardır. 
Zevk ve sefalarına düşkün yöneticilerin Batılılara verdiği tavizlerin ardı arkası kesilmemiş, ticarette çökertilen devlet, açılan kimi azınlık okullarıyla topraklarımızda yeni devletler doğmasına ve ayrılıkçı gurupların ayaklanmalarına neden olmuşlardır. Bunların sonucudur ki, Avrupa’da ve Ortadoğu’da Türk varlığına son verilmenin yanında sınırlarını cetvelle çizdikleri sözde devletleri kendilerine sömürge yapmışlardır. Böylece ağa babaları Yahudileri de rahatlatmışlardır.
Türkiye Sevr ile parçalanmış, Türk’ün beli kırıldı dedikleri bir zamanda vatan uğruna her şeyini feda eden Atatürk ve silah arkadaşlarının ortaya çıkmasıyla birlikte planları suya düşmüştür. Her türlü ağır silahlarıyla saldırmışlar, netice alamayınca da halkı daha önce yaptıkları gibi Kürt Çerkez ve Ermeni diye ayrıma tabi tutup ayrı devlet olmaları için yanlarında oldukları vaatleriyle kışkırtmışlardır. Ancak uğradıkları hezimet sonunda planlarını ileriki bir zamanda uygulamak üzere askıya almışlardır.
Ata’mızın vefatını bir fırsat olarak gören bu sömürgeci güçler, daha önce senaryosunu yazdıkları oyunu sahneye tekrar koyarak halkımızı sağ-sol diye bölüp on binlerce cana ve milyonlarca mala zarar verdirmişlerdir. Yetmemiş Alevi-Sünni ayırımına tabi tutarak insanlarımızı bir birine boğazlatmışlardır. Tüm bunların birliğimize ve dirliğimize yönelik bir oyun olduğunun anlaşılmasıyla birlikte bu sefer de yöneticileri elde ederek problemi kökten çözmeye yönelmişlerdir. 
Bugüne kadar hiçbir konuda bizleri öne çıkarmayan bu güruhlar, BOP eş başkanlığını vererek bunun gereği olan açılım ve sınırların yeniden çizilmesi konusunda planlara işlerlik kazandırmışlardır. Sözde bize dost gözüken bu ezeli düşmanlar, Anadolu topraklarından Türk’ün çıkarılması fikrinin yanında Avrupa ve Orta Doğu’da Türk kimliğinin silinmesine de gitmişlerdir.
Bir taraftan ülke içindeki bölücü unsurlara her türlü desteği veren sözde dostlar, diğer taraftan Avrupa’nın göbeği Bosna’da soykırım yaptırırken, Bulgaristan’da tehcir ve Yunanistan’da isim değişikliklerini teşvik etmişlerdir. Orta Doğu’da demokrasi getirme adında müdahalelerde bulunarak ülkeleri etnik ve mezhepsel olarak bölüp sınırları yeniden belirlemişlerdir.
Aynı bölgelerde Türkleri yerlerinden ettirerek etnik temizliğe destek vermişlerdir. Türk halkından yapılanları kaçırma adına bizleri Filistin’le oyalama yoluna gitmişlerdir. Irak ve Suriye’de kurdurdukları sözde İslam devleti IŞİD vasıtasıyla Irak ve Suriye’deki Türk yurtları işgal ettirilerek halkı katlettirmişlerdir. BOP’cular ise olayı görmezden gelerek bunlara yardımcı olmuşlardır.
Aynı oyunun yazarları sözde bu İslami kuruluş olan iblisleri Ezidilerin üzerine saldırtarak bahaneler oluşturarak Irak’ı tekraren bombalayıp, tıpkı Suriyelileri Türkiye’ye gönderdikleri gibi Ezidileri de Türkiye’ye göndererek, demokratik yapıyı bozmaya çalışmışlardır. Ayrıca içeride kaos yaratarak çatışmaları körüklemişlerdir. 
Tabii ki Anadolu toprakları üzerinde oluşacak isyanlarda ve çatışmalarda bunları kullanmak, bölücülerin hâkim kılınması için IŞİD bahanesiyle PKK’nın da ağır silahlarla donatılmasına gidilmektedir. Böylece BOP planının gerçekleşmesine bir adım daha yaklaşılması planlanmaktadır. 
Görülen o ki; bildiklerimiz ve dostlarımız dediklerimiz birleşerek şark meselesinde finali oynamak için el ele vermişler. İşte biz de bu nedenle “Dikkat tehlike var!” diyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları