Dikkat! Türk dünyası için geri sayım...

Köşemizi takip edenler bilirler. Ülkemiz adına doğru ve güzel işler kim tarafından yapılırsa yapılsın burada övgü ile karşılanmış, yanlış olanlarsa eleştirilerimizin hedefi olmuştur. Dolayısıyla Türk dünyasının geçmişten bugüne kendi içerisinde bir dönüşüm gerçekleştirdiğini açıkça ifade etmek gerekir. Bu süreçte 1991-95, 1999-01 ve 2006-09 dönemlerinde değişen oranlarda ve belli bir ivmenin yakalandığını söylemek mümkündür. Merhum Alparslan Türkeş ve Turgut Özal’lı yılların aksine ne yazık ki Sayın Ahmet Necdet Sezer döneminde ciddi bir gerileme kaydedilmiştir. Burada kastedilenin belli bir siyasi dönemle ilişkilendirilmesi en büyük yanlışlık olur. Çünkü gerileme ya da ilerlemenin devleti ilgilendiren bir sebep ve sonuçlar bütünü olarak algılanması daha doğru olacaktır. Bilinçli ya da bilinçsiz adımların, söz ve davranışların, eksik bırakılan sembol hareketlerin ve içerikten yoksun dış politika reflekslerinin Türk dünyası kavramını getirdiği nokta üzüntü vericidir. Muhakkak ki ekonomik verilerdeki nispi iyileşme, yine aynı hususta sağlanan entegrasyon çabaları başka bir boyutta tartışılmalıdır. Biz burada pek çok açıdan içi boşalan, manasından uzaklaşan bir kavramın geri bırakılışından bahsediyoruz.
Liderlik Kazakistan’da
Türkiye-Özbekistan ilişkileri son derece kötü ve istemediğimiz bir seviyededir. Türkmenistan konusunda fazla yazılıp, söylenmez ama durum burada da geriye gitmektedir. İşadamlarımızın çok ciddi ekonomik ve sosyal problemleri vardır. Azerbaycan kaotik durum ekseninde sessizliğini korumaktadır. Sanırım ilişkilerimizin eski ruhuna kavuşması hayli zaman alacaktır. KKTC’de ise önümüzdeki aylarda bir seçim var. Yüksek ihtimal buradan çıkacak sonuç “yes be annem” cileri sandığa gömecektir. Yani orada da bir takım politikalar geçerliliğini yitirmiştir. Kazakistan ve Kırgızistan’la sürdürülen ilişkilerimizi hâlâ bir umut olduğunu göstermesi bakımından önemli kabul etmek gerekir. Bakıldığında Orta Asya Devletler birliği, Türk Konseyi, Türk Akademisi gibi projeler Kazakistan’a aittir. Bu sebeple Türk dünyasının yeni liderliği artık Kazakistan ve Nazarbayev’in inisiyatifindedir. Bütün veriler göstermektedir ki Kazakistan, Rusya’dan sonra bölgenin en önemli ülkesidir. Kazakistan’ın bu konumu kendi bölgesindeki etkinliğinden de kaynaklanmaktadır.
Rusya’nın Post-Sovyet projesi
Rusya, Kazakistan ve Beyaz Rusya gümrük birliğine geçerek Avrasya bölgesinin yeni ekonomik paylaşım alanının işaretini vermiştir. Bu gelişme fazla dikkate alınmasa da; söz konusu birlik, Rusya’nın Küresel güç olma yolundaki en büyük adımlarından birisi olarak kabul edilebilir. Birliğin Genel Sekreteri Pavel Borodin, ortak para birimine geçeceklerini ve bunun sadece üye ülkelere değil eski Sovyet coğrafyasına da taşınabileceğini ifade etti. Zaten Rusya Başbakan 1.Yardımcısı İgor Şuvalov, planlanan şeyin ülkelerin kendi para birimlerinden farklı ve üst değer olacağını belirtmişti. İşte Türk dünyasının yaşadığı dönüşüm bu açıdan irdelenmelidir. Belki de Rusya ile ilişkilerimizin hayli iyi olmasını, bizim bu meselelere uzak kalışımızla açıklamak mümkündür. Neticede Türk dünyasının yeni aktörleri Kazakistan ve bölgede eski gücüne doğru ilerleyen Rusya’dır. Ya biz? Biz ise şimdilik daha Güneydeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları