Din cahilleri, din ifsatçıları

Bayram namazlarında, biliyorsunuz namazdan sonra hutbe okunur. Diyanet İşleri Başkanlığı cuma ve bayram namazları için hutbe hazırlar ve yayınlar. Camilerde bu hutbenin okunması gerekir.

Benim gittiğim, bize yakın mescitte, önce yaşını başını almış bir zat vaaz verdi. Sahabelerden bir sürü kıssa anlattı. Hepsi hikâye, biliyorum. Üstelik namaz saatini de geçirdi. Böyle hâllerde itiraz ederim. Mescit kalabalık da değil. Bugün sabırlı olayım, dedim. Başka itiraz eden olacak mı, diye bekledim. Biri seslendi: “10 dakika geçirdiniz hoca.” İtiraz edeni bir kişi daha destekledi. Vaaz veren itirazı umursamadı; “Olsun.” dedi. Beş dakika daha kıssa anlattı. “Ya sabır!” dedim içimden.

Herkes camiye vaktini ayarlayarak geliyor. Kimse kimsenin hakkına tecavüz edemez.

Namazı genç biri kıldırdı. Tekbirlerden sonra hutbeye geçildi. Genç imam önce Arapça metin okudu. Sonra Türkçe metin. Arada “Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri” sözü geçince dikkat kesildim. İmamın okuduğu hazır metinde ondan da bir cümle vardı. Arapça metni de dikkatle dinlemiştim. “Süleyman Hilmi Tunahan” adı geçseydi bilirdim.

Bu mescidin “Süleymancılar”ın olduğunun farkındaydım. Acaba bodrum kattaki mescit Diyanet’in izniyle mi açılmıştı? Sanmıyorum. Diyanet’in izniyle açılsa, Diyanet’in görevlendirdiği hocalar bulunurdu.

Son dönemlerde “Kur’an Kursu” olarak bilinen binlerce medrese var. Bu medreselerde her tarikat, her meşrep kendisine göre eğitim veriyor. Çağın şartlarıyla hiçbir surette bağdaşmayacağından adım gibi eminim. Bu köşede, bir medresenin imtihan soru ve cevaplarını vermiş, yanlışlarını ortaya koymuştum.

En korkuncu ne biliyor mumusunuz... Beyinler köreltiliyor. Çocuklar, o taptaze, saf beyinleriyle ufuklara açılacaklarken, dinin aslıyla hiç ilgisi olmayan hurafelerin, kıssaların içinde boğulup gidiyorlar.

Şu teknoloji çağında “hafızlık”tan hiç bahsetmeyelim. Defalarca bu mevzuya girdik.

Eğitim hangi sahada olursa olsun, boş bırakılmamalı. Dinî eğitim de mutlaka kontrole alınmalıdır. Ama şu zamanda dinî eğitimi kontrole almak mümkün mü?

Yakın zamanda “Toprak Hattı Grubu”nun kamuoyuna duyurusu yayınlandı. Duyurunun başlığı: Dini Siyaset ve Ticarete Alet Eden Din İstismarcılarına Dair Beyandır”.

Toprak Hattı Grubu, dini ifsat edenler karşı net tavır ortaya koyuyor ve “Din sizin anlattığınız hurafeler, çıkmazlar değil; budur!” diyor, hakikati yüzlerine vuruyor.

Uzun açıklamada “şeriat”a dair satırları alacağım:

“Günlük dilde şeriat kelimesi, yalnızca vahy edilen dini değil, bundan içtihat yoluyla çıkarılmış hükümleri ve bilgin müçtehitler tarafından yapılan yorumları da ifade etmektedir. Peygamber gibi masum/hatasız olmayan müçtehitlerin yorumlarının, isabetsiz olma ihtimali bulunduğu için hükmü kesin olan vahiy gibi bağlayıcı değildir. Dolayısıyla, başka âlimler tarafından reddedilebilir; yerlerine yenileri konulabilir. Ancak, halk tabakası bu ayrımı yapma gücüne sahip olmadığı için, onun nezdinde ‘Şeriat’ kavramı bütünüyle İslam dinini ifade eder. Bunun için bu kavrama bir olumsuzluk yüklerken, halkın bu hassasiyetinin göz önünde bulundurulması gerekir. Zaten, aklı başında bir Müslüman şeriatı tümden reddedemez. Çünkü, içinde vahiy gerçekleri söz konusudur. İsteyen dini de şeriatı da kabul etmeyebilir; ama, hiç kimse onlara hakaret etme yetkisine sahip değildir.

‘Şeriata karşı boynumuz kıldan ince’ özdeyişi de bütünüyle dine gönül vermenin bir ifadesidir. Ayrıca, şeriat isteriz sloganları da hukukî kuralların tarafsız ve ayrımsız bir biçimde uygulanmasına yönelik istektir.

Şunu da unutmayalım ki, halkın saygısını temin etmek için birçok toplum da ‘Şeriat’ kavramını kullanmayı seçmiştir. Mesela: Yahudi şeriatı yanında, Hıristiyanlıkta Ortodoks kilisesi şeriatı/hukuku ve Anglikan kilisesi şeriatı söz konusudur. Bundan başka Hint dillerinde din ve şeriat ayrımı yapılmadığı, Hindu geleneğinde dinî hukuku ifade etmek için dharma ve uyavahara terimleri kullanılır ki, bunlar da şeriat anlamı içerir.

Kısaca, şeriatı, başka bir ifade ile dinin koyduğu hükümleri kabul etmemek özgürlüğü yanında, hiç kimsenin dine, şeriat adına zırvalar uydurmaya, ya da dinin koyduğu hükümlere hakaret etme hakkı yoktur.

Dini ifsat edenlere karşı siyasî çıkar hesabı yapılmamalı net tavır alınmalı, gerçekler, ilmî zeminde, yüzlerine vurulmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları