Dini ifsat eden cübbeliler!

Cübbeli'nin arkasından giden gerçekten var mı?!

Kabahat Diyanet'in... Başındaki bir ilim adamı. Aklı başında biliyoruz; ama, o Saray'ın ağzına bakıyor. Baksın... Nihayetinde oraya bağlı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez hiç içtinap etmesin. Saray ondan Kur'anî hükümleri bekler; hangi cemaatin "müfsid" olduğunu bilmek ister.

Cemaatler arasında asla ayrıma gidilemez. Adı üstünde cemaat. Farklı bir teşekkül. Hele İslâmî teşekkül olduğunu iddia ediyorlarsa, takibe alınmalı, İslâm adına ağızlarından çıkacak her söz Kur'ân terazisine konmalıdır.

Diyanet'in kıymeti burada ortaya çıkıyor.

Saray'ın çevresinde takla atanlar yıllar önce "Diyanet cemaatlere bırakılmalıdır!" ahkâmını keserlerken, biz asla ve kat'a Diyanet'in vazifeleri cemaatlere bırakılmamalıdır, diye yazaduruyorduk.

O kafalara göre Diyanet, güya "Kemalist" bir kuruluş. M. Kemal'in el attığı ne kadar müessese varsa yıkılmalı, yıkılamıyorsa evrilmeli!

Ya dinî işler o zamandan cemaatlere bırakılsaydı?

Allah bizi korudu.

Bir cemaat yüzünden geldiğimiz yer belli. Nasıl temizleyecekleri meçhul. At at bitmiyor. Türkiye'nin yarısını hapishaneye çevirsen yine bitiremeyecekleri âşikâr!

Darbeye kalkışan Meczup, zamanında, Diyanet'in bünyesindeydi.

Halka İslâmı, bir başka din gibi gösteren Cübbeli'nin yetiştiği cemaatin kurucusu da Diyanet'ten emekli. Cemaat merkezleri hâlâ Diyanet'e bağlı bir camidir.

Cemaatlerin ve tarikatların önüne geçilemez. Cerbezeli, meczup, kerameti kendinden menkul birileri ortaya çıkarlar, etraflarına adam toplarlar. "Ne oluyor böyle?" diyemezsiniz. Ama onların din adına konuşmasını kontrol edebilir; kümeleşmenin ayırımcılık, kişinin ilâhlaştırılmasının dine mugayir olduğunu ortaya koyabilirsiniz.

Siz ne yapıyorsunuz? Saray'a yakınlığına göre cemaat ve tarikatları topluyor, fikir alışverişinde bulunuyor; F. Gülen Cemaati "tu kaka" diyorsunuz. IŞİD'e aman uymayın, diyorsunuz... "Muktadir"e karşı duran bir iki cemaat var... O cemaatleri toplantınıza davet etmeyerek, din dışı gibi gösteriyorsunuz.

Bütün tarikat ve cemaatler birbirinin kuyusunu kazarlar. Yoksa niye ayrı ayrı toplaşsınlar!

Cübbeli bir tarihte "Satranç zekâyı geliştirir." derken, son zırvasında "günah" kategorisine soktu. Bekledim ki, Diyanet'ten bir açıklama gelsin.

Diyanet, "Cübbeli" namıyla maruf adamın zırvalarını mercek altına almalı ve halkı bilgilendirmelidir. Adam zeki ve eğlenceli olduğu için, sözleri insanlarımız arasında çabuk yayılıyor. Öyle sapkın sözler ediyor ki, "Satranç oynayanlar lanetlenmiştir" diyecek kadar kendisinden emin olabiliyor.

Peygamber Efendimizin zamanında bu oyun bilinmiyordu bile... Akla ziyan başka "fetvalarına" girmiyorum.

Arslan Küçükyıldız'ın, büyük boy, 302 sayfalık  "Türk Zekâ Oyunları:1: Köçürme-Mangala" kitabı uzun zamandır önümde duruyor.  (Delta Kültür Yayınevi, 0312 4323 17 72).

Köçürme, satrancın da atası. Arslan Küçükyıldız ayrıntılarıyla Türk zekâ oyunlarını anlatmış.  Ne oldu şimdi? Arslan Küçükyıldız günaha mı girdi?!

Mehmet Görmez! Cübbeli ve gibilerini susturacak tek mercinin başındasınız. İlminiz buna yeter. Lütfen halkı müfsitlerden koruyun!

Yazarın Diğer Yazıları