Diplomatik sorun kasapta çözülmez!

Fransa Fransa olalı böyle hasret çekmemişti.. Bölücü örgütün en büyük destekçilerinden Fransa, aslında ne kadar dostumuz olduğunu gösterebilmek için, Tayyip Erdoğan'ın ülkeye gelmesini bekliyordu..

"Yerli ve Milli"(!) gazetelerimize göre, hasretle ve kucak açmış, öööyle dikiliyordu Fransa Cumhurbaşkanı Macron..

Yerli ve milli (!) medyamızın başlıklarına göre "Erdoğan Paris'te bir görünse yeter" diye umutla, davete icabet edilmesini umuyordu..

Sonunda istedikleri oldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tamam tamam geliyorum" dedi, Paris ferahladı..

**

Yalnız bir gariplik vardı.. Fransa medyası, "Davet Paris'ten gitmedi.. Israrla gelelim diyen Ankara'ydı" diye haberler yaptı..

Densizlik işte.. Dünya lideri "Geleyim" der mi, "Davet edilir"

 Fransız medyasının  'Dünya lideri' sıfatına "Fransız" kaldıkları ortadaydı..

**

Sonunda gitti Erdoğan.. Macron'la 'Verimli' bir toplantı gerçekleştirdi.. Ortak basın açıklamasında teşekkür üstüne teşekkür edildi kendisine..

Macron özellikle Fransız hayvancılığı adına teşekkür etti.. Çünkü Erdoğan'ın ziyaretinde 5 bin 700 ton et alınmıştı Fransız hayvancılardan..

Sadece et mi? Hayır.. ABD'de ile ön sözleşme yapılmıştı Boeing uçakları için.. Hem de 11 milyar dolarlık.. Ama Trump Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasını bozduğu için, parmak sallar gibi, Fransız Airbus ile de görüşme yapıldı.. Mesaj açıktı; "Bak kızdırma, 11 milyar doları Fransızlara veririm.."

**

Neyse olan oldu, alınan alındı, satılan satıldı..

Arada Türk hayvancılığının durumunu soran kötü niyetliler de çıkmadı değil.. Mesela İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.. "5 bin 700 ton et satın alarak Fransız köylüsünün teşekkürünü alacağına, hayvancılığımız adına bir şeyler yapıp, Türk köylüsünün dualarını alsaydın" dedi..

**

Ve dün.. Fransa Cumhurbaşkanı Macron çıktı dedi ki:

-Türkiye'nin operasyonu Suriye'yi işgale dönüşürse, bu bizim için büyük sorun haline gelir..

Bu sözler üzerine haklı olarak ayağa kalktı Ankara..

Hadi Halit Ergenç'in, pardon  Sultan Süleyman'ın Fransa Kralı'nın kulağını çektiği gerçeğini geçtik.. Hadi yıllarca ASALA terörüne hamilik yaptığınızı geçtik.. Hadi soykırım yalanının propaganda üssü olduğunuz gerçeğini yok saydık.. Hadi, Türkiye'deki bölücü harekete verdiğiniz desteği sildik hafızamızdan da,

Be nankör Fransa, daha yeni, şu yok zamanda aldığımız 5 bin 700 ton etinde mi hatırı yoktu yani..

Boeing üzerinden ABD'ye, senin Airbus'ların üzerinden mesaj verdik.. 11 milyar doları New York değil Paris bankalarına gönderebiliriz dedik.. Bunun da mı hatırı yoktu..

Yav sen nasıl Cumhurbaşkanısın Macron, o kadar et aldığımız Fransız hayvancılığının da mı hatırı yoktu Allasen..

Eeeeey Macron, senin Cumhuriyetin kaç yaşında, bana onu söyle..

**

Bütün bu öyküden çıkaracağımız sonuç:

Diplomasi, kasapla aramızdaki ilişkiden daha karmaşıktır.. Ve diplomatik sorunlar, kasapta halledilmez..

DELİ DUMRUL PARAYI BULDU!

"Avrasya Tüneli'ne yıllık 25.6 milyon araç geçişi garantisi verilmişti geçen yıl bu sayının 10 milyon altında kalındı. Bu yüzden geçtiğimiz yıl için devletten 123 milyon lira alacağız"

Kim diyor bunu? AVRASYA Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Başar Arıoğlu diyor..

**

İşin özeti şu; Bu 10 milyon araçlık fark, yani 123 milyon lira var ya, geçmediğimiz halde ödeyeceğimiz para.. Ödeyeceğimiz diyorum, çünkü kimse cebinden ödemiyor, bildiğin milletin hazinesinden ödeniyor..

Hep söylüyoruz; Deli Dumrul hesabı, "Geçenden 2, geçmeyenden 10 akçe" alınıyor..

Bakın, bu tünelden geçen araç sahipleri 191 milyon lira ödemiş.. Verilen garanti 314 milyon liralık garanti.. Kalan 123 milyonu da dolaylı ödüyoruz..

Hikaye, İstanbul'da olup da tünelden geçenler için ayrı ilginç, yolu İstanbul'a düşmeyenler içinse daha ilginç..

**

Geçen geçiş ücretini ödüyor ama ödediğine yakın bir miktarı da, üzerine vergileriyle devlet ödüyor.. Yolu düşmeyen ise, Deli Dumrul hesabı, geçmeyen olarak vergileriyle para ödüyor.. O söz gerçekten doğruymuş, İstanbul'un taşı toprağı altın.. Ve oh, ne güzel İstanbul..

Peki bununla bitiyor mu? Hayır.. Çünkü daha bunun Yavuz Sultan Selim Köprüsü var, Osman Gazi Köprüsü var.. Onların geçiş garantisine de milyonlar ödeyeceğiz..

**

Sadece köprü mü? Hayır.. Mesela Yavuz Sultan Selim köprüsüne nereden yönelirseniz yönelin, birkaç yüz metrelik yol için de ayrı para kesiyor sistem.. Geçen mecburen ödüyor, geçmeyenlerse, vergileriyle, geçmeyen araçların farkını ödüyor..

Bakın en büyük işletme zararı Osman Gazi Köprüsü'nde.. Geçenlerin ödediğinin dışında vergilerimizle 500 milyon liraya yakın para ödeyeceğiz.. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne de 140 milyon liraya yakın ödeyeceğiz..

Şimdi şu cümle için sıkı durun; Biraz daha GEÇMESEK, bakın GEÇSEK değil GEÇMESEK, neredeyse Osman Gazi Köprüsü'nün maliyetini bulacak zarar.. E bu kadar kısa sürede neredeyse bir köprünün maliyeti kadar para ödeyeceksek, daha 25 yıl kime ne için para ödeyeceğiz Allah aşkına?

Bu işten kimler nasıl nemalanıyor? Bu pilav daha çok su kaldırır, görürsünüz..

Eee, Norveç, daha derine ve daha uzun köprüyü 2008'de 92 Milyon dolara yaparken, AKP 2016'da daha yüzeyde ve daha kısa köprüyü 1.3 milyar dolara malettiğinde, "Bu nasıl iş?" demeyince, şimdi sormanın anlamı yok.. Deli Dumrul'u zengin etmeye devam..

Yazarın Diğer Yazıları