Dış politikamız Arapsaçı

Hamdolsun Musul harekâtı da başladı. Ben Musul'da büyük bir direniş olmasını beklemiyorum. Hem Saddamcılar hem de Türkmenler, halkı IŞİD'e karşı ayaklanmaya çağırıyor. Ve Washington'da sonsuz temaslarda bulunan AKP'nin beyin takımı, paldır küldür, koştura koştura gittikleri Amerikan başkentinden aldıkları yanıtları açıklamadan geri döndü. Bu görüşmelerin ardından ilk açıklama Savunma Bakanı'ndan geldi. "Musul operasyonuna katılıyoruz" dedi. Sanırsınız hududa yığılan Türk birlikleri Musul'a gidiyor. 

                Sonra oturup haberleri izledim. Türkiye meğerse kara kuvveti ile değil, havadan bombalamalara katılacakmış. Yani yeni bir şey değil. Suriye üzerinde de, Rusların ve Amerikalıların izniyle yaptığımız bir dizi operasyon var. Rus uçağı düşürüldükten bir süre sonra Türk savaş uçakları uçamadılar. Şimdi de, baldırı çıplak kukla Irak hükümetinin izni ve Kürtlerin talebiyle onaylanan ve masraflarını senin, benim ödediğim bir olay. Yandaş basında gidişlerini okuduğunuz ama dönüşlerinde ne cevap aldıkları açıklanmayan ve daha önce Bağdat'a giden Türk heyeti de maalesef hüsranla döndü. Irak, istemiyoruz dedi çıktı.

***

                Bunlar dışında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar Washington'a gitti, biliyorsunuz. Ben 35 senedir böylesine ilk defa tanık oldum. İki ülke askeri yetkilileri, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon veya başka bir askeri tesiste değil de, bizim Washington büyükelçiliği konutunda görüşmüşler. Böylesine bir tutuma, bugüne kadar hiç tanık olmadım. İki asker sanki ev gezmesine gider gibi bir tutum. Hem de her türlü görüşme ve konuşmanın kaydedildiği bir ortamda. Neden acaba? Akar'a hükümet fazla güvenmiyor mu?

                Bu görüşmeden de bir sonuç alınamadığı gün gibi ortada. Biliyorum Türk milleti böyle ülke kaderini ilgilendiren basit konularla ilgilenmez, siz başkanlık, FETÖ falan gibi önemli konularla ilgilenin. Ekonomiyi Amerikan Merkez Bankası'na, savunmayı, Washington ve Brüksel'e, ruhani işleri de Cidde ve Katar'a uyumlu götürüyoruz. Bu arada Halep'teki El Nusra'nın çekilmesi konusunda Ruslarla anlaşıldı. Bu yüzden Rusya ve Suriye, Halep'teki ateşkesin süresini biraz daha uzattı. Bunun anlamı, Halep'in Suriye birliklerinin kontrolüne geçmesinin an meselesi olduğu.

                Bu konularla ilintili son haber ise ABD Savunma Bakanı Carter, 20-27 Ekim tarihleri arasında Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve Belçika'yı ziyaret edecek. Pentagon, bu hafta içinde Türkiye'de olacak olan Amerikalı bakanın Musul ve Suriye konularını görüşeceğini açıkladı. Carter, hafta sonunda da Belçika'daki NATO Savunma Bakanları toplantısına katılacak. Carter'ın Türkiye temaslarında, yeni bir kazığın cilalanarak bize sunulacağından kuşkum yok. Bu kazıklar, PKK ve PYD olabilir. İşin kötüsü yabancı ajans ve basında artık Türkiye'nin bu konuda ne dediğine yer verilmemesi.

***

                Biraz önce ekonomi dedim de aklıma geldi. IMF, yani şu bizim yetkililerin, borç para almadıkları ama borç para verdiklerini açıkladıkları Uluslararası Para Fonu yetkilileri, 4. Madde (article 4) görüşmeleri için Türkiye'ye geliyorlarmış. Bu maddeyi, ekonomik kriz günlerinde çok sık duymuştuk. Bu madde çerçevesinde verilen rapora göre Türkiye borç para alırdı. Bu kez de bu haddini bilmez IMF görevlileri, Enerji Bakanımızın "vız gelir tırıs gider dediği" Türk ekonomisi ve maliyesini ve rakamlarını denetleyeceklermiş. Bak şu kendini bilmezlere. Bu arada IMF, kamu borcu artan ülkelerin listesini yayınladı. İlk 30 arasında Türkiye de var. Ötekilerden farkımız, kişi başına düşen milli gelire oranı.

                Şimdi tam da Başkanlık gibi ulvi ve gündem oluşturan bir konu varken nereden çıktı bu IMF demeyin. Uzun süredir taşıma suyla bu kurumun ortaya çıkması önlenmişti. Ama artık taşınacak su falan kalmadı. 17.5 milyar dolarla tarihin en büyük borçlanmasını yapan Suudi Arabistan da IMF'ye kredi için başvurmuş durumda. Neler oluyor diye merak ediyorsanız, bizim borazanları değil yabancı basın ve televizyonları izleyin

Yazarın Diğer Yazıları