Diyanet'i kim tashih edecek?

Kendisini "hoca" diye pazarlayan "sapık" ve "sapkın" fikirli "meczup"ların sözde fetvaları infial yaratınca, Cumhurbaşkanı, Diyanet'e "devreye girin" dedi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da bu konularda "Din İşleri Yüksek Kurulu'nun yapmış olduğu açıklamaların bağlayıcı olduğunu, doğru bilginin buradan alınabileceğini" söyledi.

Erbaş'ın dediğine göre kurul, bu sözde fetvaları tashih de edecek.

***

Daha açıklayıcı olması bakımından, ben size durumu şöyle izah edeyim:

 "9 yaşında kız evlenebilir" sapkınlığı, kendi internet sitesinde Müslümanlara "bulûğ çağına ermiş kişilerin evlenebilmesinin mümkün olduğunu", "İslam hukukçularınca da bulûğ çağı alt sınırının erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirtildiğini"(Dini Kavramlar Sözlüğü) bildiren "ulemaca(!)"  düzeltilecek.

Nasıl?

Yüreğinize su serpildi değil mi!

***

Çok affedersiniz de, amiyane tabirle maytap mı geçiliyor dersiniz bizimle!

***

Sair zamanda, eğer ülkede Diyanet gibi bir kurum varsa, bu kurumun, toplumun "din" maskesiyle sapıklığa itilmesine müdahale etmesi "olması gereken"dir...

Ve evet, tacizin, tecavüzün, istismarın aile kurumuna kadar girdiği bu aşırı dozda yozlaşmış ortamda o rezil, kepaze söylemlerin her biri tashih edilmelidir gerçekten de... Buna diyecek lafım yok... Din İşleri Yüksek Kurulu, bir tek zırcahilin daha o "sözde fetva"ların tahrikiyle yeni bir iğrençliğe yeltenmesine mahal vermeden tashih etsin her birini...

Benim merak ettiğim;

"Babanın öz kızına şehvet duyması", "telefon, faks mektup, SMS ve e-postayla 'boş ol' deyip boşanma", "sol el ile şeytan yer", "feminizm ahlaksızlıktır" fetva, açıklama, bilgilendirmelerinden sonra Din İşleri Yüksek Kurulu ve Diyanet'in diğer ilgili birimlerini kimin tashih edeceği?

***

Ya Cumhurbaşkanı rahatsız olmasaydı?..

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "kadınlar dayak yiyorsa şükretsin" açıklaması nedeniyle, ketçaptan yorgana, asansörden battaniyeye kadar aklınıza gelecek gelmeyecek envai çeşit eşyayı, aracı, durumu "şehvet" vesilesi ilan eden Nurettin Yıldız hakkında, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek"ten suç duyurusunda bulunmuş!

Sevinmemiz mi lazım?

Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamalardan rahatsızlığını ilan etmesinden hemen sonra zuhur eden bu gelişmeye bakıp da "hukuk devletine" olan inancımızın pekişmesi mi lazım?

Bende niye ters tepti öyleyse?

Hukuka olan inancımın pekişmesi şöyle dursun, ben var olan inanç, güven kırıntılarımı da kaybettim janjanlı "son dakika"larla duyurulan bu haber üzerine.

Çünkü, bir eylem ya suçtur, ya değildir hukukun egemen olduğu devlette.

Benzer vahimlikteki sözlerden Cumhurbaşkanı'nın rahatsız olduğunu beyan ettikleri "suç" diğerleri "ifade özgürlüğü" sayılıyorsa...

Bu nedenle de o sözlerin faili değil de o sözleri haberleştiren, eleştiren gazeteciler yargılanıyor ve hatta hapse çarptırılıyorsa...

Hatta, o eylemin faili "yayın yasağı" kalkanıyla adeta korumaya alınıyorsa...

İki dakika dürüst olun, kim "egemen" olanın hukuk olduğunu iddia edebilir orada?

Cumhurbaşkanı tavrını ortaya koymasaydı da çıkar mıydı bir cesur savcı mesela?

En mühimi...

Ne olacak şimdi?

Yıldız'ın açıklamaları suç sayılırsa, geçmişte benzer açıklamaları "düşünce hürriyeti" kapsamında değerlendiren savcılara "gel bakalım buraya" denecek mi?

Gazetecilere açılan davalar düşecek mi?

Ne olacak;

Aynı yasalar uyarınca apayrı hükümlere varabilen bir sistemde hukukun birliği ve elbette adalet nasıl sağlanacak?

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Avam için din, kendi gibi düşünmeyenleri yok etmek hürriyetidir... Kinle bağdaşan bir din, din olmaktan çıkar..."

Cemil Meriç

***

Valla bravo "patron"a

Star TV'nin yeni dizisi -ki onlar "dizi" değil "televizyon olayı" diye tarif ediyorlar yaptıkları işi- BÖRÜ'den bahsederken "Aynı diziyi, tam da dizide anlatılan pusulara, ihanetlere, hukuksuzluklara ve onlara karşı sergilenen kahramanlıklara sahne olan 2008, 2009, 2010, 2011, 2012'de de yayımlar mıydınız?" diye sormuştum ya geçen hafta...

Bilgelik gerektirmiyor cevabı; yayınlamazlardı...

Bu haftaki sorum:

Önceki akşamki bölümde dizinin "Türk'ün gazabı" karakteri Turan'ın "çözüm mözüm dediler kokarca 400 tane hendek kazmış..." diye iktidara çakıverdiği sahne nasıl sansürsüz yayınlandı?

Bravo valla, bugüne kadar iktidarın karşısında hep "siz nasıl emrederseniz efendim" pozisyonunda görmeye alıştığımız "patron"a; yürek mi yedi acaba!

Yazarın Diğer Yazıları