Doğruluk ve eğrilik üzerine...

"Her şey zıddıyla ölçülür" derler. Gerçekten de öyle... Gece olmasa gündüzü, zulüm olmasa adaleti, eğri olmasa doğruyu nasıl izah edecektik?.. Bir şeyi zıddıyla açıklamak bir metot olduğuna göre gelin biz de bugünkü yazımızda doğruluğu eğrilikle karşılaştırarak dürüstlüğün ne olduğunu ve toplumdaki yerini tartışalım.

Sözlükler "doğru"yu: "Hak ölçülerinin ve ahlâk kurallarının gerektirdiği şekilde davranan, namuslu, dürüst, güvenilir" diye, "eğri"yi de: "Hak ölçülerinin ve ahlâk kurallarının gerektirdiği şekilde davranmayan, namuslu, dürüst ve güvenilir olmayan" şeklinde tanımlar. Demek ki ahlâklı, namuslu, dürüst davranmak doğruluk, bunun zıddı yani ahlâklı, namuslu, dürüst davranmamak da eğriliktir.

Etrafa şöyle uzaktan bakıyoruz, televizyonlarda konuşulanlara kulak veriyoruz, maşallah herkes dosdoğru. Ama icraata baktığımızda insanların çoğunlukla minarenin içi gibi eğri büğrü olduklarını görüyoruz. Başarıyı alın terinde arayan yok. Hemen herkes kısa yoldan zengin olma, yalan dolanla köşeyi dönme, meşhur olma sevdasında…

Son ayların en çok konuşulan ismi Rıza Sarraf'ı ele alalım. Daha otuz yaşlarında katrilyonlarla oynayan bir adamdan bahsediyoruz. Fakat hatırlayın o günleri, hiçbir devlet yöneticisi çıkıp da bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormadı. Yani dürüstlük değil, maalesef faydacılık (pragmatizm) tercih edildi. Durum ortada, ülkenin başına açılan belaların haddi hesabı yok. Daha hangi sıkıntılarla karşılaşacağımızı Allah bilir.

Yunus Emre'nin, "Taptuk Dergâhı"na niye hiç eğri odun götürmediğini hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm ve cevabını da Yusuf Has Hâcib'in "Kutadgu Bilig" adlı şaheserindeki bir sahnede buldum. Özetle naklediyorum.

Bir gün vezir Aytoldu, hükümdar Kündoğdu'nun ÜÇ AYAKLI BİR TAHT üzerinde oturmuş olduğunu görür ve sebebini sorar. Hükümdar, vezire şu anlamlı cevabı verir: ÜÇ AYAKLI olan her şey doğru ve düz durur. Eğer taht dört ayaklı olursa ayaklardan biri eğrilmiş olabilir lakin siz fark edemezsiniz. Oysa her eğrilikte bir kötülüğün tohumu yatar.

Evet, her eğrilikte bir kötülük olduğunu bildiği için Yunus, dergâha eğri odun taşımamıştır.

Beyt li-müellifihî:

"Yunus, dergâha hiç eğri odun taşımadı, niçin?//Elbet, her eğrilikte bir kötülük gördüğü için."

Hz. Peygamberimizin şu sözü kulağımıza küpe olmalı: "Kurtuluş doğruluktadır." Herhangi bir problemle karşılaştığımızda işin aleyhimize sonuçlanacağını açıkça görsek bile doğru olanı yapmalıyız. Hileişeriyeye kaçarak vicdanımızı susturup eğri bir şey yaptığımızda yanlış hesabın bir gün muhakkak Bağdat'tan döneceğini unutmayalım.

Kısacası; hayat mücadelesinde rehberimiz doğruluk olmalıdır. Dürüst davranmamanın (eğrilik) getirisi kısa vadede daha fazla gibi görünse de netice itibarıyla hep doğrular kazanmıştır. Ziya Paşa doğru söylüyor:

"İnsana sadâkat yakışır görse de ikrâh//Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allâh."

 

***

ACZİMİN GİRYESİ:

"Kurtuluş doğruluktadır" der Resul,

Herkes eğri olsa da sen d o ğ r u ol.

                                 (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları