Dokunulmazlık başkanlık için eşik olabilir mi?

HDP'li yöneticilerin PKK terör örgütüne verdikleri açık desteğin bir yansıması olarak yeniden gündeme gelen dokunulmazlıklar meselesinin iki ayrı düzlemde irdelenmesi doğru olacaktır. Birincisi yasama sorumsuzluğu, diğeri ise geçici dokunulmazlıktır. Bu iki mefhum zaman zaman tek bir başlık altında irdelenmektedir. Anayasanın 83. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Sorumsuzluk", milletvekilinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ortaya koyduğu düşüncelerinden sorumlu tutulamamasıdır. İkinci fıkrada bulunan "Meclis'in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz" hükmü ise bugün konuştuğumuz "dokunulmazlığı" içermektedir. Kanun koyucu bu hüküm ile milletvekilinin yasama faaliyetiyle ilgili olmayan bazı eylemlerden dolayı kovuşturulamayacağını belirtmektedir. Anayasanın bu maddesi bütünleşik bir biçimde milletvekilinin hareket özgürlüğünün sınırlanmasını ve yargılanmasını şarta bağlamaktadır. Şimdi AKP'nin teklifi ile tüm milletvekillerinin değil sadece dokunulmazlığının kaldırılması için halihazırda dosyası bulunan milletvekillerinin yargıya sevki ve ilgili makamca gerekli görülürse tutuklanmasının önü açılmaktadır. 

Muhalefet partilerinin durumu

Partilerin 7 Haziran ve 1 Kasım seçim beyannamelerine bakıldığında MHP "yasama ve denetleme faaliyetlerinin dışında kalan hususlardaki dokunulmazlıkların kaldırılmasını" taahhüt ederken, HDP beyannamesinde sadece kürsü dokunulmazlığının sürdürüleceği belirtilmektedir. Parti programlarında ise CHP "dokunulmazlığının kaldırılması talep edilen milletvekillerinin mevcut dosyalarının, bekletilmeden sonuçlandırılması" gerektiği ortaya konulmaktadır AKP programında da benzer şekilde "milletvekilleri ve bakanların yargılanmaları önündeki yasal engeller kaldırılacak, dokunulmazlık milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir" ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla TBMM'deki 4 partinin program ve/veya seçim beyannamelerinde dokunulmazlıkların kaldırılması ya da sınırlandırılmasına yönelik taahhütler söz konusudur.

Dokunulmazlıktan başkanlığa...

Bu teklifin Meclis'e getirilmesi ile birlikte aslında muhalefet partileri için fazla bir seçenek kalmadı. Zira Sayın Davutoğlu "kim dokunulmazlıkların kalkmasından korkuyormuş kim korkmuyormuş, kim teröristleri Meclis'te barındırıyormuş ortaya çıkacak" şeklindeki sözleri ile muhalefet partilerinin olası bir "hayır" cevabı karşısında nasıl bir tartışma alanı açılabileceğini açıkça ifade etti. Bu durumda ya "evet" diyerek daha önceki taahhütlerinin hayata geçirilmesi yönünde oy kullanacaklar ya da "dokunulmazlık zırhıyla hesap vermekten korkanlar" sınıfına yazılacaklardı. Üstelik muhalefetin geçmişte farklı platformlarda AKP için "dokunulmazlıkların kaldırılmasından çekiniyorlar" söylemini kullandığı hatırlanacak olursa atılabilecek farklı bir adım kalmıyor.

Diğer yandan bu süreç bir yönüyle başkanlık ve özellikle yeni anayasa için öncü kuvvet niteliği taşıyor. Gizli oylama olduğu için bugünkü Meclis aritmetiğinde CHP ve MHP'den AKP'nin anayasa değişikliği önerisine destek ya da karşıtlığının boyutları sınanmış olacak. Öyle ki CHP'de Kılıçdaroğlu'nun "destekleyeceğiz" sözüne rağmen aksi beyanlar gelmeye başladı. AKP içerisinden de fire olabilme ihtimali seslendiriliyor. Kanaatimce MHP'nin tutumu daha belirleyici olacak.  Eğer 367 sayısına ulaşılamazsa Türkiye'yi bir referandum bekliyor demektir. Böylesi bir referandum aslında yeni anayasanın akıbeti ve yol haritası hakkında da güçlü işaretler verecek.

Seçim meydanlarına etkisi

Gelinen noktada CHP ve MHP'li milletvekillerinin oyları ile yasalaşacak olsa da bundan siyaseten en yüksek faydayı sağlayacak parti AKP'dir. Çünkü burada esas olan Meclis'teki çoğunluğu ile (316) teklifi getiren AKP'nin uzun zamandır Türkiye'nin gündemine gelen "dokunulmazlıkların kaldırılmasını sağlayan parti" olarak  propaganda sahasına yeni bir araç taşıması ya da en azından seçim meydanlarında yöneltilen ciddi bir eleştiri konusunu bertaraf etmesidir. 

Yazarın Diğer Yazıları