Domuz gribi virüsü ülkemize nasıl giriyor?

Tarih 19.09.2007 ve  “turizm, virüsler, keneler ve zehirli örümcekler”  başlıklı yazımda aşağıdaki konulara değinmişim.
“Vizesini alan yabancı turist”  havaalanından bir araç kiralayıp ülkemizin istediği yerine hiçbir devlet kurumunun bilgisi ve denetimi olmadan gidebiliyor. Son yıllarda  “alternatif turizm seçenekleri”  oluşturma ve geliştirme adına, büyük bir başıboşluk ortamı yaratılmış durumda.
Seyahat acentelerinin bilgisi ve programları dışında hareket eden ve çoğu zaman  “turizm bakanlığı kontrolünde”  olmayan yöre insanlarının liderliğinde,  “trekking=doğa yürüyüşü”  turları düzenleniyor.
Son birkaç yıllık süreci irdelediğimizde bazı garip olayların meydana gelmesi,  “trekking=doğa yürüyüşü”  turlarının denetim altına alınması ve bu turların başında  “bakanlık denetiminde çalışan kokartlı rehberlerin bulunması”  zorunluluğunu ortaya çıkarıyor.
Garip olaylara örnek olarak, Van ilimizde meydana gelen  “kuş gribi olayı”  gösterilebilir. Bilindiği gibi, AB ve ABD’li bir sürü toplum mühendisliği çalışması yapmakla görevli yabancı bölgede özellikle son beş yıldır cirit atıyor. Hemen akabinde de Van ilimizde  “kuş gribi olayı”  meydana geliyor.
Ne kadar akıllı bir virüs ki, Van ilinden başka bir yere gitmedi. O bölgede çıktı ve o bölgede bütün kümes hayvanlarının yok edilmesine neden olan kararların alınmasına sebep oldu. Görevliler de bu  “kuş gribinin göçmen kuşlar”  tarafından bölgeye getirildiğini gözümüzün içine baka baka anlattılar.
Hiç kimse de sormadı ki,  “Van Gölü civarına hangi tür kuşlar iner, bu kuşlar oradan kalktıktan sonra nereye giderler” . Daha doğrusu Van Gölü civarına göçmen kuşların indiği de doğrulanmış bir bilgi değil. Bu olay münferit bir olay imiş gibi verildi ve kapatıldı, akabinde de bilindiği gibi, tavuk ve yumurta üretimi ile ilgili yasal düzenlemelere gidildi “.
Konu ile ilgili olan bilim adamlarının yanında, hiç ilgisi olmayan siyasilerin de konuya müdahil olması ile birlikte her şey birbirine girdi ve son birkaç haftadır tüm toplumun kafası iyice karıştı. Ama bir siyasiden hiç ses çıkmadı, o da ülkemize milyonlarca turistin gelmesi ile övünen Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay.
Oysa ki, ” domuz gribi virüsünün “ ülkemizde görülmesi ile birlikte ilk konuşması gerekenlerden birisi kendisi olmalı idi. Fakat Sayın Bakan’dan ” Ben de aşı olmayı düşünmüyorum “ beyanından başka bir beyan şahsen ben duymadım. Ülkemize her yıl gelen turist sayısındaki rakamsal artışı bir başarı gibi gösterenlerin, bu rakamsal artış ile beraber ne gibi risklerin de ” mevcut turizm politikası “ nedeni ile topluma yüklendiğini topluma açıklamaları gerekmekte.
Hiçbir ” ön sağlık kontrolünden geçmeden, cebine pasaportunu koyup Türkiye’ye gelmelerinin “ kesinlikle önlenmesi gerekmektedir. Nasıl ki Türk vatandaşları, bir Avrupa ülkesine gidecekleri zaman bir sürü sağlık kontrolünden geçip ancak konsolosluklardan vize alabiliyorlar, ” rakamsal anlamda turist sayısında azalma olsa bile “ bu uygulamaya derhal geçilmelidir.
Gümrük kapılarındaki görevlilerin kesinlikle ek eğitimlerden geçirilip, kontrol etmeleri gereken materyallerin çeşidi artırılmalıdır. Klasik “gümrük kontrolörlüğü” mantığının terk edilmesi gerekmektedir. Belki o zaman bir nebze ülkemizi virüs ve diğer salgınlara karşı korumaya başlamış oluruz.

Yazarın Diğer Yazıları