Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Dostun yüreğine ulaşmak...

Çocukken, etrafında bir sürü insan olan kişilerin ya da kalabalıklar arasındaki insanların çok samimi dost olduklarını düşünürdüm. Hatta herkesin ne çok dostu var diye hayret ederdim.
Yıllar geçtikçe bunun böyle olmadığını anladım. Meğer kalabalıklar arasında çok az dost varmış. Ama şunu da anladım ki, az da olsa varmış sizi karşılıksız sevebilen, sizin için çok şey yapmaya hazır birileri. Sırtınızı döndüğünüzde ne söylediğinden emin olduğunuz birileri, hep orda olduğunu bildiğiniz, sizin de aynı noktada olduğunuzu bilen birileri.
Saatin kaçı olursa olsun arayabileceğiniz, “Gecenin bu vaktinde nereden çıktı?” demeyecek birileri.
Seni yüreğine basan, arka bahçende dikili vefalı bir fidan gibi, dostluğunu ve sevgini yüreğinde yeşerten birileri... Başını omzuna yaslayabileceğin, yanında ağlayabileceğin birileri... Onca dalkavuk varken, sözünü eğip bükmeden söyleyen, yüreğine inandığın, sorgusuz yoluna giden, yoluna gidebileceğin birkaç gerçek dost olmalı insanın hayatında...
Dost isteyen çok ama dostluk sunan çok mu peki? Dostluk sunan yok gibi. O halde bu iş kantite değil kalite işidir. Sunmadığın hiçbir şey sana geri dönmez. Ne sevgi ne de dostluk, önce dost olmayı bilmek lazım. Ulaşmak bir yüreğe ve misafir olmak ömür boyu. Kendimize bile dar geliriz ya bazen ama dost çeker kahrımızı. Herkes gittiğinde kalır o. Sen arayamasan da o seni mutlaka arar. Her zaman bütün parçalardan daha büyüktür sevgisi. Ne eksiğini görür, ne eksik aranır onun yüreğinde. Tam bu noktada dostluk haftası ile ilgili gelen çok güzel bir maili siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Bakın şöyle diyor:  “Yolu dergaha düşen bir adam, bir Mevlevi ve bir Bektaşi’nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Dergah ile ilgili merak ettiklerini sorar kendilerine. Erenler yürekten anlatırken yolcunun gözü giysilerine takılır. Mevlevi’nin giydiği kıyafetin kolları geniş ve uzundur. Bektaşi’ninki ise tam tersi dar ve kısa. Adam sebebini sorar. Önce Mevlevi cevaplar; “Evet özel bir sebebi var. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye” der. Adam Bektaşi’ye döner. “Peki sizin kıyafetinizin kolları kısa ve dar, siz örtmez misiniz ?” Biz mi der Bektaşi ve güler. “Bizim ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların günah ve kusurlarını görmeyiz.” Özetle, dostu seveceksen öyle sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur. Birincisi, zaten bulamazsın. İkincisinde ise bulduğun her kusur ya da ayıp sahibini değil seni çirkinleştirir. Her ikisi de seni mutsuz eder. Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun.”
Dostu öylece bas yüreğine...
Dostluk Haftası herkese kutlu olsun. Kıssa’dan hisse; düşünmek isteyenlere... Sevgiyle kalın...

Yazarın Diğer Yazıları