Düne kadar değildi de şimdi mi oldu!

Gerçeğe ulaşmak için bazı rahatsız edici soruları sormak zorundayız; çarpıtılabilme ihtimalini bilerek, zor durumda kalmayı göze alarak üstelik de...

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, OHAL kapsamında KHK ile görevlerinden ihraç edilen ve göreve dönmek için yürüttükleri açlık grevinin 75. gününde gözaltına alınan Nuriye Gülmen ile Semih Özakça'nın "DHKP-C üyesi olduklarını" söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelttiği "Düne kadar değildi de şimdi mi oldu" sorusu da böyle.

Bu iki kişi Bakan Soylu'nun dediği gibi "DHKP-C üyesi" iseler, ilgili kurumların elinde bunu teyit eder nitelikle somut deliller varsa elbette gözaltına alınacaklar; buna ne diyebiliriz.

Ama...

Bu iki kişi Bakan Soylu'nun dediği gibi "2012 yılından itibaren DHKP-C örgütü mensubu" idiyseler, ilgili kurumlar o günden bu yana "DHKP-C ile tespit edilmiş organik bağları"ndan, "imza attıkları eylemler"den, "kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek derecede kasten yaralama suçu" da dahil olmak üzere karıştıkları "şiddet eylemleri"nden haberdar idiyseler o zaman çok şey söyleyebiliriz. Söylemeliyiz.

Her şeyden önce;

DHKP-C örgütü dediğiniz, sicilinde sayısız kanlı saldırı bulunan bir "terör örgütü" olduğuna göre, bu terör örgütüne 2012'den bu yana üye olduğunu çok kesin ifade ettiğiniz bu kimseler de "terörist" olmuş olmuyor mu?

Kılıçdaroğlu'nun sorusu bu noktada doğru:

"Düne kadar değildi de şimdi mi oldu?"

Öyle ya...

Denildiği gibi bu iki kişi velev ki "terörist"tiler...

Öyleyse, nasıl oldu da, 2012'den 2017'ye kadar devlet okullarındaki görevlerini sürdürebildiler?

Kim göz yumdu?

Diyor ya Bakan Soylu;

"Elinizi vicdanınıza koyun, böyle davaları olduğunu bildiğiniz bir öğretmene evladınızı emanet eder misiniz?"

Etmeyiz.

Bunca yıl kim, nasıl etti?

Diyor ya;

"Bu kadar suç kariyeri yüksek bir kişiye öğretmenlik, akla, vicdana uygun bir davranış mıdır?"

Değildir.

Bunca yıl, kim, nasıl izin verdi?

"Bu insanlar 5 yıldır silahlı terör örgütü üyesi, birçok terör eylemine de karıştılar ama biz 5 yıl boyunca el kadar çocuklara öğretmenlik yapmalarına, gençlerin zihinlerini zehirlemelerine müsaade ettik... Biliyorduk terörist olduklarını ama aylarca Ankara'nın göbeğinde gösteri yapmalarına da müsaade ettik... Sonra bir gün, canımız öyle istedi müdahale ettik" olur mu!

Bu insanlar sahiden terörist ise onlar gibi bugüne kadar onlara dokunmayanlar da suçlu!

Değiller ise, bugün dokunanlar hepimize bir açıklama borçlu!

***

En başta dediğim gibi gerçeğe ulaşabilmek üzere yaptığımız bu tip sorgulamalar pekala çarpıtılabilir, üzerine basa basa belirteyim:

İtirazım, "teröristler" hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasına değil, tavizsiz yapılsın; itirazım insanların "duruma göre terörist" yapılmasına!

***

"Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra" veryansın etmenin alemi yok; hepimiz biliyoruz ki "fiili durum yasallaştırılmasaydı" bir yandan kurunun yanında yaş da yanarken diğer yandan Kavurmacı gibi tuzu kurular ellerini kollarını sallaya sallaya dışarı çıkamazdı!

***

Belden aşağısını bilmesek de olur

-------------

Fehmi Koru, gerçekten de içkili gece alemlerinde kendinden geçip kimseyi taciz etmiş midir, sarkıntılık yapmış mıdır bilmiyorum. İsmail Saymaz'ın dediği gibi Taha Kıvanç'a sormak lazım, en doğrusunu o bilir!

Benim bildiğim; gazeteciliği savunmak için de, Sözcü'yü savunmak için de, Burak Akbay'ı savunmak için de, Fehmi Koru'ya "bel altı" vurmaya gerek olmadığı...

Sözcü'nün öfkesini anlıyorum; ki haklı.

Ertuğrul Akbay'ın acısını anlıyorum; ki bir baba olarak çok haklı.

Lakin...

Ne "kripto FETÖ'cüler"in maskelerini düşürmek için, ne Gülen'le al takke ver külah sicile sahip olanların iftiralarını çürütmek için; onların yöntemlerine başvurmaya gerek yok ki!

"Onlar gibi olmak", "onlara dönüşmek" olur asıl yenilgi.

**

Dün Ahmet Hakan da yazdı;

Fehmi Koru'nun ne olduğunu, Gülen cemaatiyle, Gülen cemaatinin ileri gelenleriyle yakınlığını bilmeyen var mı?

Kendisi kitabını yazdı.

Bizatihi yazılarından birkaç satır alıntılamak bile kâfiyken Koru'nun herhangi birine "FETÖ" çamuru atacak son kişi bile olamayacağını ortaya koymaya... Ne gerek var onlarca yıldır sır gibi saklanmış özel bilgileri ifşa edip haklıyken haksız duruma düşmeye!

Sözcü'nün buna ihtiyacı yok...

Kapı gibi arşivi yeter "FETÖ"ye nasıl karşı durduğunu ispata...

Yazarın Diğer Yazıları