Dünyada demokrasi kan kaybediyor

Dünyayı bekleyen en büyük tehlike insan hakları ve demokratik özgürlüklerde kan kaybıdır. Ne yazık ki son on yıldır dünyada demokrasi ve insan haklarında kayıplar yaşanıyor.

İnsan hakları ve demokratik özgürlükler iki yoldan darbe yiyor...

Bir... ABD, Rusya gibi hedefi emperyalist olan ülkeler, müdahale ettikleri ülkelerde demokrasi kaybına neden olmuşlardır.

Rusya bunu hep yapıyor. Sovyetler döneminde, Budapeşte'yi -Macaristan- ve daha sonra Prag'ı -Çekoslovakya- işgal ederek, bu ülkelerde filizlenen demokrasiyi bastırmıştı.

Bugün Bağımsız Milletler Topluluğu'nun tamamında dikta rejimi var. Şimdi de Rusya diktatör Esad'ı destekliyor.

İki.. İnsanlığa rahat battı... Biat kültürü oluşuyor. İnsanlar kavgacı diktatörlere biat ediyorlar.

Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) her sene bütün ülkelerde anketler yapıyor ve insan hakları ve demokratik özgürlükler endeksi yayınlıyor. Ülkeleri aynı ülkede yaptığı anket sonucuna göre, insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından, özgür, yarı özgür ve özgür olmayan ülkeler olarak tasnif ediyor.

Freedom House raporlarına göre 2006 yılına kadar dünyada özgür ülke sayısı arttı. 2006'dan sonraki yıllar tersine gerilemeye başladı. Söz gelimi 2017 raporunda, 7.4 milyar dünya nüfusunun yüzde 39'u özgür, yüzde 25'i kısmen özgür ve yüzde 36'sı ise özgür olmayan nüfustur.

Dünyanın demokraside geri düşmesinin elbette evrensel nedenleri vardır. Ancak en önemlisi küreselleşme ile gelen ekonomik sorunlardır. Küreselleşme ile dünyada zengin fakir ülke farkı açıldı.

Cari fazla veren ülkeler daha zengin, cari açık veren ülkeler ise daha fakir oldu. Aynı zamanda küreselleşme ile spekülatif sermaye, siyasi iktidarları etkisi altına aldı. Spekülatif sektörler oluştu. Aynı ülkede spekülatif zenginler türedi ve gelir dağılımı bozuldu.

Bir ülkede gelir dağılımı ne kadar bozuksa, o kadar siyasi istismara açıktır. Siyasi iktidarlar hem fakir halka bütçeden para dağıtarak, kendilerine biat edenlerin sayısını artırdı. Hem de bir çok ülkede özellikle İslam ülkelerinde fakir halkı Siyasi İslam tuzağına düşürmek daha kolay oldu. Bu uygulamalar  otokrasi yolunu açtı.

Üstelik otoriter devletler giderek radikalleşiyor. Post-Truth eğilimi, Orta Doğu sorunu ve siyasette popülizm aynı zamanda, birçok ülkede demokratik normların çökmesine neden oluyor. İnsanlık, asırlardır bedel ödeyerek demokratikleşme eğilimine yabancı kaldı. Gerçek anlamda bir akıl tutulması yaşanıyor.

Çin'de Başkan Şi Jinping yönetimindeki Komünist Parti, piyasa ekonomisi ve mülkiyet konusundaki hassasiyetini kaybetti. İnsan hakları konusunda, demokrasi talebinde bulunanlara ağır cezalar verildi. Çin'de ideolojik propaganda yeniden ön plana çıktı.

Çin'in mülkiyet hakları ve yabancı sermaye yatırımları konusunda sınırlı imkanlarına artık şüphe ile bakılıyor..

Rus oligark Mihail Borisoviç Hodorkovskieski, 2000'li yılların başında Rusya'nın en zengin adamı idi. Forbes'ın milyarderler listesinde 16. sırada yer aldı. 2003 yılında politikaya gireceğini açıkladı. Kısa bir süre sonra da ortağı Platon Lebedev ile birlikte zimmet ve vergi kaçırma suçuyla tutuklandı. 2013 tarihinde Putin tarafından affedildi ve Rusya dışında yaşamaya zorunlu tutuldu. 

Mihail Hodorkovskieski, Uluslararası Af Örgütü tarafından düşünce mahkûmu olarak kabul edilir. Economist dergisi tarafından "Kremlin'in sürgünde bulunan önde gelen eleştirmeni" olarak tarif edilmiştir. Eğer Mihail Borisoviç, siyasete gireceğini açıklamasaydı ve Putin'e muhalif olmasaydı, kılına zarar gelmezdi.

Yazarın Diğer Yazıları