Dünyanın kellerine derman İstanbul...

Havanın güzelliğinden istifade etmek üzere arkadaşlarımla Boğaz'ın eşsiz güzelliğini seyretmek üzere Ortaköy'e geçiyoruz.

Her yer cıvıl cıvıl gençlerle dolu..

Kimi gitarını kapmış arkadaşlarıyla şarkı söyleyerek eğleniyor, kiminin elinde bol tereyağlı, kaşarlı, kısırı bol acı sosuyla kumpir tabakları, kimi demli çayın eşliğinde tatlı sohbetine dalmış. Kimi, yerli yabancı misafirlerini gezdiriyor.. Kimi ise, Boğaz turu için sıraya geçmiş sokak lezzetlerinden mısırı, tatlıları, kokorecini, midyesini eline almış sıcağa aldırış etmeden iştahlı iştahlı götürüyor..

Koca kalabalığın içinde bir grup dikkatimi çekiyor.

Kafalarında bandajlar sarılı işlemleri bitmiş gayet rahat tavırları ile etrafın ilgi odağı oluveriyorlar.

Anlaşılan ülkemizi seçip hem gezi hem de saç ekimi estetiğini bir arada koordine etmişler. Çok da güzel olmuş.

Estetik işleri bitmiş belli ki..

Bir de vakit varken İstanbul'u Ortaköy'ü gezi planına almışlar. 

Daha ne olsun.

Keyifleri yerinde birbirlerine kahkahalı gülücükler saçıyorlar. Benim gibi herkesin ilgi odağı oldukları için oturduğum kalabalığın içindeki sesli konuşmaları duyuyorum..

-Baksana ne kadar mutlular..

-He tabii mutlu olurlar çünkü memnun kaldılar, özgürler, rahatlar, cennet ülkemizde en iyi şekilde ağırlanıyorlar. En önemlisi güvendeler. Kendi ülkelerinde bu rahatlık yok, baksana elleri kolları dolu dönüyorlar. Bunlar oranın zenginleri, işi biliyorlar..

-Tur şirketi getirmiştir bunları..

-Kendileri araştırıp internetten gelen de var..

-Bizim bir arkadaş bu işi yapıyor.. İyi de para varmış bu işte..

-Sağlık turizmi çok iyi bizde günde en az 20 tane tramvayda işe geçerken görüyorum. Bunlar gibi geziyorlar.

-Eee tabii temiz, ucuz... Araştırmışlardır çok. Yoksa gelmezler.

-Hijyen, kalite, olmak zorunda..

-Öyle tabii de bu iş öyle sakat işler ki haberlerde gördüm merdiven altında yapanlar da varmış

-Ben de haberlerde görmüştüm... Mağdur, kandırılanlar da vardır aralarında...

-Çok dikkatli olmak gerekiyor. Direkt cilde temas edildiği için sorun çıkabilir. Zaten mikrop kapmasınlar diye bu işi çok iyi bilen uzmanlara yaptırmak gerekiyor...

-Nerden bilecek ki inanıp sana geliyor..

-Vicdan olmazsa, senden çıkar.. Günah..

-Sağlık Bakanlığı anında kapatır denetleme var..

-Eskisi gibi değil..

-Bizim ortanca çocuk İbrahim etrafından etkilenmiş tutturdu saç ekimi yaptıracağım..

-Araştırmış birçok bu işi yapanları sosyal medyadan baktım dedi...

-Ben de illa olacaksa bizim sürekli gittiğimiz sünnet olduğun hastanede olsun dedim. O da orasında karar kılmış..

-Çok iyi oldu..

-Sahiplerini çok iyi tanıyorum. Bizim hanımın hastanesi hep oraya gider.. Temiz memnunuz..

-Hele bu dönemde ekonomik sıkıntı yaşanırken sağlık turizminde Türkiye ve dünya çapında ayakta kalmak büyük iş...

-Onlar başardı benim büyük çocuktan hesap edersem 40 yıl varlar sağlıkta...

-Evet yıllardır biz de tanıyoruz.. Bozulmadılar.. Mütevazılar..

Konuşmalar saç ekimi üzerine alıp başını gidiyor...

Telefonum çalıyor...

Dört gündür aynı numarayı meşgule vermekten ben yoruldum. Arayan yorulmuyor.. Gürültü arasında cevap veriyorum.

Bankadan müşteri hizmetlerinden operatör kampanya bilgisi vermek istediğini ısrarla dile getiriyor. Müsait olmadığımı söylemeye çalışsam da sesimi duyurmam mümkün değil. Otomatiğe bağlamış sesini hızlı hızlı konuşuyor.

Sabırla dinleyip anlamaya çalışıyorum. Beyefendi teşekkür ederim. İhtiyacım yok, sağ olun desem de beni dinlemiyor.. Peki kapatıyorum cümlesi can alıcı algılama da demek ki..

Müşteri hizmetleri kendine geliyor..

Beni duydu çok şükür... Gülüyorum. O da gülüyor..

Komik diyalog başlıyor..

Tekrar başa döndük...

-Peki ne zaman daha detaylı arayayım..

-Sağ olun istemiyorum.

-Saat kaçta dönelim.

-Gülerek, işiniz zor dedim.

-Evet, biz belirli sürelerde bilgiyi paylaşmak zorundayız.

-Ama karşı taraf istemiyor.. Size de bize de zaman kaybı, konuşmak istemiyoruz, ilgilenmiyorum cümlelerini benim gibi dile getiren çoktur.

-Evet ama aramak zorundayız, bu bizim işimiz, görevimiz.. Deyince...

Ne diyebilirim onlar da haklı işleri sonuçta demekten başka bir şey anlamlı olmuyor.

Gerçekten zor, belki bağıran, kızan, yüzüne kapatan da vardır ama kişi işine sahip çıkıyor. Her durum ve şartta bu benim işim diyebiliyor. Tebrik ediyorum sabırlarını helal olsun.

Neyse ki tatlıya bağladık.

Hiç beklenmedik bir anda acil, önemli  telefon beklerken, biliyorum ki, artık arayan müşteri hizmetleri değil.

Çok şükür biz anlaştık.

Uzun süre rahatım.

Darısı başınıza.

Yazarın Diğer Yazıları