Düşünceden eder, itibardan tasarruf etmeyiz!

Ne zaman saray harcamaları gündeme gelse karşımıza hep aynı cümle çıkıyor: "İtibardan tasarruf olmaz!.."

Zaten ben de vatandaş olarak itibardan tasarruf hiç etmedim... Neyim varsa altına bastım... Yastık altı üstü, her taraf altın dolu evde... Tam bu kadar altını ne yapacağımı düşünürken, devletimizi yönetenlerden çağrı geldi, "Altınları çıkarın" diye...

Daha önce "Dolar'ı boz, oyunu boz" kampanyasına katılmış, makbuzu gösterince teşvikçi mahalle berberinde bedava tıraş olmuştum... Şimdi de 'itibarsever' büyüklerimiz altınları istiyor diye, ilk mesai günü itibariyle birikimlerimi uygun bir konteynere yükleyip bankaya yatıracağım...

Bir İslâmî finans kuruluşumuz zaten her hafta telefona mesaj gönderiyor "Nerede kaldı altınlar, getir kâra geç" diye... Sağ olsun Ziraat Bankası da yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması amacıyla altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası işlemlerini ayağımıza kadar getirdi...

Ne de güzel açıklama yapmış bankamız: "Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası alacak müşterilerin, yastık altında duran altınlarını kayıp- çalınma riski olmadan, devlet güvencesinde yatırıma dönüştürme imkânı olacak ve böylece ülke ekonomisine de önemli miktarda kaynak sağlanacaktır. Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası alacak müşteriler, vade süresince 6 ayda bir net yüzde 1.20, yıllık ise yüzde 2.40 gelir elde edecekler..."

***

Deniyor ki, "Artan vergilerden şikâyetçi olmayın, bu para savunma sanayiindeki ihtiyaçlarda kullanılacak..."

Anlaşılan, son yıllarda 'itibardan tasarruf' edilmezken, savunma sanayiinden epeyi tasarruf edilmiş!.. Bakan bile "Ya vergileri artıracağız ya da borçlanma yoluna gideceğiz, başka yol yok" diyebildiğine, yani denizin bittiğini itiraf ettiğine göre iş bize düştü...

"IMF'ye borç veriyoruz... Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girdik, giriyoruz... Büyüme hızımız ışık hızına yaklaştı" edebiyatıyla afyon çekmiş gibi olurken, meğer kaynak olarak ne varsa sıyırmışız... Ama ne olursa olsun itibardan tasarruf olmaz!..

Şimdi silâh lâzım... Genel bütçedeki savunmanın payı 2000'lerin başından bugüne sürekli küçülürken, yani savunmadan tasarruf yapılırken, başka alanlarda para uçuşuyordu... Olsun, silâhtan tasarruf ettik ama itibardan etmedik çok şükür!..

***

İşin bir de İslâmî boyutu var... Her konuda dinî referans göstermeyi marifet bilen bir siyasî geleneğin 'israf' ve 'tasarruf' arasında 'israfı itibarla açıklayabilen' ne gibi bir referansı var acaba?

Kur'an? Sünnet? Kıyas? İcma?

İtibar için her türlü israfı kutsayan, onaylayan, yol veren hangi kaynaktır, bilen var mı?

Savunmadan tasarruf et... Düşünceden tasarruf et... Hoşgörüden tasarruf et... Hatta israfı ayetlerle yasaklayan dinden tasarruf et... Ne olursa olsun itibardan tasarruf etme!..

Âlimler, ilahiyat profesörleri, dekanlar, cemaat önderleri, imamlar, hocalar, televizyon yıldızları, sözde kanaat önderleri vs... Bugüne kadar kaçı çıktı "İtibardan tasarruf olmaz" sözü, kamu harcamalarında israfı onaylama anlamında kullanıldığında "Dinen doğru değil" diyebildi?

Şimdi artan vergiler, zamlar, döviz ve altın kampanyaları ülke savunmasıyla izaha kalkışılıyor... Bir millet, ülke savunması söz konusu olduğunda tabii ki fedakârlıkta sınır tanımaz... Tabii ki bağımsızlık ve özgürlükle bir başka gerekçeyi takas etmez... Ama bu konuda ülkeyi yönetenlere de düşen büyük sorumluluklar vardır... Millet onu da görmek ister... Âdeta dalga geçercesine yapılan açıklamalar milletin devlete olan inancını zedeler...

Sorumluluk sürekli vatandaşa, sorumsuzluk ise devleti yönetenlere düşerse, fedakârlık sadece vatandaşların omuzlarına yüklenirse, yöneticiler kendileri ve aileleriyle fanus içinde 'kutsanmış' gibi davranmaya devam ederse kaybeden 'devlet-millet bütünlüğü' olur...

Yazarın Diğer Yazıları