Ege turizmi için kayıp yıl olacak

Eğer insanlar tarihten ve büyüklerimizin tecrübelerinden ders almış olsalardı hiçbir kötü olay tekerrür etmezdi. Yıllardır sesimin çıktığı kadar bağırdığım, yazılarımla hem devlet yetkililerimizi hem de turizm işletmecilerini uyarmaya çalıştığım halde, dinletemedim. Demek ki insanın doğasında illa “yaşayarak tecrübe etme” alışkanlığı var.
Ege Bölgesi’nin yüzde 70 oranında İngiliz pazarına endeksli olmasının büyük riskler içerdiğini ve eğer İngiltere veya civarında olumsuz bazı gelişmeler olursa, bunun doğrudan İngiltere’yi ve dolayısı ile İngiliz pazarına endeksli Ege Bölgesi turizmini olumsuz etkileyeceğini sürekli belirttim. Bunu “bütün yumurtaları aynı sepete koymak”  ile aynı anlama geldiğini vurguladım.
Fakat Ege Bölgesi turizmcilerini Antalya Bölgesi turizmcilerinden ayıran özellik, girişimci ruhlarının olmaması. Antalya Bölgesi turizm işletmecileri uluslar arası tüm fuarlara katılmak için birbiri ile yarışıp tüm imkanları kullanırken, fuarlarda Türkiye standına alternatif bir stand açabilmekte ve kendi bölgesel ürünlerini “Türkiye Rivierası” markası ile tanıtmaktalar.
Yine İngiliz pazarına dönecek olursak, 1908 ve 1948 yıllarındaki Yaz Olimpiyat Oyunlarına Londra da ev sahipliği yapan İngiltere’nin 2012 Yaz Olimpiyat Oyunlarına da ev sahipliği yapacak olması, özellikle 27 Temmuz ve 12 Ağustos 2012 tarihleri arasında İngiliz pazarında ciddi anlamda düşüş yaşanmasına sebep olacaktır. İngiltere’nin 64 yıl aradan sonra Olimpiyat oyunlarına tekrar ev sahipliği yapacak olması, İngiltere için tarihi bir olay olarak algılanmaktadır. Dolayısı ile bütün dünyanın gözü kulağı Olimpiyat oyunlarında ve İngiltere’de olacaktır.
Son ekonomik olaylardan sonra ciddi sıkıntı içerisine giren İngiliz ekonomisi, Olimpiyat oyunları organizasyonu ile ekonomisine ne kadar fazla girdi sağlayacağının hesaplarını yaparken, tatilini yurt dışında geçirecek olan İngiliz turistlerin ilk tercih ettikleri ülkelerin başında, ulaşım kolaylığı nedeni ile İspanya olmakta. Devlet edenlerimizin “saldım çayıra Mevlam kayıra” yöntemi ile giden turizm sektörüne müdahil olmaları ve işletmeleri performans değerlendirmesine tabi tutmaları gerekmektedir. Devlete ait en güzel sahil şeritlerine turizm tesisi yapmalarına izin verilen işletme sahiplerinin, “işletme benim ne istersem onu yaparım” diyemeyeceklerinin Devletimiz tarafından kendilerine hatırlatılması gerekmektedir. İşletmelere izinler ve ayrıcalıklar “daha fazla istihdam ve ülke ekonomisine daha fazla girdi sağlamaları” için verilmekte, bu işletmelerin önlerindeki yasal engeller kaldırılmaktadır. Ama mevcut durumda, işletme sahibinin dünya görüşü ve turizm anlayışına göre bir ürün ortaya çıkmakta, bu ürünle ilgili uluslar arası talep değerlendirilmesi istenmemektedir.
Yani sizin paranız ve arsanız varsa istediğiniz türde bir turizm işletmesi yapabilirsiniz ve kimse de size gelip “arkadaş yapmayı planladığın bu tesis ülke turizmimize artı bir şey kazandırmaz, bunun projelendirmesini şu şekilde yaptır”  demez.
Devletimizin acilen Marmaris, Fethiye, Bodrum, Didim ve Kuşadası bölgelerindeki apart-otel tarzındaki işletmelerle ilgili bir karar alıp uygulamaya koyması gerekmekte, çocuklu aileler için düşünülen ve turizm bakanlığı turizm işletmeleri kategorisinde bile bulunmayan, belediyelerin vermiş olduğu işletme ruhsatları ile çalışan bu tesisler yalnızca İngiliz ve Hollandalı turistlere hitap etmekte, başka hiçbir ülke insanı bu tesislere ilgi göstermemektedirler.

Yazarın Diğer Yazıları