Eğitimde çıkar ve ideoloji

Hükümet, her konuda ideolojileri ve çıkarları doğrultusunda değişikliklere gidiyor. Hedefledikleri bu amaçlarına ulaşabilmek için Anayasa değişikliğinden alın da, yasalar, yönetmelikler ve yönergeler üzerinde oynamaya gitmekte bir mahsur görmüyor.
Şayet yaptıkları bu değişikliklerin istedikleri semereyi vermediğini görürlerse, hemen yenisini uygulama adına u dönüşü yaparak, oluşturdukları yeni yöntemlerle yollarına devam ediyorlar. Yaptıkları bu durumu kamuoyuna öylesine akıllı bir taktikle anlatıyorlar ki halk bunların ’baldıran zehiri’olduğunu bildiği halde içiyor, sorulduğunda kızılcık şerbeti içtim diyebiliyor.
Özellikle de bu değişiklikleri, eğitim kurumları üzerinde yapıyorlar. Yapanlar da şunu çok iyi biliyorlar ki buralar insanı istenilen yönde şekillendirerek geleceğe hazırlayan yerlerdir. Bu nedenledir ki, örümceğin avları için ördüğü ağlar gibi geleceğin ağlarını örüyorlar. Örülen bu ağlara av olarak kendilerinin düşeceğini anladıkları an, ördükleri ağı parçalayarak bir yenisini örebiliyorlar.
İşte ördükleri bu ağlardan bir kaçını nasıl parçaladıklarını, yerine ördükleri yeni ağları ve gelecek için örecekleri ağlar için nasıl bir hazırlık yaptıklarını görüp, dinleyip ve inceledikçe tüyler ürperten olaylara şahit oluyoruz. Adeta yapılanlar, Cumhuriyet ilkelerini temelden sarsacak, geri dönülmesi büyük olaylara neden olacak ve karanlık günlerin yakın olduğunu duyuran çan seslerini hatırlatıyor.
Yaşanan ve söylenenler bakıldığında, üniversitelere sınavsız girilecek dendi ve kamuoyu oyalanarak öğrenciler rehavete sürüklendi. Ancak çok geçmeden tam tersi uygulamalar geldi. O da yetmemiş olacak ki bundan böyle üniversiteler kendi sınavlarını yaparak öğrenci alacak dendi. Dahası bu bile yeterli görülmeyerek öğrencilerin liselerdeki ders dışı becerileri ve başarı notları da dâhil edilecek emri verildi.
Devlet üniversitelerine girişte bunlar istenirken, özel üniversiteler serbest bırakıldı. Anlaşılan o ki sınav kaldırılmadığı gibi, daha da zoru getirilerek parası olana okuma hakkı verilip olmayana kahve köşeleri gösterildi. Olayın diğer bir yönü ise geçmişte olduğu gibi çocukları üniversite üniversite koşturarak yordukları yetmiyormuşçasına bazı kesimlere işte size kaz, buyurun yolun diyorlar.
Üniversitelerimizde durum böylesine vahimken, liselerimizde de pek farklı sayılmaz. Okullara idareci ataması güya üniversitelerdeki yönetici atanmasına benzetilerek, yandaşların idareci yapılmasının önündeki engeller kaldırılmıştır.
Ayrıca liselerimiz akademik, meslek ve dinî liseler olarak tasnife tabi tutularak buna göre öğrenci alımları için kıstaslar getirilmiştir. Bunlara ilave olarak fen liseleri ve özel liseler sistem içinde ayrı bir kategoride değerlendirilmişlerdir.
Öğrencilerin 4+4+4 sistemindeki son dördünü oluşturan liseye kaydolmak için, ikinci dörtte aldığı karne notlarının %60’ını, okul içindeki faaliyetlerinden elde edilecek puanların %10’u ile birlikte davranış notlarının %30’unu yerleştirme puanını olarak oluşturdular. Bu oluşan puanlarla belirlenecek bir baraja göre akademik liselere kayıt yaptıran öğrenciler, barajın altında kalınca meslek liselerine gidebilecekler. Dinî okullarda ise bir puanlamaya gerek kalmaksızın, isteyen öğrenci istediği imam hatip lisesine kaydolabilecektir. Yarınlarda ise okulların kız ve erkeklerin ayrı ayrı okuyacağı okullar olarak ayrılması çalışmaları başlatılmış bulunmaktadır. Bu durum da göstermektedir ki eğitim üzerinde oynanan oyunlarda ideoloji ve çıkar ön plandadır. Unutulmasın ki bugün savunulanlar şayet yarınlarda arzuladıkları amaçlarına hizmet etmediğini görürlerse, bir bahanenin arkasına sığınılarak değiştirmede bir beis görmeyeceklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları