KONUK KALEM / Kemal Çelik

KONUK KALEM /  Kemal Çelik
İki kadim dost: Türkiye-İran

İran, kim ne derse desin, kadim dost ülkedir.

Türkiye ve İran birbirini dinlemeli, bir birini anlamalıdır

Orta Doğu'daki mevcut durum, Türkiye'nin ve İran'ın ortak meselesidir. İki komşu birbirini anlamaz birbirini dinlemez, komşuluk hakkını vermezse, iki ülkenin insanları zarar görür.

Emperyalist ülkeler, İran'ın da Türkiye'nin de içini karıştırmak isteyeceklerdir.

Onun için çok dikkati bir politika takip edilmelidir.

Türkiye'nin yöneticilerinin de İran yöneticilerinin de birbirlerine karşı çok dikkatli üslûp kullandıklarına şahit oluyoruz. Bu hâl memnuniyet vericidir. Arada bir yükselen sesler, bazı eksiklikleri gidermede geç kalınmasının tezahürü olarak anlaşılmalıdır.

İran'la pek çok ortak değerimiz vardır. Ortak kelimeleri atsak dilimiz bile cılızlaşır... Ne "namaz" diyebiliriz, ne "abdest"... Dini muamelâta ait kelimelerimizin çoğu, sanılanın aksine İran kültüründen dilimize geçmiştir.

Türkler Anadolu'ya kona göçe gelmişlerdir. Kondukları, uzun süre kaldıkları, kültürüyle haşir-neşir oldukları bir ülke de İran'dır. Aramızda soy birliği bile olmadığını kim söyleyebilir?

Mevlâna, en büyük ortak değerlerimizdendir. Büyük mutasavvıf Anadolu'da üretmiş, İran'da okunmuştur. Sokaklarda dervişler görürsünüz; Mesnevî'den parçalar okuyarak dolaşırlar. Sorsanız; "Mevlâna bizim" derler; biz de bizim diyoruz. İki biz, bir "ben" olmuştur.

Bir ortak değerimiz Şah İsmail'dir. Şah İsmail'le geçmişteki niza, ortak değerimizi ortadan kaldırmamış, niza unutulmuş. Şah İsmail'in asırları devirerek bugünlere gelen şiirleri Anadolu'muzun dört bir köşesinde yankılanmıştır.

İki dost ülke, iki ülke halkının tercihlerini ve yönelişlerini dikkate almak mecburiyetindedir.

İki ülkede de seçimlerle gelen politikacılar iş başındadır ve iki ülke yöneticileri de kendi halklarını gözetmek ve tercihlerine saygı duymak mecburiyetindedir.

İki ülkenin politikaları zaman zaman farklılaşabilir. Zamanımızda, bir araya gelmesini zaruri gösteren terörle karşı karşıyadır.

Orta Doğu'yu yeniden şekillendirmek isteyen emperyalistler, konjonktür itibarıyle güler yüz gösterseler de hedefleri hiçbir zaman şaşmamıştır. Şimdi IŞİD terörü, Batı ülkelerini de Doğu ülkelerini de endişelendiriyor.

Biz, Batılı emperyalist ülkelere bel bağlayarak terörle mücadele edemeyiz. Biz, birbirimize destek olarak, ortak strateji belleyerek mücadele edebiliriz. IŞİD ve benzeri tehlikelere karşı emperyalist ülkelerin organizesiyle mücadele etmek yerine, kültürel ve din birliğimiz olan komşularımızla iş birliği yapmak daha sonuç alıcı olacaktır.

PKK, iki ülke için de ayrı bir sıkıntıdır. Zaman zaman PKK'nın uzantısı terör örgütleri İran'ı da karıştırmak istemişlerdir.

Neden IŞİD'e karşı olsun, PKK'ya karşı olsun, birlikte hareket edilmesin!

Açılan ayrı ayrı cepheler, ister istemez gücü zayıflatacak ve istenen netice alınamayacaktır.

Temennimiz, İran ve Türkiye arasında, her zamankinden fazla ihtiyaç duyulan birlikteliğin daha ileri safhalara taşınmasıdır.

İran'da petrol var, gaz var... Türkiye'nin en büyük ihtiyacı petrol ve gazdır. Neden ülkemiz başkasına muhtaç olsun, kadim dost neden Türkiye'nin ihtiyacına fazlasıyla karşılık vermesin?

İran'ın da elbette Türkiye'den alacakları vardır... Neden başka kapı çalınsın, neden dışımızdakilere muhtaç olunsun.

Türkiye, her durumda İran'la dostluğu ön plana çıkarmıştır.

İran, aynı zamanda Orta Asya'ya açılan kapımızdır.

Bizde bir atasözü vardır, muhakkak İran'da da benzer bir atasözü vardır: 'Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.'

Araya başkaları girmemeli, birbirimizi anlamalıyız.