Ekmek veririz ama elimizi de ısırtmayız

Kimine göre Arap Baharı, kimine göre ise Kerbela vahşeti yeniden başlatıldı denen olayların geliştiği, oluk oluk kanların aktığı, kardeşin kardeşi boğazladığı, devletçiklerin oluştuğu ve sınırların yeniden çizildiği günler yaşanmaktadır.
İsrail’i rahat ettirme, Ortadoğu’nun yer altı zenginliklerine sahip olma adına, buralarda demokrasinin olmadığı ve nükleer silahlar üretildiği bahaneleriyle adeta kedinin kendi yavrusunu yemesi gibi, ABD’de lider adıyla besleyip büyüterek buralara yerleştirdiği azmanlarını yemeye başlamıştır.
Bu saldırı öylesine bir acıkmışlığın saldırısı haline gelmiş ki, Camilerde Allahın kelamı Kur’an-ı Kerimler yakılmış. Kız ve erkek çocuklarına tecavüz edilerek, yüz binlerce insan katledilmiştir. Bundan daha fazlası sakat bırakılarak sözde demokrasi getirilmiştir. Getirilen bu sözde demokrasiyle ülkeler bölünüp parçalanarak yeni İsrailler oluşturulmuştur.
ABD Cumhurbaşkanı George Walker Bush’un haçlı seferleri yeniden başlatılmıştır talimatıyla, eski dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice’nin Ortadoğu’da sınırlar yeniden çizilecek sözleriyle başlatılan, Arap Baharı adı altında ülkeler tek tek işgal edilirken, bizi de eş başkanlıkla görevlendirerek bir piyon olarak kullanmışlardır.
Tüm bunların ışığında hafızalarımızı tazeleyip biraz geriye doğru gidersek, Irak için yetiştirdikleri azman Saddam’a zehirli gaz kullandırtarak Peşmergeleri mülteci olarak Türkiye’ye salıp, bizim insanımız ekmek bulamazken, onları etle, sütle beslettirdiler. Çekiç Güç adı altında oluşturulan güçle, Peşmergeleri koruma adı altında PKK’yı besleyip büyüttüler.
O gün bize besletip büyüttürdükleri Peşmerge çapulcuları ile bu gün Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurdurmuşlardır. Bu devletin yetkilileri, hamileri olan ABD ve İsrail’e güvenerek bizi tehdit eder hale gelmişlerdir. Ayrıca koruyup kolladıkları bölücülere insanlarımızı şehit ettirerek, çıkardıkları kargaşalar sonucu büyük Kürdistan’ın Türkiye ayağını oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Dost ve müttefikimiz diye emrine amade olduğumuz o ABD ki, bir kısım taahhütlerde bulunarak bizleri kullanmaya devam edip, bölücüleri beslemeye ve bizi komşularımızla kapıştırarak, ülkemizin bölünmesi için her türlü faaliyet yürütmektedir.
Birçok Arap ülkesini istedikleri yönde şekillendiren ABD ve yavrusu İsrail, bu gün Suriye’ye musallat olarak kardeşi kardeşe kırdırtıp adeta sel gibi kan akmasına neden olmaktadır. 
100 bine yakın Suriye vatandaşı geçmişteki Irak Peşmergeleri gibi Türkiye’ye mülteci olarak sokulmuştur. Yarınlarda bunların bir kısmı da peşmergeler gibi Türkiye’de kalacak ve huzurumuzu bozmaya devam edecektir. Tüm bunlara rağmen idarecilerimiz ise kendi halkına zülüm olan zamları yaparak bunları beslemeye devam etmektedir. 
 Suriye’yi bölüp parçalatarak, yarınlarda kendi ellerimizle güneyimizde yeni bir Kürt devleti kurdurtmaktayız. Böylece Türkiye’nin bölünmesinde bir ayağı daha gerçekleştirmiş olacağız. Bunu göremeyen veya görmek istemeyenlerin bu mültecilere maaş bağlama ve bunların gençlerini hiçbir belgeye gerek kalmaksızın özellikle güneydoğudaki yedi üniversiteye “Özel öğrenci” olarak yerleştirilmesi, ateş topuna dönmüş bölgeyi ise kasıp kavuracaktır.
Kimse bu yapılanları masumane bir hareket ve insanlığın gereği diye takdime kalkmasın. Geçmişten ders almayanlar geleceğe ulaşamazlar. Ancak yarınlarımızı karartırlar. Türk’ün bir bucuk milyon çocuğu gece gündüz çalışıp, varını yoğunu sarf ederek üniversiteye girmeye çabalarken bir milyonu sokağa terk edilmiştir. Tüm bunlara rağmen on binlerce mülteci çocuğunu üniversitelere yerleştirilmesi ise bu millete yapılmış en büyük hakarettir.
Dün insanlık diyerek halkı aldatıp,  besleyip büyüttüklerimiz bu gün ülkemizde bizleri şehit ederek kadınlarımızın dul, çocuklarımızın yetim kalmasının yanında ülkemizde bölünmeye giden yolun açılmasında öncü olup, bizi İmralı canisiyle müzakere masasına oturtmuşlardır. Bu gün yapılanlar ise yarınlarda ülkemizin Irak gibi bir kaç parçaya ayrılmasının nedeni olacaktır.
Türk’ü fakirleştirip, cahil bırakarak her gün verdirilen şehitleri ile bezgin ve bıkkın hale getirip, olayların daha rahat hazmedilmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bazı mihrakları güçlendirip, başımıza bela edenlere güvenip hizmet etmek ve onların piyonu olmak, millete hizmet olmayıp olsa olsa ihanet olur.
Kim olursa olsun bu millete ihanet edilmesini, milletimiz asla affetmeyecektir. Eğer edilir deniyorsa bu Türk’ü tanımamaktır. 
Töremiz ve inancımız gereği herkesle ekmeğimizi paylaşırız. Ancak ekmeği uzattığımız elimizin ısırılmasına da izin vermeyiz. Isırmaya kalkanlar ise yedikleri Osmanlı tokadıyla neye uğradığını şaşırır. 

Yazarın Diğer Yazıları