Ekonomide değişim olur mu?
Borsa döviz ve altın gibi finansal yatırım araçları aşırı kırılgandır. Seçim sonrası ilk günde finansal yatırım araçlarında hareket değişmedi ve seçim öncesinde olduğu gibi devam etti.
Yerel seçimlerde siyasi iktidarın kaybetmesinin ekonomik etkileri de olacaktır.
1.Siyasi kararlar ekonomik konjonktürü etkiler.
Yerel seçimler ekonomi yönetimini değiştirmeyeceği için, teorik olarak ekonomik konjonktürü de etkilememesi gerekir. Ancak bu seçimde durum değişti.
2023 seçimlerine kadar ve 2023 seçimlerinde, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın muhalefette rakibi yoktu. Bugün Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel daha güçlü rakiplerdir. Toplumun demokrasi talebi değişim rüzgârı, güçlü rakipler getirdi. Toplumda Siyasi İslam endişesi vardı ve gelecek için belirsizlik yaratıyordu. Bu belirsizlik kalktı.
Siyasi iktidar güven oylaması isteyerek, erken seçime gidebilir ve AKP kadroları değişebilir. Bu seçenek çok olası görünmüyor.
Siyasi iktidar parlamenter sisteme geçiş isteyebilir. Bunu CHP de istediği için Meclis çoğunluğu ile Anayasa’da değişiklik yapılabilir. Bu olasılığa kesin olur veya olmaz diyemiyoruz.
AKP’den kopuşlar hızlanabilir. Yeniden Refah’a geçişler artabilir. Bu durumda da AKP ekonomik istikrar için çözüm alternatiflerini artırabilir.
CHP’nin siyaseti para kazanma aracı olarak kullananları ve şaibe altında olanları temizlemesi; CHP de değişim rüzgârının yelkenlerini şişirdi. Bu değişim devam edecektir. Temiz siyaset demokrasinin yolunu açar.
2. Ekonomide gidişat ne olur?
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim konuşmasında “Ekonomik yol haritası, orta vadeli program ve 12 kalkınma planı devam edecektir. Sonuçları bu yılın ikinci yarısında alacağız” dedi.
Ancak bu söylem piyasaları ve iktisadi ajanları tatmin etmedi. Çünkü 6 ay önce açıklanan orta vadeli program, bu 6 ayda istikrarı daha çok bozdu. Dahası nasıl olur da ilk 6 ayda istikrarı daha çok bozan bir program 8 ay sonra etkili olmaya başlar?
3.Şartlar zorlar da, siyasi iktidar daha akılcı çözümlere gider mi?
Siyasi iktidar eğer ekonomik krizi çözmek isterse atacağı birbirine bağlı iki adım var;
Birisi; Cumhurbaşkanının ekonomiye ve bütçeye müdahalesini sınırlamak, Merkez Bankası’nı yeniden bağımsız yapmak ve yeni bir ekonomi yönetimi oluşturmak.
İkincisi; IMF ile stand-by düzenlemesine gitmek. Bu kapsamda istikrar programı yapmak ve mülkiyet güvencesini teminat altına almak.
Böyle olursa
*IMF’den kredi gelir;
*IMF çıpa olduğu için yabancı yatırım sermayesi gelir;
*İstikrar programında, üretimde ithal girdi payının azaltılması ile cari açık azalır.
Siyasi iktidar, AYM ve AİHM kararlarını uygulamaz ise ve yargıda bağımsızlık adımı atmazsa, IMF de stand-by yapmaz.
Bir başka IMF’li çözüm, AKP’nin güvenli adımlar atması halinde IMF’den anlaşma yapmadan kredi almasıdır. Ancak bu şekilde alınacak kredi, Türkiye’yi yalnızca birkaç ay idare eder.
Sonuç;
Yerel seçimler muhalefete hazır ol görevi verdi. CHP’nin değişim kararını onayladı. CHP’nin demokratik, şeffaf ve çözüm odaklı politikalarını geliştirmesi gerekir.
Siyasi iktidara da demokrasi talebini iletti. AKP’nin de başkanlık sisteminin işe yaramadığını görmesi ve parlamenter rejime dönmek için çalışma yapması gerekir.