Ekonomideki yanlış yönlendirmeler...

24 Haziran seçimlerine doğru, son virajı döndüğümüz şu günlerde döviz adeta bizimle dalga geçiyor. Ekonomistler devamlı uyarılar yapıyor... Halk tedirgin... Yüksek fiyatlandırmalar halkı korkutuyor...

Geçtiğimiz günlerde 4,90'ı gören dolar, bu yazıyı yazdığım dün öğlen saatlerinde 4,55 idi...

Ekonomideki bozuklukları düzeltmek için Merkez Bankası'ndan faiz artışı istenildi... Beklenen etki alınamadı... Cumhurbaşkanı, Londra'da küresel patronlarla görüştü... Son olarak dün, Merkez Bankası, sadeleştirme sürecinin tamamlanmasına karar vererek; faiz açıklaması yaptı. Ancak bu geçici tedbirlerin, ne kadar kalıcı sonuçlar vereceği belirsiz...

Dolar daha ne kadar yükselir, ne dalgalanmalar yaşanır tahmin etmek zor... Önceden 4.5 TL dediğimiz sınırı, şimdi 5.0 TL olarak belirliyoruz ancak ekonomi bu sınırı ne kadar kaldırır bilmiyoruz...

Gelişmekte olan ülkelerin paraları, 2018 yılının başından beri yüzde 4.4 oranında değer yitirmiş durumda.

Peki, Türk Lirası'nda durum ne?

Yine bu yılın başından beri Türk Lirası, yüzde 22 değer kaybı yaşamış.

Yani gelişmekte olan diğer ülkelerle aramızda yüzde 17'lik bir fark var!

Belli ki Türkiye'de ekonomi yönetiminde yanlışlar yapılıyor...

20. yüzyılın en büyük liderinden ekonomi dersleri

20. yüzyılın en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk, 1923-1938 arası, onca yokluk içerisinde Batı literatürüne "Ekonomi Mucizesi" diye geçen ekonomik politika ve stratejiler yürüterek, 1929 Ekonomik Bunalımı tüm dünyayı sarmışken, 15 yılda ekonomide büyük bir büyüme gerçekleştirmeyi başarmıştı.

Bu başarının altındaki birincil politika özelleştirmelere değil, "millileştirme"ye dayanan ekonomi anlayışıydı. Bu anlayış Osmanlı'nın ekonomik hatalarını yapmamak, ekonomide dışa bağımlılığı kaldırmak üzerine kuruluydu...

Atatürk'ün para politikalarının başlıca amacı, devlet harcamaları ve kaynaklar arasındaki dengenin korunarak enflasyonun önlenmesiydi.

Atatürk'ün ekonomik ilişkilerde dış politikasının temel amacı, Türk Lirası'nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybını önlemek ve Türk Hazinesinin uluslararası pazarlama itibarını artırmaktı.

Bu amaç ancak, dış ödemeler dengesi sağlanarak, yabancı devletlere verilen ödeme taahhütleri eksiksiz yerine getirilerek sağlanabilirdi ve O'na göre, bu, tam bağımsızlığın olmazsa olmaz koşuluydu.

Türkiye'de mevcut durum ise şu şekilde...

Türkiye'nin kamu dış borcu 453 milyar dolar. Özel sektörün 245 milyar dolarlık borcu da eklenince toplam borç 700 milyar doları buluyor...

Kamu dış borcunun 185 milyar doları, bir yıldan kısa vadeye sahip...

Bütçe açığı, dış ticaret açığı ve cari açık büyüdükçe büyüyor...

Türkiye'nin altın rezervinin 3'te 2'si İngiltere'de...

Ekonomiyi düzeltmek için yine İngiltere'nin kapısı çalınıyor...

Ülkeyi bu çaresiz duruma sokan etkenlerin temelinde OHAL ortamının yarattığı güvensizlik yatıyor. Hukuk güvenliği sağlanamadığından yatırımcılar ülkemizde yatırım yapmaktan çekiniyor.

Atatürk'ün mucize meydana getiren ekonomi politikası ile karşılaştırınca, yanlış bir ekonomi yönetimi uygulandığı gün gibi açığa çıkıyor.

Ancak bu yanlış, öyle bir yanlış ki; faturası, yanlışı yapanlara değil, orta ve düşük gelirli sınıflara kesiliyor...

***

Günün Sözü:

"Ekonomisi zayıf bir millet, fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz."

Mustafa Kemal Atatürk

Yazarın Diğer Yazıları