Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Eksi düşünmek eksiltiyor

Aklıma geleni sesli düşünmek istedim. Başka bir deyişle akıldakini artıya geçirerek arttırmak. Eksilerine baka baka eksilttiğimiz yaşamların yerine birazcık bardağın dolu tarafından görmek ve gösterebilmek hayatı.
Hep yapamadıklarımız sorulur önce. Yaptıklarımız görünmez hiç. Yolun kenarında uzanmış hırpani bir adam ya da size doğru endişeli gözlerle bakıp soru sormaya yeltenen kişi  için genellikle ilk düşünceler dilenci mi, mutlaka bir şey isteyecek, kimi kimsesi yok veya sarhoş mu şeklinde gelişir. Ya göz kaçırılır ya da hızla yürüyerek geçmek tercih edilir yanı başından.
Herkes bu genellemeye tabii ki girmiyor ama yapanlara bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Hatta bir çoğumuz zaman zaman eksiyle başlamışızdır düşünceye. Kimsenin aklına ise o kişinin yardıma ihtiyacı olabileceği ya da yolunu kaybetmiş çözüm arayan bir çaresiz olduğu gelmez.
Eksik olanı görmeye şartlanmışlığımız, insanları da o yönleriyleyakalayıp eleştirel gözle bakmamızı sağlar. Belki de kendimizde olan eksiği bir başkasının artısında görüp sinirleniyoruzdur kimbilir?
Gülemediğimiz için gülen insanlara amma da sırıtıyor demek yerine ne güzel tebessüm ediyor diye düşünmek ilk akla gelen değildir. Yine eksiyle başlarız, ilk akla gelen vurdumduymaz olabileceği ya da lüzumsuzluğudur.
Ne tuhaf değil mi, hep olmayanı gündeme alarak yaşama tutunmaya çalışırız. Asıl olan varlıkla uğraşmaktır. Yok olanla, eksik olanla uğraşırsanız var olanı da göremezsiniz.
Bazen hiç tanımadığımız biri için eksi başlarız düşünceye. “Çok soğuk, hoşlanmadım, itici” vs. Daha önceki ön yargılarımızın ya da sanrılarımızın şemsiyesi altında adını  bile bilmediğimiz bir insana “Merhaba” demeyi seçmeden “Hayır” demeyi somutlaştırmış olmuyor muyuz ? Böylesi bir davranış daha tanışmadan kurulabilecek bir dostluğu baltalamaz mı ?
Her şey için bir negatif tasarım vardır akıllarda. Karşımıza çıkan insanın hep eksilerini gördüğümüz için eksiltiyoruz hayatımızı. Böylelikle kendimizde olanı da karşımızdakine verme cesaretini kaybediyoruz. Her şeye başlarken hep en kötüsünü düşünüyoruz. Sanki herkes önce eksilerimizi görecek. Bu durumda zaten bir sıfır yenik başlıyoruz davaya.
Çok sevdiğim bir sözü var Newton’ın, “İnsanlar köprü kuracakları yerde duvar ördükleri için mutsuz olurlar.” Yalnızlıkları sorguladığımızda bu sözlere katılmamak ne mümkün. Oysa uğraştığınız şeyi çoğaltırsınız. Aydınlıkla uğraşan ışığı, karanlıkla uğraşan karanlığı çoğaltır. Gülümseyen insan mutluluğunu, hüzünlü insan kederini çoğaltır. Genelde ise tam tersini yapıyoruz. Hep eksileri görüp eksiltiyoruz hayatımızı.
Sevginin tezahürlerini sunmak yerine saklamayı tercih ediyoruz. Günaydın demek yerine geçip gitmek, gülümsemek yerine somurtmak, iyi ki varsın yerine değerleri kaybedince anlamak, eksilttiğimiz düşünce ve davranış biçimleri değil mi? İnsanlar vardır artılarınızı söylemezler.
Onlara göre belki şımarırsınız diye. Oysa bu doğru değildir. Bu düşünceler eksiltir insanı, hayatı, umutları ve yaşamı. Hiç olmazsa bir kez artıyla başlamaya değmez mi? En azından bu sabah artıyla başlayın hayata ve aynada kendinize gülümseyin.

Yazarın Diğer Yazıları