Eksisi var, artısı yok

     12 Eylül 80 sonrası sendikacılık da tavsadı. Yasalarda yapılan değişiklikler yüzünden sendikacılık aktif olmaktan çıktı, göstermelik bir iş oldu. Sendikacılığın kaymağını, bugün olduğu gibi o gün de profesyonel sendikacılar yedi. İşçilere de yediklerinin koçanları miras olarak kaldı...

      Bugün ülkemizde 17 milyon sigortalı işçi var...

      Bir soru; sizce bunların ne kadarı sigortalıdır?

      Pardon bilemediniz...

      Ben söylüyorum, sadece 1 milyon 500 bini sigortalı, diğerlerinin hiçbir sendikal hakkı ve hukuku yok...

      * * *

      12 Eylül darbe günlerini hatırlayanlarınız mutlaka vardır; darbe hükumeti işçilere, "Herhangi bir takibe uğramamak istiyorsanız sendika üyeliğinden istifa edin" diye dayattı. Bu öngörüye uyan ve yapabileceği başka bir şey olmayan işçiler de sendika üyeliklerinden ayrıldı.

      Acı olan bir hususu daha hatırlatayım; sendikaların başlarında bulunan profesyonel sendikacılar "Aman bize bir şey olmasın, aman kimse dokunmasın" diyerek pıstı ve kayıtlı üyelerini istifalarını önlemeye kalkışmadı. Bugün hâlâ bazı sendikaların başında o tip yöneticiler var; işçinin değil kendilerinin çıkarlarını sahiplenen sendikacılar...

      * * *

      Bugün, kalabalık üyeli sendikaların bile esamisi okunmuyor...

      Metal, Tekstil, Kimya, Demir-Çelik iş kollarındaki sendikalar üye kaybedince toplu sözleşme sürecini de doğru dürüst yaşayamaz hale geldiler. Göstermelik sözleşmelerle durumu idare ediyorlar. 

      Galiba Belediye işçilerinin bazı sendikaları, o da başkanların anlayışı sayesinde aktif hizmet veriyor ve iş verenle toplu sözleşme yapabiliyor...

      Basın iş koluna gelince, gazeteler de çalışanlarını sendikasızlığa mahkûm etti. Sonraki yıllarda eleman alınırken insan kaynaklarında ilk soru "Sendikalı mısın" oldu. Sendikadan ayrılmayanı işe almadılar. Bugün basın iş kolunda sadece Anadolu Ajansı'nda sendika var, bir de TRT'de... TRT'de üç haber sendikası çekişti, bugün hangisi egemen halde bilemiyorum, sordum ama TRT'de çalışan arkadaşlarımız da bilemiyor...

      Sendikacılık bu kadar ketum bir iş olup çıktı...

      * * *

      1 Mayıs'ta ya da başka bir vesileyle sokağa çıkan ve kafalarında üyesi oldukları sendikanın şapkasını taşıyanlara bakıp sakın "Amma da kalabalıklarmış" deme yanlışına düşmeyin. Sendikalı çalışan sayısı dediğim gibi, neresinden bakarsanız bakın 1 milyon 500 bin kişi...

      Bu rakamın eksisi olabilir, artısı olmaz!

 

Almanya da, Amerika da bize üs versin

------------------------------ ---------------------

      Almanya ile aramız iyice açılacak gibi. Merkel'in ve iktidarının Türkiye karşıtı tutumu bunu işaret ediyor...

      Adana İncirlik'te sadece Amerika Birleşik Devletleri'nin uçakları yok, Alman savaş uçakları da var. Her iki ülkenin uzman asker sayısı da hayli kalabalık...

      Alman siyasetçiler, İncirlik Üssü'nü ziyaret etmek istedi, izin vermedik; köpürdüler, bir kudurmadıkları kaldı.

      Tezvirata başladılar, nasıl olurmuş da izin vermezmişiz...

      Yaptıkları son açıklamaya bakın, "Çifte vatandaş olan yani hem Alman, hem Türk pasaportu taşıyan Türkler'in başına Türkiye'de bir şey gelirse Almanya olarak diplomatik destek vermeyeceğiz" dediler...

      Alman pasaportu taşıyan Alman'a kol kanat ger, o pasaportu taşıyan Türk'e sırtını dön, çifte standart uygulamaya bayılıyor herifler...

      * * *

      Vaktiyle bu üssün hem ABD, hem de Almanya ile aramızda sorunlara neden olacağını düşünmedik...

      Bugün, müttefik saydığımız iki ülkeyle de sorunluyuz. Amerika ve Almanya ile üs yüzünden ilk kez sürtüşüyoruz...

      Merhum İsmet İnönü, Hitler'in kudurduğu dönemde cumhurbaşkanımızdı. Rusya'yı işgal etmek için Anadolu'dan geçmeye kalkan deli, İnönü'nün diplomatik becerisi ve devlet adamlığı karşısında rotasını değiştirmek zorunda kaldı. O günlerde sürtüşmeyen iki ülke bugün saçı uzun aklı kısa biri tarafından nizaya itiliyor; doğru mu bu yapılan...

       İncirlik, Türk toprağı, devletimizin egemenliği altında. O alanda konuk olarak bulunan müttefik askerlerin ve malzemenin korunması da, ziyaret edilmeleri de iznimize bağlı... Bundan neden yüksünüyor Merkel hanım...

      Şunu da sormak isterim; Almanya'da neden bizim üssümüz yok, keza Amerika'da da...Onlar da bize üs kuracağımız bir alan ayırsalar olmaz mı?

      Türkiye emperyalist hiçbir ülkeye boyun eğecek bir devlet değildir, milletimiz de kimse karşısında boynunu bükmez...

      Sürtüşmeyi seçmeden önce keşke bunu öğrenselerdi...        

-------------------------

 

Binali Yıldırım ve Erkam

Yıldırım'dan açıklama

 

12 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan "Trump kafayı sıyırdı" başlıklı köşe yazınızda müvekkillerim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın bir market zincirini satın aldığına dair yapılan haber tamamen asılsızdır. Müvekkillerim bu tür bir girişim içersinde olmamıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Binali Yıldırım-Erkam Yıldırım

Vekili Av. Tuba Kılıç 

 

ANLAMLI SÖZLER

-----------------------------

       Hırslı olan ve gözü doymayan insan mesut olamaz. FENELON)

Yazarın Diğer Yazıları