​El insaf be Bahçeli

​El insaf be Bahçeli
MHP'de fevkalade güzel bir kongre yapıldı, tüzüğün bazı maddeleri değiştirildi ve 10 Temmuz'da Genel Başkan seçimi yapılması kararı alındı.

Bunlar demokrasi adına güzel şeyler. Ancak... Gelin de bunu Devlet Bahçeli'ye anlatın...

Koltuğunu sallantıda gördüğü için ipe un sermeye devam eden Bahçeli Bey: "Alınan kararların alayı geçersiz!"

diyor ve:

"MHP hiçbir tuzağa düşmez! MHP'ye yuvalanmış çürük yumurtaları elemeyi iyi biliriz!" diye kükrüyor. Daha sonra da en vahim iddiasını ileri sürüp, MHP'de zafer kazanan muhalifleri "Paralelci" ilan edip:

"Pensilvanya'nın oyununa gelmeyin!" diye haykırıyor.

 

Ah, ne diyeyim bilmem ki?

Koltuğunu kaybetme endişesi Sayın Bahçeli'nin aklını başından almış gibi...

Nasıl bir lider bu? Nasıl bir mantıktır? Öz be öz ülkücü olan MHP'lileri, hainlikle, cemaatçi olmakla suçluyor. El insaf birader!

Devlet Bahçeli'nin sakat düşüncelere sahip olduğuna, eski yıllarda AKP'ye yardıma koştuğu günlerde de tanık olmuştuk. Muhalefet yapacağı yerde iktidar partisini defalarca kurtarmış, ona hayat vermişti.

AKP, bugünkü iktidarını bile Devlet Bahçeli'ye borçludur!

Irmağın akışına karşı durulmaz. Devlet Bahçeli, tabandan gelen bu sele, ne yaparsa yapsın, dayanamaz... Öyle veya böyle gidecektir.

Fakat giderken, bir lidere, önder bir kişiye yakışır biçimde, şerefiyle gitmesi gerekir. Ancak, gördüğüm kadarıyla Bahçeli Bey, böyle onurlu bir gidişi istemiyor!

Rahmi Turan Sözcü

 

***********

 

Muhalif Başkanlar

MHP son yıllarda hiç olmadığı kadar gündemde. MHP yönetimiyle muhalifler arasındaki mücadelenin fiziki ve siyasi merkezi Ankara olunca, Başkent'teki yerel unsurların takınacağı tavrın önemi daha da artıyor. Çağrı Heyeti'nin topladığı MHP'nin 6. Olağanüstü Kongresi'ne katılan başkentin yerel siyasileri içinde en dikkat çekeni kuşkusuz Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel'di. Partisinin en başarılı belediye başkanlarından olan Demirel, ilçesinde üçüncü kez seçilip kent siyasetindeki etkisini göstermişti. MHP'nin Ankara'daki diğer belediye başkanı olan Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya da kongreye katılanlar arasındaydı.

 

Demirel ve Yıldızkaya'nın bu tercihleri MHP Lideri Devlet Bahçeli ve parti yönetimi tarafından tepki çekerken, muhalif kanatta memnuniyetle karşılandı. MHP kulislerinde bu katılım, iki başkanın da MHP'nin mevcut yapısından ümidi kestiği ve siyaset yapmak istedikleri için arayışta oldukları şeklinde yorumlanıyor. Meral Akşener'in diğer adaylar Sinan Oğan, Koray Aydın ve Ümit Özdağ'a göre daha ön planda olduğu kongrede iki başkanın da 'MHP'nin geleceğinde' olabilme adına tavır koydukları konuşulanlar arasında...

Deniz Gürel Hürriyet

 

 

**************

 

kari-medya.jpg

Latif Demirci Hürriyet

 

*************

 

Kendi koltukları korunuyorsa

"Anayasa'ya aykırı" da olur!..

Merakla soruyorlar..

Diyorlar ki; yüksek yargı yasayla sıfırlanacaksa.. Yüksek yargı üyelerinin görevi sona erecekse..

Niye ses çıkmıyor?

Üniversitelerin senatolarını geçtim.. Hukuk fakülteleri dekanlarını da geçtim.. Hukukçu yetiştirdiğini iddia eden profesörleri, doçentleri de geçtim.. Türkiye'de 84 hukuk fakültesi var; hepsini geçtim..

YÖK korkusundan ağızlarını açmıyorlar..

Açamıyorlar!.

Onları anladık da, sahi yüksek yargı niye suspus!.

Tarihin en büyük operasyonu yapılıyor, çıt yok!.

Neden?

*

Yargıtay Başkanı'nın.. Danıştay Başkanı'nın..

Neden sesleri çıkmıyor..

Neden ağızlarını bıçak açmıyor..

Neden yapılan Anayasa'ya aykırı diye haykırmıyorlar..

Neden yasayla üyelikleri sıfırlamak yol olursa, iktidara her gelen yüksek yargıyı dizayn etmeye kalkar yargı, yargı olmaktan çıkar diye itiraz etmiyorlar..

*

Durum şu.. Yargıtay sıfırlanıyor; ama Yargıtay Başkanı yerinde kalıyor..

Koltuğunu koruyor ..

(...) Acaba diyorum; bu büyük sessizliğin nedeni bu mu?

Mehmet Tezkan Milliyet

 

**********

 

Kimse kızmasın Fehmi Koru söylüyor

 

...Türkiye'de de İslam diye diye İslam elden gidebilir... Avrupa'ya sığınan Müslüman mülteciler arasında bugüne kadar yaşanmamış "ilhad" yaşanıyor.

İlhad yani din değiştirme.

İslam'dan çıkıyorlar.

Hristiyan oluyorlar.

Kitleler halinde...

Berlin ve Hamburg'daki kiliselerde toplu vaftiz için belediyenin yüzme havuzları kullanılmış... Avusturya'daki Katolik kilisesi üç ayda 300 dine kabul başvurusu almış...

Kim söylüyor bunları?

Fehmi Koru.

14 yıldır iktidar partisini gazetelerde kalemiyle, TRT'de ve TV'lerde açık oturumlarıyla destekleyen, AKP ile iç içe geçmiş bir yazar Fehmi Koru, "Türkiye'de de İslam diye diye İslam elden gidebilir..." diyor.

Ey Tayyipçiler!

Bunu ben söylemiyorum.

Sizin içinizden biri.

...Yazarınız Fehmi Koru, "Türkiye'de de İslam diye diye İslam elden gidecek..." derken kimi işaret ediyor?

Necati Doğru Sözcü

 

************

 

Bir nesil daha heba olmasın

Müyesser Yıldız'ın tavsiyelerine katılıyoruz. Diyor ki gazeteci arkadaşımız:

"Üniversitelerdeki PKK kaynaklı provokasyonlar mâlum. Üstüne liselerde ilginç bir hareketlenme başladı. Saygıyla karşılamakla birlikte, 12 Eylül öncesini görmüş, yaşamış biri olarak bu konuda şimdilik sadece şunu söylemek istiyorum; yıllardır eğitimin katlini seyreden siyasiler ve aydınlara düşen görev, 'Aferin, devam edin' şeklinde teşvik değil, 'Mesajı aldık, siz durun çocuklar. Artık mesele bizimdir' demeleridir. Korkum, belki de son olan bir kuşağın daha telef edilmesidir..."

Liseliler gerçekten çok anlamlı, demokrat ve saygın bir çıkış yaptılar. Bu yeterli.

Melih Aşık Milliyet

 

************

 

Parlamento bunun için var

İngiliz Parlamentosu'nda "İngiltere IŞİD'e karşı operasyonlarda aktif rol alsın mı, almasın mı" konusu tartışılırken muhalefet partisi Başbakan Cameron'u soru yağmuruna tutmuştu. Ülke için doğabilecek tüm tehlikeleri, sonuçları saatlerce o küçücük salonda omuz omuza oturarak tartıştılar.

 Cameron muhalefetin tüm sorularını sabırla yanıtladı. Onlara hakaret etmedi, "biz karar veririz" demedi, kavga çıkmadı.

 Demokratik ülkelerde parlamentolar bunun için vardır, halkın temsilcileri önemli konuları tartışıp anlaşmak zorundadır. Bunun yerine her komisyonda, toplantıda birbirinin boğazına sarılan milletvekilleri o meclisin de, ülkenin de imajına zarar verirler.

 Şiddet de bu görüntülerle baştan başlayıp tüm topluma yayılır.

 Bir ülkeyi yönetmek çok ciddi bir sorumluluktur ve bu sorumluluğu taşıyan herkes "toplumu şiddete, kutuplaşmaya itecek söylem ve davranışlardan" sakınmak zorundadır.

Güngör Mengi Vatan