Elçibey’in bilinmeyenleri, az bilinenleri...

“Ey büyük Türk’ün büyük komutanı! Sizi ziyaret etmekle kendim ve bütün milletim adına şeref duydum. Senin askerin Ebulfez Elçibey/Azerbaycan Cumhurbaşkanı.” (Anıtkabir 25 Haziran 1992)
Elçibey’in, o Büyük Türkçü ve Atatürkçü’nün ölüm yıldönümü bugün... Önceki yıllarda O’nun hakkında yazılmış eserlerden söz etmiştim bolca... Bugün de bu geleneği sürdürerek Prof. Dr. Hanım Halilova’nın “Ebulfez Elçibey İle Bağımsızlığa Giden Yol” (Töre-Devlet Yayınları) adlı kitabından ilginç bulduğum bilgileri aktaracağım.
-Elçibey doğarken bir kurt gelip ulumaya başlar, kurt’u vurmak isterler bazıları, Elçibey’in babası “dokunmayın elçidir” diyerek durdurur onları.
-Mısır’da görevliydi. Azerbaycan’da Kur’an-ı Kerim’in yalnızca adı biliniyordu o yıllarda, gören ve dokunan yoktu kutsal kitabımıza. Azerbaycan’a dönerken Kur’an’la döndü Elçibey ve gizlice soktu gümrükten.
-Azerbaycan’a ezan sesi de Elçibey’le birlikte geldi 1990 yılında.
-1993’te Cumhurbaşkanı adayı olduğunda, yakın arkadaşlarına “Siz beni cumhurbaşkanı seçiyorsunuz ama ben 1 yıldan fazla bu görevde kalmayacağım” demişti, dediği gibi oldu.
-Azerbaycan’da yalnızca ona “Bey” diye hitap edildi, “Bey”, doğru, mert kişi demektir.
-Rus Ordusu’nu Azerbaycan’dan çıkaran O’dur.
-Cephelere gidiyordu sık sık, basını almıyordu yanına, halkın bundan haberi olmuyordu, bu da aleyhine oluyordu, karşıtları güç kazanırken, o halkın gözünden düşüyordu.
- Darbe geliyordu, bunu görmüştü, Aliyev’i Bakû’ya devletin ayakta kalması için çağırdı, Haydar Aliyev gelmeseydi, Rus yanlısı Muttalibov gelecekti Azerbaycan’ın başına ve Rus Ordusu’nu tekrar Azerbaycan’a sokacaktı. Elçibey, Aliyev tercihini ve Nahçıvan’a gitme kararını, Demirel ile de görüştü, Demirel, doğrusunu yaptığını söyledi.
-GATA’da 33 general Elçibey’e cenaze namazı kıldı.

Gardaşı Vurgun’dan Elçibey’e
Aşağıdaki şiir “Gardaş Edebiyatlar” adlı derginin Mart 1994 sayısında “Gardaşın Vurgun” imzasıyla yayımlandı. “Vurgun”un kim olduğunu, birkaç kişi biliyordu, birisi bendim. Vurgun, kongre toplamak üzere Erzurum’a gitmekte olan Atatürk’e, Ilıca Bucağında “Duydum ki İstanbul’daki ırzı kırıklar bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş. Geldim ki bakayım kimin malını kime veriyorlar” diyen Mezararkalı Mevlüt Ağa’nın torunu Hakkı Mezararkalı’nındır. 
Hadi okuyalım:
“Vefasız Gardaş, mektup yazdım, haberini almadım/Mevsim kıştı parmağın mı üşüdü?
Ebulfez Elçibey
Sitem etsen yeridir, Kürşad’a benzer gardaş/Şu yazın ortasında üşütenler az değil
Kimi çıkmış tatile çektirir şortlu resim/Yüreği taş olanı, bilesin ki öz değil 
Gardaşım, Elçibeyim, Karabağım diyerek/İnleyen yüreğimdir, kopuz ile saz değil
Aras’ın üstündeki şu Hasret Köprüsünden/Sana ulaşamadan geçmek bana haz değil
Hüzünlüsün görürüm, Keleki sarmış bulut/Bakû’ya yağan karın sebebi ayaz değil
Bugünden belli oldu, geleceğin yarını/İkibinli yılların öncesi beyaz değil
Kadifenin içinde bulunan demir elle/Seni yalnız bırakan Çankaya şahbaz değil
Ordubat dağlarına bakıp ağlarken Ağrı/Nahcıvan’ı vah civan eyleyen serbaz değil
Azatlık Meydanında solmadan karanfiller/Hürriyetin bağbanı Ankara olmaz değil
Dilhun olmuş kalbinle feryad eyle ey Vurgun/Boşa edilen feryad, Allah’a niyaz değil
Gardaşın Vurgun İzmir /24 Haziran 1993” 

Yazarın Diğer Yazıları