Elde telefon tatil olmaz!..

Bu aralar televizyonları programsız izliyorum. Dr. Ender Saraç'ın CNNTürk'te anlattıklarını bu şekilde yakaladım. Sözünü edeceğim, "Aynanın karşısına geçip kendinizi kucaklayın" lafı... Bana göre bu bir tür narsizm. Kaldı ki bu öneri Rabin Ranath Tagor'dan. Geçen  yıllarda vefat eden guru, Hint çalgısı sitarı mükemmel çalardı. Onun "Son Kuşlar" adlı şiirlerini rahmetli Bülent Ecevit Türkçeye çevirmiştir. Tagor'un hâlâ milyonlarca müridi var. Belli ki Dr. Saraç ondan hayli etkilenmiş.

Diyetisyen olmadığı hâlde bu dalda ün yapan Saraç'ın önemli bir tespitini ise onaylıyorum: "Cep telefonu ile tatil olmaz"

İşaret ettiği gibi insanlar artık telefondan başka şeyle ilgilenmez hâle geldi. Kafalarını buna gömüp saatlerce gözlerini ondan ayırmıyorlar. Sesleniyorsun, duymuyorlar. Hac'dan görüntüleri hepiniz izlemişsinizdir. Şeytan taşlarken selfie -özçekim- yapanlar var.

Eski Yunan tiyatrosundaki "katarsis" adı verilen "saplantı hâli" bugün telefonda yapılıyor. Bu bir salgın hastalıktır. Bu kafadakiler Bodrum'a niye gider anlamış değilim. Telefon ellerinde evde oturabilirler. Tanıdığım bir hanımefendi bu saplantıya 70'inden sonra kapıldı. Şimdilerde işi gücü arkadaşlarıyla mesajlaşmak. Arada kimi ünlülerin sayfalarını da ziyaret ediyor.

Siesta

Ender Saraç'ın üstünde durduğu bir başka konu öğle uykuları idi. Hatta bu konuda Süleymen Demirel'den örnek verdi. Tespiti gerçekten doğru. Bir de itirafta bulunayım. Ben de bir zamanlar bunu yapardım. Belki de gece uyumaya vakit bulamadığımdan buna yönelmiştim. Sözünü ettiğim yıllarda gazetenin telefonsuz tek odasını keşfetmiştim, "muayene yeri". Nasılsa doktor, haftada 1 gün o da 2 saat geliyordu. Uzun süre devam ettirdim, sonunda bombam patladı. Birisi beni soran  ve "Nerede?" diyen Ilıcak'a ihbarda bulunmuş. Siestanın en tatlı yerinde camlı kapıya güm güm vurulduğunu duydum. Baktım, "Yakaladım!.." diye bağıran Kemal Bey. Böylece benim siestalar sonlanmış oldu. Ilıcak o günden sonra bana "sağcı komünist" demekten vazgeçti. Yerini "siestacı" aldı. Bir başka itirafta daha bulunayım. Sabit telefon ile de konuşmayı sevmem. Sadece yazılarımla ilgili kullanırım. Teknoloji ile  ise aram sıfırdır. "Geldim, gidiyorum" ama hiç bir zaman tatil alışkanlığım da olmadı.

***

Önemli kayıplar

Gün geçmiyor ki bir tanıdığı kaybetmeyelim. Sonuncusu gazeteci Baki Özilhan oldu. Ankara'da evinde geçirdiği kalp krizi sonucu Hakk'a yürüdü. Böylesi bir ölüme gıpta edenlerdenim. Her şey birkaç dakika içinde biter. Allah'a duam bana da böyle bir son nasip etmesi.

Önce babamın yatalak hâline tanık oldum. Ardından sevgili dostum ve kardeşim Kenan Işık'ın bitmeyen çilesi...

Çok sevdiğim veda şekli; "Nerde trak, orda bırak..." Güzel olan, süründürmeyeni. Ne gidene, ne uğurlayana ıstırap.

Bir değer daha

Toron Karacaoğlu'nu tanımam ilginçtir. Birgün telefon çaldı ve kendisini tanıttı. O gün futbolcu Raşit Çetiner'e epeyi yer ayırmıştım. Karacaoğlu'nun konuşmasından Raşit'i ne kadar sevdiğini anladım. Arada telefonlarına devam etti. Çetiner futbolu bırakmış ve çalıştırıcılığa soyunmuştu, "Bu çocuğu destekleyelim" dedi.

O kadar vefalı insandı ki Altınoluk'a yerleşmeye giderken vedalaşmayı unutmadı. Her aradığında "Cüneyt Arkın mı?" dedirten bir dublaj dehasıydı. İyi aktördü. Ayrıca pek çok  oyuncu yetiştirdi. Rahmet diliyorum. Türk tiyatrosu ve sinemasına hizmetleri unutulmayacak

***

Ya bunlar?

Bugünlerde AK Parti sözcülerinin devamlı konularından biri, "Asıl katil terör örgütünün siyasi uzuntılarının 24 Haziran'da Meclis'e girmelerini sağlayanlardır" şeklinde. Bir okurum, harika bir zamanlamayla eski çalışma arkadaşımız Namık Koçak'ın bir araştırmasını yolladı. Ben de bunları teker teker sıralayacağım:

 

*Orhan Miroğlu -AKP Milletvekili- "PKK ve IŞİD terör örgütü değil politik hareketlerdir"

*Beşir Atalay -Eski Başbakan Yardımcısı- "Öcalan'ın mesajları bizim de düşüncemiz"

*Yalçın Akdoğan -"Abdullah Öcalan olayları okuma kabiliyet ve tecrübesine sahip"

*Bülent Arınç -AKP kurucusu- "Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık"

*Sadullah Ergin -Eski Adalet Bakanı- "Öcalan bölgenin durumunu daha  sağlıklı yorumluyor"

*Yiğit Bulut -En ünlü danışmanı- "Öcalan Orta Doğu'da Türkiye'nin önünü açıyor"

*Emre Aköz -Yandaş yazar- "PKK terör örgütü değildir. Öcalan'a terörist demek, denize göl demektir"

***

Şimdi başınızı iki elinizin arasına alın; Yunanistan'a kaçan eski HDP MilletvekiliLeyla Birlik'in suçunu yeniden değerlendirin. Sıraladıklarımın hepsi suçsuz. Çünkü  onların "korumaları" sağlam.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Mutlaka kusurlarınızı yüzünüze söyleyebilecek arkadaşlar bulun  Nicolas Boileau

Yazarın Diğer Yazıları