Eleştiri, öz eleştiri ve siyaset...

Eleştiri, "eleme" kökünden türetilmiş bir kelimedir. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ortaya koymak demektir. Öz eleştiri de kişinin kendi kendisini elekten geçirmesi, gördüğü eksiklerini dile getirmesidir.

Bu haliyle gerek eleştiri, gerekse öz eleştiri toplumun gelişmesi ve bireyin yetişmesi açısından lüzumludur. Eleştirinin olmadığı yerde yolsuzluk ve suistimaller artar. Zaman zaman oturup öz eleştiri yapmayan insanlar para, güç ve mansıpla karşılaştıklarında ne oldum delisi olur hak, hukuk ve adaleti unuturlar.

Bana sorarsanız ideal bir toplum, yönetenlerin öz eleştirisi, yönetilenlerin de eleştirisi sayesinde ancak vücut bulur. Toplum, "ne yapalım, bal tutan parmağını yalar" der, yöneticiler de "ne mutlu sizlere ki bizim gibi büyük insanlar tarafından yönetiliyorsunuz" havasına girerse bilin ki orada bir gün muhakkak baskılar artacak, hak ve özgürlükler askıya alınacaktır.

Bu noktada siyasilerin ara sıra yaptıkları eleştiri ve öz eleştirileri nasıl değerlendireceğiz. Sizce hayra alamet sayılabilir mi bunlar?

İsterseniz sondan başlayalım. Ne demişti Mehmet Metiner:

"Garip gurebayı unuttuk, bir garip yanımıza yaklaşsa kulağınıza bir şey söylese 'vaktimiz yok', belediyemize gelse 'toplantıda.' Eğer bir zengin geldiyse hele bir de patronun oğluysa maşallah kapıda karşılarız. Bu ne ya? Evet, iktidar çok önemli, iktidarın dışında başka şeyler de önemli. İktidar hepimizi değiştirdi, değiştiriyor. Kim 'değişmedim' diyorsa yanlış söylemdir. Güç insanı zehirler, para insanı zehirler."

Şamil Tayyar'ın eleştirisi yenilir yutulur cinsten değil:

"Çok ciddi FETÖ borsası var. Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet, itirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye'nin birçok yerinde var bu."

Cumhurbaşkanı öz eleştiride daha cömert:

"İstanbul'a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum.

İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür.

Bu hain örgütün (FETÖ) gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Rabbim de milletim de bizi affetsin."

İktidar mensuplarının bu eleştiri ve öz eleştirileri doğru ve yerinde tespitler. Ama insanın aklına ister istemez "Hatice mi, netice mi?" sorusu geliyor. Doğrudur, güç ve para insanı zehirler. Peki, güç kimde, para kimde, zehirlenen kim? Tedavi için ne yapıyorsunuz?.. FETÖ borsası kurulduğunu söylüyorsunuz. İktidar olarak göreviniz bu borsayı çökertmek değil midir? Eğitim-öğretim ve kültürde başarılı olamadık diyorsunuz. Eğitim-öğretim ve kültürde başarılı olamamak hiçbir alanda başarılı olamamak demektir. O halde hangi tedbirleri alıyorsunuz? FETÖ'nün gerçek yüzünü önceden niye göremediniz?.. Bütün imkânlar elinizdeyken siz göremedinizse, çaycıdan, bakkaldan, öğretmenden, garip gurebadan ne istiyorsunuz?.. "FETÖ ile mücadelede düzlüğe çıkalım, biz kendi ayağımızla mahkemelere gidip görevi ihmâlden yargılanmak istediğimizi söyleyeceğiz" diyemedikçe inandırıcı olamazsınız. Bunu böyle bilesiniz.

Demem o ki eleştiri, öz eleştiri elbette önemlidir. Lakin eleştirilen hususlar düzeltilmezse, söylenenler "dostlar alışverişte görsün" kabilinden olur ve kimseye de bir faydası olmaz...

***

ACZİMİN GİRYESİ:

Eleştiri, topluma ayna tutmaktır,

Gaye, sosyal hayata değer katmaktır.

                                (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları