En Erdoğancımız!

Balgat'taki: "Tarihî yürüyüşümüzü kesmek isteyen kervan yağmacıları arkalarına bakmadan kaçacaklardır. Bilinsin ki hain ve iş birlikçiler bu davayı aşamayacak, Türk İslâm Ülküsü'nü alt edemeyeceklerdir." diyor.

Sanırsınız ki Balgat'taki bu sözleri, dünkü grup toplantısında, "tek adam" olmak isteyene söylüyor... Çünkü geçmiş konuşmalarında, ağıza alınmayacak laflar etmişti. Hayır... Milliyetçi Hareket'e emek vermişlere bu sözleri. "Kervan"ı Saray'a teslim etmek için yeminli demek ki.

Saray'daki de: "Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkan gafiller hep yanlış ve ne yazık ki yalan söylüyorlar." diyor.

Kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı bir sistemin ne manaya geldiğini herhâlde biz öğretecek değiliz. Adlandırma çok fazla: "Tek adam" rejimi diyorlar, "Saddamlaşma" diyorlar, "parti diktatörlüğü" diyorlar... 

Gizli ajandası olan bir kişinin eline bırakılan Türkiye'nin ne hâle geleceğini düşünmek bile istemiyorum. Bu satırların yazarı, diktaya, darbeye hep karşı çıkmıştır. Darbeye maruz kalındığında, ismini de vererek, o "bir kişi"nin yanında olacağını belki tek açıklayan "muhalif" gazetecidir.

Eski Anayasa Mahkemesi üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam: "Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi yapay terim seçilmiş. Türkiye'deki güncel gelişmeleri karşılayacak bir terim aranıyorsa, gerçeğe en uygun olanı 'Reislik sistemi' olmalı." diyor. Bir diğer Anayasa profesörünün, Kemal Gözler'in "Elveda kuvvetler ayrılığı, elveda anayasa!" sözünü de hatırlatıyor.

Bu iki anayasa profesörü, anayasa değişikliğini tek tek incelemişler ve bu neticeyi çıkarmışlar. (Saray'daki anayasacı Prof. Dr. Burhan Kuzu da, "ilimle" uğraşırken aynısını söylüyordu.) Bunlar gafil (aymaz) mi şimdi?!  

Balgat Mukîmi'nin, tartışmalı MHP Grubu'nun toplantısındaki konuşmasına şöyle bir kulak misafiri oldum. Kendisi adına hakikaten üzüldüm. "Başbuğ Erdoğan" noktasına gelinmemeliydi. (Biliyorsunuz, bir toplantılarında Erdoğan'ın posteri asılmıştı.) Bir zaman gelecek, tarihçiler yanında sosyologlar, psikologlar da, bir parti başkanının "en Erdoğancı" olmasını, ilmî çalışmalarında, bir "örnek" olarak ele alacaklardır.

MHP'de 19 Haziran Olağanüstü Kongre kararları, "birinin/birilerinin" müdahalesiyle askıya alınmasından sonra Balgat MHP'sinin aldığı kararlar da askıdadır.

Ama burası Türkiye! "Demokrasi" de askıda olduğu için gücü elinde tutanlar, kanunlarla istedikleri gibi oynuyorlar.

Halkın karşısına çıkamayanlar, ancak Meclis kürsüsünden gürleyebiliyorlar. Orada alkış tutan milletvekilleri, acaba neyi alkışladıklarının idrâkindeler mi? Onları da tarih yazacak.

 Beyefendi, konuşmasında, araya, "Türklüğü" sıkıştırıyor:

"Türkiye'nin hak ve hukukundan taviz vermek, Türklüğün şerefine leke düşürmek asla onaylayamayacağımız bir leke ki, bizim için böyle bir şuursuzluk cehennemin yarısıdır."

Cümleyi yanlış kurmalarını geçiyorum, adrese teslim başkanlıkta "hukuk" arıyor, "Türk" arıyor!

Üzgünüm... Önceki uygulamalar sonrakilerine işarettir; bulamayacak!

Yazarın Diğer Yazıları