Endişeli milliyetçileri anlama kılavuzu

Yedi buçuk saat süren o uzun "liderler zirvesi"nde, "Öcalan hakkında verilen idam hükmünün değişmesinin mümkün olmadığı, AİHM süreci tamamlandığında dosyanın idamın infazı için TBMM'ye gönderilmesi ve bu karar terör örgütü tarafından Türkiye aleyhine kullanılırsa da AİHM kararı beklenmeden infaz sürecinin işletilmesi" konusunda uzlaşma sağlanmıştı.

***

Ölüm cezası 2001'de (MHP'nin yoğun çabasıyla terör, savaş ve yakın savaş hali saklı tutularak) zaten kaldırılmış olmasına rağmen, 2002'de bu kez alenen Öcalan'ı ipten almak üzere yapılan "Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç idamın kaldırılması" şeklindeki yeni düzenleme TBMM gündemine geldiğinde, MHP'liler, başta Genel Kurul kürsüsü buldukları her zeminde itiraz etmişti (tutanaklardan aktarıyorum):

- Şehit aileleri, yıllardır ekmeklerine katık ettikleri gözyaşlarıyla sizin alacağınız kararları bekliyor...

- Bunun ağırlaştırılmış müebbede çevrilmesi bir müddet sonra, Abdullah Öcalan'ın belki de aramızda milletvekili olarak bulunması demektir…

- Bunun adı örtülü aftır; Türk Milletini aptal yerine koymayın.

- Milliyetçi Hareket Partisi olarak, sizleri, son defa uyarıyoruz. Şehitler ölmez; o ölmemiş olan şehitler, şu anda, sizden dua değil, buna, karşı oy bekliyorlar...

***

Sonuç:

76 ANAP Milletvekili "Evet" dedi.

65 DYP Milletvekili "Evet" dedi.

55 DSP Milletvekili "Evet" dedi.

50 YTP Milletvekili "Evet" dedi.

41 AKP Milletvekili "Evet" dedi.

22 SP Milletvekili "Evet" dedi.

Buna rağmen seçmen, o gün Genel Kurul'da bulunan 112 milletvekilinin tamamı "hayır" demesine rağmen MHP'ye ödetti bedelini. 

Kronik gerekçe:

Anlatılamadı ve/veya anlaşılamadı!

***

Taze tecrübe:

Yıllar sonra AKP'nin tek başına iktidarına son veren 7 Haziran 2015 seçimleri ile AKP'yi yeniden tek başına iktidara taşıyan 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki yaklaşık 5 aylık zaman zarfında "yanlış" olan ne söyledi MHP?

Hiçbir şey!

'Koalisyon mu istiyorsunuz, hayhay buyurun bu ilkeler çerçevesinde yapalım' dedi:

* Anayasa'nın ilk dört maddesi değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

* Çözüm süreci eksiksiz ve bahanesiz olarak tümüyle tasfiye edilecek.

* Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, 17-25 Aralık kapsamında tekrar ele alınacak, ucu kime dokunursa dokunsun üzerine gidilecek.

* Cumhurbaşkanı, görevinin gerektirdiği meşru ve hukuki zemine çekilecek, parlamenter demokrasi korunacak.

Hangisi MHP'nin seçmenine/ideolojisine "rağmen" yahut onların beklentilerinin aksineydi?

Hiçbiri!

Buna rağmen yapılan ilk seçimde 40 milletvekili oldu bedeli; TBMM'deki temsil oranı yarıya indi, çünkü toplum "Helal olsun, rejimden zerre taviz vermedi, kale gibi Cumhuriyet değerlerinin arkasında durdu" da diyebilecekken "hayır'cı", "uzlaşmaz" diye etiketledi.

Kronik gerekçe:

Anlatılamadı ve/veya anlaşılamadı dendi.

***

İlkesel doğruların taktiksel yanlışlara çok kolay kurban olabildiği bir siyasal ortamda, seçmenin olası bir referandumda hangi parametrelere göre tercihte bulunacağını kestiremeyen bir kısım milliyetçi, atfedilen bütün fenalıklardan bağımsız olarak "sadece endişeli" olamaz mı?

Madem son tahlilde "hayır"da buluşulacak sandıkta; anlamak, anlaşmak neden bu kadar zor üniter devlet/parlamenter sistemin devamı için topyekûn mücadele gereken bir zamanda!

***

GÜNÜN SORUSU

Girizgâhsız, bodoslama soracağım -hayati konular bunu gerektirir-:

PKK'nın askeri hedeflerden, belediye başkanları, meclis üyeleri ve benzeri görevliler ile özellikle HDP'li belediyelere kayyım atanan kamu görevlilerine yöneldiği, bu kişileri katletmek üzere evlerine/ailelerine kadar keşiflerini yaptığı doğru mu?

Böyle bir istihbarat alındıysa, devletin ilgili makamları, PKK'nın hedefindeki bu genç, idealist vatan evlatlarına "aileleriyle birlikte dikkatli ve duyarlı olmaları", "şüpheli hallerde 155'i aramaları", "zaman dilimi ve güzergah değişikliği yapmaları"nı tavsiye etmek dışında herhangi bir "koruma önlemi" aldı mı?

***

Kerkük'ün yeniden peşmerge kontrolüne geçmesi "Kerkük'ün normale dönmesi" varsayıldığı sürece hiçbir şey normale dönmeyecek Türkmen illerinde!

***

"Sesimizi duyurun" demişler; elçiye zeval olmaz, duyuralım:

Emeklilikte yaşa takılanlar kanunun "geriye işletilmesi"nin durdurulmasını, 2 milyon 600 bin kişinin "kazanılmış hakkı"nın iadesini istiyor.

Yazarın Diğer Yazıları