Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Engelleri birlikte aşalım!

Gözlerinizi kapatıp yürüdünüz mü hiç, kollarınız olmadan çatalı ayaklarınızla tutmaya çalıştınız mı? Konuşamayıp ifade zorluğu çektiniz mi hiç? Çoğumuzun çevresinde engelli birileri yada yakınları mutlaka vardır. Yaşamlarının ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliriz. Edebilir miyiz, dayanabilir miyiz?.. Yine de bir anlık empati kuralım, müşterek cevapları duyar gibiyim, çok zor öyle değil mi? Empati kurmakla, yaşamak ayrı şeyler çünkü.

Bunları neden yazıyorum; engellilik insanlığın ortak sorunu, sadece ülkemizde değil önümüzdeki günlerde tüm dünyada, Birleşmiş Mlletler’e üye 156 ülkede aynı tarihlerde  “Engelliler Haftası” kutlanacak. Hayatın her alanında var olar engelli vatandaşlarımızın, bilim, sanat ve spordaki başarılarını kutlayıp, sorunları için ülkemizde ve dünyada neler yapıldığı konusunda bilgiler verilip, konferanslar düzenlenecek, sergiler açılacak. Bu arada engelli vatandaşlarımızın hazırladığı konser, dinleti ve tiyatro gösterilerini de izlemek mümkün olacak.

O halde engelli olmak nedir? Kime engelli denir sorununu da doğru tanımlamalıyız. Doğuştan veya trafik kazaları, ya da iş kazaları sonucu bir bazen de birden fazla organını kaybeden insana engelli denir. Engelliler genellikle ihtiyaçlarını bir başkası olmadan tek başına karşılayamazlar.
Doğuştan olan engelliliklerin çoğuysa özellikle ülkemizde hâlâ sık görülen akraba evliliklerinden kaynaklanıyor. Kör, dilsiz, sağır, zeka geriliği olan çocuklar dünyaya geliyor. Sonradan olan engellilikte ise ihmaller büyük yer tutuyor. Örneğin; Eksik bırakılmış aşılar ülkemizde çocuk felci sakatlıklarında önemli rol oynuyor. Trafik kazaları, iş kazaları, çocuk ve yetişkin insanların yaşam kalitesinde ciddi hasarlar yaratıyor. Ülkemizde yapılan tespitlere göre 4.500.000 engelli vatandaşımız bulunmakta. Bu sayının 1.400.000 kadarı da maalesef çocuk.
Bu sayıların çoğalmamasını sağlamak, engellerin aşılır hale gelmesini mümkün kılmak için bizler birey olarak neler yapmalıyız? Unutmamalıyız ki bizler de her an potansiyel engelli olabilme riskiyle karşı karşıyayız. Yarının ne getireceğini hiç birimiz bilemiyoruz. İşte bu noktada empati önem kazanıyor. Bunları sadece konuşarak ya da duygusal bir çaresizlik içine girip üzülerek değil, onların sorunlarına daha duyarlı olup çözümler üreterek destek olmalıyız. Araştırmalara göre ülkemizde görmeyen çocuklarımız için 7, işitmeyenler için 21, ortopedik özürlüler için 1 okul açılmış durumda. Bu sayının daha da artarak devam etmesi için kurulan dernek ve kuruluşlara katkıda bulunabiliriz mesela... Küçük, büyük sektör sahibi herkes bu konuda duyarlı olmalı. Yine araştırmalar ortaya koyuyor ki; bugün ülkemizde özürlüler için teknoloji üretiminin ve kullanımının istenen düzeyde olduğunu söylemek oldukta zor. Bu durum bazen bilgi yetersizliği, çoğunlukla da ekonomik sorunlardan kaynaklanmakta. Engellilerin ev araç gereç ve ekipmanların kullanımında karşılaştıkları sorunları belirleyen daha detaylı araştırmaların yapılması da hayatlarını kolaylaştıracaktır. Onlar için yapılan tasarımlar artırılmalı. Mesela mekan ve alışveriş merkezleri ya da ulaşım noktaları engelli  vatandaşlarımızın kullanımına daha elverişli hale getirilmeli.  “Engelleri birlikte aşalım”  sloganlarıyla daha çok kampanyalar düzenlenmelidir. Kendi imkanlarıyla bu engelleri aşmaya çalışan engelli sanatçı ve sporculara daha çok destek verilmeli. Görme engelli ressamımız Eşref Armağan’ın resimleri ya da engelli Çinli dansçı çiftin (kırmızı günlük- el ele bale) isimli internet’te gezinen gösterisi, paralimpik olimpiyatlarına katılan sporcularımızın başarıları ve niceleri engellerin kalktığına güzel birer örnek değil mi sizce de... Sağlıcakla kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları