Erdoğan-Baykal görüşmesinin perde arkası

Sabah, öğlen, akşam, yatağa girdiğimizde, ertesi sabah tekrar büroya geldiğimizde, hep farklı haberlerin içine düşüyoruz. Tam planlamanızı yapıp ‘tamam bugün şunu yazayım’derken bir bomba patlıyor. Dün de öyle oldu. Meclis’i en yaşlı üye sıfatıyla açacak ve yenisi seçilene kadar Meclis Başkanlığı yapacak CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın Recep Erdoğan tarafından görüşmeye çağrıldığı haberi sabah saatlerinde  bomba gibi düştü gündeme.

Ortalığı olduğundan daha da allak bullak eden bu kritik gelişmenin perde arkası bilgilerine ve kulislerde ne gibi yorumlara yol açtığına sırasıyla bakalım.

İlk haber,  “Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı tarafında çağrıldı” diye düştü. Arkasından bazı haber kanallarına  “Cumhurbaşkanlığı kaynakları, görüşme talebi Baykal’dan geldi”  bilgisi verildi. Daha sonra bu haber Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı ile koordine etmesiyle ilk şekline dönüştü. Yani,  “görüşme talebi Cumhurbaşkanı’ndan geldi”  bilgisine dönüş yapıldı. Bu birbiri ile çelişik ve kafaları karıştıran durum hem doğru hem de yanlıştı. Nasıl mı?.. CHP kulislerinden edindiğim bilgiye göre; usta ve kurt politikacı Deniz Baykal, alt kanallardan bir görüşme ön yoklaması yaptırtmıştı. Kapı arkası diplomasisi devredeydi. Kanallar, Recep Erdoğan’a gitti, böyle bir görüşmenin faydaları anlatıldı. Cumhurbaşkanlığı makamından görüşmenin olabileceği Pazartesi günü Deniz Baykal’a (iki gün önce) bildirildi. Daha sonra kesin teyit yapıldı. Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü ve “buyurun görüşün yanıtı”  aldı. Salı günü itibarıyla oldukça mahrem bir şekilde seyreden trafikten  bazı CHP’lilerin de haberi oldu ama sır gibi saklandı.

Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde ilk olan bu görüşmenin yeri Beştepe’deki saray değil, Dışişleri konutuydu. Bu durum siyasi kulislerde,  “görüşme talebi Cumhurbaşkanı’ndan geldiği için yeri Baykal belirledi. Ve Erdoğan, meşru çizgiler içinde hareket edeceğinin mesajını verdi. Kılıçdaroğlu’nun ‘saraya gitmeyeceğim’ açıklamasından sonra belki bundan sonraki Başbakanlık görevlendirmesi de dahil görüşmeler Dışişleri Konutunda gerçekleşir” diye yorumlandı.

Görüşmenin görünür gerekçesi,  “Meclisin açılışından sonrası işleyişi” idi. Dedim ya; bu daha önce hiç yaşanmamış bir durum ve de gerekçe. Bu durumda özellikle CHP kulislerinde  “Erdoğan anayasal çizgide hareket edeceğinin önemli bir mesajını verdi. Muhalefete karşı yumuşama mesajı”  diye yankılandı.

Erdoğan-Baykal görüşmesinin içeriğine dair ilk sızan bilgileri aktaralım. Yaklaşık 2.5 saat süren görüşmede daha çok Baykal konuştu. Genel tespitler yaptı. Anayasa, demokrasi ve laiklik konusunda...

 2002 yılında Baykal-Erdoğan pazarlığına yakın şahitlik eden birisi olarak buraya not düşmeliyim. Baykal, Cumhurbaşkanlığı sözü karşısında Erdoğan’ın milletvekili yasağının kaldırılmasına vize vermişti. Daha sonraki süreç malumunuz, esaslı kazıklar yedi Baykal, Erdoğan’dan. Bırakın Cumhurbaşkanı olmayı, CHP Genel Başkanlığı koltuğunu da kaybetti. Aldığım bilgilere göre; Baykal, geçen senelerin genel bir tespitini muhasebesiyle birlikte koydu Erdoğan’ın önüne. Herkesin kafasını kurcalayan soruydu  “acaba  Baykal kendisi için bir şey istedi mi veya Erdoğan teklif etti mi?..”  Hayır, Deniz Bey, kendisi için bir şey istemedi, yalnızca büyük fotoğrafı çekti. Zaten görüşme sonrasında Baykal’ın kameralar karşısında yaptığı  “birikmiş konular vardı”  açıklaması da aldığım kulis bilgilerini teyit eder nitelikteydi.

İki husus daha dikkatimi çekti Deniz Baykal’ın açıklamasında;  “Erdoğan’ın her türlü koalisyona açık olduğunu gördüm” ,  “muhalefetin koalisyon oluşturmasına itirazı olmadığını gördüm” sözleri. Tam buraya;Erdoğan’ın yaptığı çoğu siyasi görüşme ve mutabakatlarda, muhatabına verdiği sözler ve sonrasında nasıl satışa getirip açığa düşürdüğünü, sadece Deniz Baykal değil, başta Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi nice isimler yaşamıştır notunu da düşelim. Baykal’ın bu sözleri de CHP ve diğer siyasi kulislerde  “Deniz Baykal TBMM Başkanı, AKP-CHP koalisyonu tamam”  diye yorumlandı. CHP içinde Baykal’a muhalif olanlarda  “Deniz Baykal’a hükümet kurma görevi verilmesinde anlaşma yapılmış olunabilir”  sesleri duyuldu.

Recep Erdoğan-Deniz Baykal görüşmesinden sonra daha çarpıcı olarak ortaya çıkan bir senaryoyu aktarayım. Teknokratlar Hükümeti. Şöyle;

 “Olmazlar görüldükten sonra bu iş ya CHP azınlık Hükümetine daha da kuvvetli olarak CHP ve MHP’nin anlaşacağı teknokratlar Hükümetine gider. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli anlaşır. Dışarıda kalırlar. Bu tamamen restorasyon Hükümeti olur. Erken seçim şartlı en az 1 en çok 2 senelik  hükümet olur. HDP’nin dışarıdan desteği alınır. Bakanlar Ekmeleddinİhsanoğlu, Durmuş Yılmaz gibi teknokrat ağırlıklı isimlerden seçilir. Deniz Baykal veya Ekmeleddinİhsanoğlu bile Başbakan olabilir. Uygulanacak icraat programı yazılı protokole bağlanır ve asla bunun dışına çıkılamaz.”

Sabah büroya geldiğimde. Sizlere, AKP’den olası istifa senaryolarını, yeni vizyona sokulacak Abdullah Gül kitabını ve AKP’nin seçim yenilgisinin faturasının Genel Başkan Yardımcısı (teşkilattan sorumlu) Süleyman Soylu’ya kesildiğini. Soylu’nun Davutoğlu tarafından görevden alınacağını yazmayı planlıyordum. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor!..

Yazıyı, saat 17.00 itibarıyla yazı işlerine teslim ettiğimde son durum özetle böyleydi. (Akşam saatlerinde ise şu eki yaptım:)

Deniz Baykal Dışişleri Konutundaki görüşmenin aksine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeden morali bozuk çıktı. Ulaştığımız bilgilere göre, Baykal ülkeyi ’erken seçime götürme’ eğiliminde olan Erdoğan’a, “Ortada koalisyon seçenekleri var. Bir uzlaşma sağlanması için herkes üstüne düşeni yapmalı. Koalisyon şartlarını zorlamadan yapılacak bir erken seçim 2015’in tümünü götürür, sorunları büyütebilir. Seçimden istikrar çıkmasının güvencesi yok.” uyarısında bulundu. Baykal, TBMM’nin en tecrübeli ismi olarak paylaştığı görüşlerin dikkate alınacağını umduğunu söyledi.

Baykal, hükümet için Anayasa’nın 45 günlük süre öngördüğüne işaret etti ve bu süre içerisinde bir hükümet formülünün hayata geçeceğine inandığını kaydetti. Siyasi hayatında çeşitli koalisyon süreçleri yaşadığını ve koalisyonların uzlaşma kültürü adına önemli kazanımları olduğunu anlatan Baykal, kutuplaşan siyasetin ve toplumun başarılı bir koalisyon formülüyle rahatlayabileceğini ileri sürdü. Erdoğan ise Anayasa’da öngörülen takvim doğrultusunda önce seçimlerden 1. partinin lideri olan Davutoğlu’na hükümeti kurma görevi vereceğini, kuramadığı taktirde de Kılıçdaroğlu’nu çağıracağını anlattı. MHP ve HDP’ye Hükümet kurma görevi vermeyeceğini açık açık söyledi. İki liderin yapacağı çalışmalarda bir koalisyon kurulup kurulamayacağının ortaya çıkacağını kaydeden Erdoğan, 45 günlük süreç sonunda erken seçim veya bir seçim hükümeti kurulması kararını vereceğini ifade etti. Erdoğan, CHP-MHP azınlık hükümeti formülüne karşı olduğunu söyledi.

CHP Genel Merkezi’nde Erdoğan-Baykal görüşmesi rahatsızlık uyandırdı. Gecenin ilerleyen saatlerinde  Baykal’ın bu girişimle partinin önüne geçmeye çalıştığı yorumları yapılıyordu.

Yazarın Diğer Yazıları