Erdoğan kimden korkuyor: Allah’tan, ordudan, milletten veya cemaatten

Üniversitede, ilk derste konularda geçecek kavramları açıklayarak derse başlarız. Makalelerimizde de bazen öyle yaparız. Nedeni, konunun öğrenciler veya okuyucular tarafından daha iyi anlaşılması için. Çok kısa bir şekilde kavramları tarif edelim.
Korkunun sözlük anlamı tehlike ve tehdidin algılanmasıyla başlayan kaygı, endişe ve acı duymadır. Zarara uğrama ve sahip olduğunu kaybetme üzüntüsü ve endişesidir. Korkan kişi, korkunun derecesi ve etkisi ölçüsünde sahip olduğu güç ve imkanlarıyla orantılı tepki verir.
Güç: Bir etkiye dayanabilme veya bir kişiye istemediği bir şeyi yaptırma yeteneğidir. Güç, kuvvetler bileşimidir, kuvvet ise bir cismi iten yata çeken etkidir. Güç, kısaca karşı koyma ve zorla yaptırma yeteneğidir.
Millet, genellikle aynı topraklar üstünde yaşayan, kader birliği etmiş, aynı değerleri paylaşan ve gelecekte de birlikte yaşamayı arzulayan insan topluluğuna denir. 
Yazımızda kullanacağımız son kavram “imandır” anlamı ise dinlerin ortaya koyduğu dogmalara inanmaya iman denir. İmanın derecesi ve samimiyeti ise iman edenin dogmaları nasıl yaşadığı ve uygulamalarıyla ölçülür.
Erdoğan kendisini, dindar Müslüman başbakan olarak görmekte ve bunun halk nezdinde de kabul edilmesinden hoşlanmaktadır. Zaten halkın bunu görmesi için kameralarla birlikte camiye gitmekte, cami hoparlöründen Kur’an okuyarak sokaktan geçen vatandaşlara, gazeteci ve televizyonculara bunu duyurmaktadır. Türkiye’de bir başbakanın camide Kuran okuması bir ilktir. Bu durum cami içi ve ibadet geleneklerine aykırıdır. Kuran ve Allah nezdinde dini herhangi bir çıkara alet etmek yasaktır ve günahtır. Halk nezdinde ve demokrasilerde dini politikaya alet etmek yanlış bir tasarruf olarak görülür. 17 Aralıkta ortaya çıkan bakanlar ve çocuklarının durumu vahimdir. İslam dinine göre hırsızlık, yolsuzluk, kayırma ve bunlara göz yumma günahtır. Allah’tan korkan ve dindar insanlar bunları yapmaz, zemin hazırlamaz ve görmezden gelmez.
Erdoğan ordu mensuplarının bir kısmını hükümetine darbe yapacaklar bahanesiyle ciddi bir kanıt olmadan içeri attı. 17 Aralık AKP-Cemaat kavgasından sonra cemaate gözdağı vermek için bunları dışarı çıkarttı ama beraat ettirmedi. Dolayısıyla kısmi özgürlüğüne kavuşan askerler ses çıkartacak durumda değiller. Silahlı Kuvvetlerin içinde kendilerine yakın ve kendilerine benzettikleri askerleri üst düzey komuta kademelerine tayin ettikleri için silahlı kuvvetlerin bırakınız bir darbe teşebbüsünde bulunmayı, yeni komuta kademesi, başbakanı kırmamak için ellerinden geleni yapacaklar intibaını vermektedir.
Erdoğan halkın yarısının oyunu almaktadır. Diğer yarısıyla da stratejisi gereği kavga etmektedir. Bilinçli bir şekilde halkı ayrıştırarak kendisine fedai yaratmaktadır. Oy veren yurttaşlar, partici değil aşiret reisini her hal ve şartta destekleyen aşiret mensubu, tebaa yaratmıştır. Demokrasilerde seçimle gelenler halktan çekinirler ve halkın hassasiyetlerine azami dikkat gösterirler. Kendi aşiret mensubu halk, sinirleri alınmış diş gibi hiç acı tepkisi vermemektedir. Hırsızlık, yolsuzluk, hile, adaletsizlik, hayat pahalılığı, işsizlik ve ülkenin bölünmesi tehlikesi karşısında hiçbir tepki vermemektedir. Üstelik oy vererek mükafatlandırmaktadır. Dünya demokrasi tarihinde buna benzer bir örnek yoktur.  
AKP cemaatten korkuyor mu? Evet korkuyor, korkmasa koskoca meclisi sırf cemaatten korunmak için aylardır kanun çıkartmaya çalışmazdı. Cemaatin elinden kurtulmak için koskoca devleti seferber etmiştir. Bürokraside, partide, emniyette, silahlı kuvvetlerde ve devletin bütün aygıtlarında cemaati temizlemektedir. Devlet kalkanı yetmiyormuş gibi, Gülen cemaatinin yerine devlet organlarına bir yığın yeni cemaatleri yerleştirmektedir. Amacı cemaatleri birbirlerine kırdırmak ve kendisine ihtiyacı olan ve biat eden yeni cemaatler ve insanlar bulmaktır. 
Sivil toplum örgütleri ve aydınların yeterli güç ve enstrümanlara sahip olmamalarından dolayı ve hükümetin yargı ve polisi kullanma örnekleri AKP karşıtlarını korkuttuğu için yeterli ve gerekli tepkiyi verememektedir. Yasal kuruluşlar ve görevi muhalefet olan CHP ve MHP başbakanı korkutamamaktadır. Seçim konuşmalarına bakarsanız Erdoğan konuşmalarının yaklaşık yüzde seksenini Gülen cemaatine ayırmıştır, muhalefet partilerine değil. Çünkü muhalefetten korkmamaktadır. Erdoğan’ın yaptığı o kadar çok hata var ki millet kanıksadı. Galiba korku sınırını da aştı... Girişte yaptığımız kavramların tariflerini siz de Erdoğan’ın tavrına ve icraatlarına uygularsanız, korku konusunda kendi kanaatinizi bulabilirsiniz. 

Yazarın Diğer Yazıları