Erdoğan’ı ağlatan Esma değil!

Herkes Erdoğan’ı Mısır’da öldürülen Esma’ya ağladı zannediyor, hayır öyle olmadı. Erdoğan’ı ağlatan Esma’nın ölümü değil, babası Bilteci’nin, kızının ölümünü anlatan mektubu. Mektuba ağladı Erdoğan, Esma’ya değil.
Ne fark var demeyiniz.
Çok fark var.
Eğer Sayın Erdoğan  “haksız ölümler”  için ağlayan biri olsaydı PKK’nın şehit ettiği oğlu için ağlayan, tabutu başında bayılan anne için  “Öyle ayılıp bayılmayın”  diye nutuklar atmaz, televizyonlara da,  “Bu ayılıp bayılma görüntülerini göstermeyin” aklı vermezdi. Bir annenin bir tek evladı oluyor, geleceğini ona bağlıyor, PKK geliyor onu şehit ediyor, anne yüreği parçalanıyor, Erdoğan buna “ayılıp bayılma”  diyor. Bir bakıma ayıplıyor. Sonra da tutuyor Mısır’da öldürülen Esma için canlı yayınlarda gözyaşı döküyor. Hayır, Erdoğan Esma’ya değil, Esma’nın ölümünü anlatan mektuba ağlıyor.
Eğer Erdoğan’ı mâsum insanların günahsız ölümleri ağlatacak olsaydı daha önce Suriye’deki on binlerce günahsızın ölümü, Libya’daki binlerce bîçarenin ABD ve Fransız uçaklarından atılan bombalarla kaynar yağ kazanına düşmüş gibi eriyip yok olmaları ağlatmalı idi. Ama ağlatmadı. Çünkü oralardan Bilteci gibi evlat acısıyla kalemini taş yüreklere bile ölümün acısını can evlerinde hissettirecek satırlar gelmedi bu taraflara. Yahut geldi de, bizlerin haberi olmadı.
Dahası var. Bu “Dahası” Esma’ların ve PKK’nın şehit ettikleri vatan evlatlarının ölümünden de acı. O da, Sayın Erdoğan’ın maalesef işine geldiği ölümler için ağlaması. Can sıkıcı bir iddia amma maalesef gerçek. Erdoğan ve içinden geldiği siyasi görüşün ülkücüler için ne düşündüğünü bilmeyen yok. Amma aynı Erdoğan 12 Eylül 2010 tarihindeki referandumda ülkücülerden  “evet”  oyu alabilmek için, daha sonra onu idamla yargılayan Hâkim Ali Fahir Kayacan’ın bile,  “O, asılan solcu Necdet Adalı’ya denge olsun diye idam edildi” dediği Mustafa Pehlivanoğlu’nun cezaevinden annesine yazdığı mektubu partisinin grup toplantısında okumuş, okurken duygulanmış, gözyaşlarına hâkim olamamıştı.
O mektupta Pehlivanoğlu, anne ve babasından helallik istiyor, kötü bir şey yapmadığını, suçsuz olduğunu söylüyor, bütün ailesinden helallik istiyor ve satırlarını,  “Nişanlıma selam eder, Cenab-ı Allah’ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim” diyerek bitiriyordu.
Daha açık bir örnek verelim.
ABD, Irak’ı işgal etti. Erdoğan bu işgali destekleyen bir liderdi. Irak’ta neler olduğunu artık bilmeyen yok. İşte o Irak’ta Ebu Garip Hapishanesi’nden Nur Hanım bütün Müslümanlara okumaları ve okuyup gereğini yapmaları için 2004’ün Nisan ayında açık bir mektup yayımladı.
“Halkıma, Ramadi’nin, Halidiye’nin ve Felluce’nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara... Bu size, Amerikan-Siyonist hapishanesi Ebu Garib’ten kardeşiniz Nur’un mektubudur... (...) Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup sevdiklerinizle bir arada otururken, bizim maruz kaldığımız aşağılanma ve çektiğimiz açlığı, sizler su içerken çektiğimiz susuzluğu, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim...  (...) Yüreğim kan ağlayarak şöyle diyorum: Benim insanlarım, haysiyetlerini ve şereflerini bir avuç Amerikan Dolarına satmış. Yaşadıklarımızı ve kirletilen onurumuzu düşündükçe gözlerimden yaşlar boşanıyor.”  diye başlayan Nur kardeşimizin mektubu şu satırlarla son buluyordu:
 “Ey kardeşlerim, siz ey, bizim liderlerimiz olarak ortalarda gezip tozanlar. Gelin ve kurtarın bizi. Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın. Hem onları hem de bizleri öldürün. Biz çoktan ölüme razıyız! Burayı yerle bir edin!. Hepimizin karnında onların piçleri var. Çoğumuz hamileyiz. Biz dünden ölüme razıyız. Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Allah rızası için! Size yalvarıyoruz...”
Bu mektup gazetelerde yayınlandı. Sanal ortamda yüz milyonlara ulaştı...
Gelin görün ki o gün bugündür, bir AKP grup toplantısında Sayın Erdoğan’ın eline ulaşmadı.
Ulaşsaydı, ağlardı!

Yazarın Diğer Yazıları