Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Erdoğan'ı yanımdan nasıl kaçırdılar?

Ezber bozmama izin verin;

Bu karanlık günden AKP'ye "demokratlık" çıkmaz.

"Demokrasi düşmanları", bu olaydan hareketle "demokrasi savaşçısı" ilan edilemez çünkü;

darbe girişiminin asıl hedefinde olan AKP değildi.

Maddeler halinde birazdan açacağım ama önce tanıklığımı aktarayım:

***

O kaotik gün;

En sıcak çatışma bölgesine 500 metre mesafedeydim.

Erdoğan'ın villasının hemen yanında...

Marmaris'te tatilimizin son günüydü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük bir tesadüf eseri kaldığımız otelin özel villasında konaklıyordu. Villanın çevresinde düşük yoğunluklu güvenlik önlemi alınmıştı...

Tatilciler, Erdoğan'ın havuzuna denizden su çekildiğini fısıldıyor, villada kimlerin kaldığı dedikodusunu yapıyordu.

Akşam saatlerinde haber düştü;

Tanklar köprüyü kapatmış,

Ankara'da sokaklara çıkmıştı.

Savaş uçakları, helikopterler, patlayan bombalar...

Bildiğiniz, izlediğiniz süreç...

***

Marmaris'te ise güvenlik aynı dakikalarda en üst seviyeye taşındı. Çok sayıda polis ve özel harekatçı otel çevresinde konuşlandı. Erdoğan ve ailesinin içinde yer aldığı villanın çevresi karartıldı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde otelde sirenler çaldı. Konaklayanlar; büyük çoğunluğu yabancılar, panik içinde sığınaklara indiler. Ardından bir helikopter sesi duyuldu. Ve çatışmalar...

Darbeye teşebbüs edenler villanın çevresine asker indiriyor, helikopterler havadan villayı koruyan güvenlik güçlerine ateş açıyordu.

Bombalar yanımızda patlıyordu.

Oysa Erdoğan ve ailesi kısa süre önce buradan ayrılmıştı. İyi ki de öyle olmuştu. Çünkü şiddetlenen çatışma aralıklarla sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü. Bölgeye inen darbe yanlısı askerler ormanlık alanda kayboldu. İki şehit verildiği ajanslara düştü. Sabah saatlerinde tatilcilerde, gece boyunca yaşanan çatışmaların şaşkınlığı ve tedirginliği vardı.

***

Peki bu darbe girişimini nasıl okumalıyız?

"Darbe AKP'den çok TSK'ya karşı planlanmıştır" diyerek medyadaki ezberi bozmama izin verin:

1) İyi planlanmış ancak kötü uygulanmış, aceleye getirilmiş Amerikancı, gerici, Türkiye düşmanı bir girişim. 1960-71-80 darbeleri ve 28 Şubat'ta olduğu gibi ABD'nin örtülü desteği ve TSK içindeki uzantıları ile gerçekleştirildi.

2) Darbe girişimi TSK içindeki cemaatçi yapıya müdahalenin (YAŞ toplantısı) hemen öncesinde gerçekleşti. Bu girişimi; hem bu derin yapılanmanın son bir gayretle kendini koruma güdüsü hem de Türkiye'nin değişen dış politikasından bağımsız düşünmek mümkün değildir.

3) AKP'nin berbat ettiği, Türkiye için ulusal güvenlik sorunu haline gelen dış politikadaki çuvallamadan son dönemde hızla dönülüyor. Rusya'da en yetkili ağızlardan; "Suriye'nin Türkiye'nin ve Rusya'nın toprak bütünlüğü birbiri ile ilişkilidir" açıklaması yapıldı. Bu strateji ABD'nin bölgesel çıkarları ile çatışıyor. Darbe girişiminin bir başka zemini budur.

4) TSK'nın "Kürt koridoruna izin vermeyeceğiz" açıklaması, Rusya, Suriye ve İran ile teröre karşı iş birliği arayışı, içerde verdiği kahramanca mücadele, Amerikancı darbe girişiminin nedenlerinden biridir. 

5) Darbe AKP'den çok TSK'ya karşı planlanmıştır. Darbenin başarısız olmasının en temel nedeni, TSK'nın kurumsal olarak bu girişimin içinde yer almaması, tersine karşı durmasıdır. Bu duruş darbecilerin sonuç almasını engelledi. Darbeyi engelleyen de TSK'dır. AKP'nin dış güçlerce "hizaya getirilmesi" için darbeye ihtiyaç yoktur.

6) Türkiye çok sayıda vatan evladını kaybetmiştir. Darbeci askerlerin içinde de sadece emir kulu olanların varlığı unutulmamalıdır!

7) AKP ve Erdoğan bu olaydan bir "demokrasi kahramanlığı" çıkaramaz. Bu iktidarın son dönemde yargı da dahil yapmak istediği tüm değişikliklerle; anti demokratik ve faşizan bir düzeni amaçladığı sır değildir! Demokrasi düşmanları, bu girişimden sonra demokrasi havarisi ilan edilemez. Tekrar edelim, darbede asıl hedef TSK'dır!

8) Polis üzerine düşeni yapmış, gözaltına aldığı askerlere de "hassas" davranmıştır. Yaşanan olaylarda şehit vermiştir.

9) Barışçı bir eylem olan Gezi olaylarında halkın üzerine kurşun ve gaz sıktıran zihniyetin halk goygoyculuğu samimi değil, kendini korumaya yöneliktir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde toplumu sokağa çıkarmak, halkı silahların önüne atmak kabul edilemez! Yaşanan ölümlerde sorumlulukları vardır!

10) Sonuçları açısından yaratılan algı şudur ve tehlikelidir: TSK, asker güvenilmez, darbeci/ Emniyet, polis güvenilir, devletçi...

11)         Askerlerin tutuklanma görüntüleri, darp edilmeleri, tankların üzerine çıkan AKP'liler... Bu görüntüler 'Arap Baharı'ndaki halk kalkışmaları, asker düşmanlığı fotoğrafı ile örtüşmektedir. Toplumun hafızasında kalacak olan budur ve yine ileriki dönem için çok tehlikelidir.

12)         AKP'nin sokaktaki militanları, teslim olan askerlerden bazılarını linç etmiştir, hatta bir askerin kafasını IŞİD yöntemi ile kesmişlerdir. Toplumun hafızasına kazınacak bir başka "Orta Doğu" fotoğrafı budur. Failler derhal bulunmalıdır. Ne Türk askeri kendi halkına kurşun sıkar, ne de Türk Halkı kendi askerinin canına böylesi bir vahşet ile kast eder. Her iki taraftaki bu "kışkırtıcı" unsurlar mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.

13) TSK hiçbir dönemde, "başarılı" olduğu darbeler dahil halka silah doğrultmamıştır. Bu darbe girişimi TSK'nın kendi insanına kurşun sıkan, kendi halkını öldüren, bombalayan bir yapı olduğu izlenimi yaratmaya yöneliktir. Bu bakış ile kumpas davalarında uydurma iddianamelerde geçen; "kendi uçağını düşürecek", "kendi halkını bombalayacak" senaryolarının hayata geçirildiğini görebiliyoruz.

***

Türkiye bir badire atlattı. Emperyalizmin kumpas davalarından bu yana "hizaya getirmeye çalıştığı" TSK'ya karşı en güçlü ve en organize eylem gerçekleşti. Eyleme engel olan da yine TSK idi.

En az darbe girişimi kadar tehlikeli bir başka görüntü daha vardı.

AKP'nin milisleri, askere karşı ilk kalkışma, "direnme" eylem provasını yaptı. Daha önce toplumsal olaylarda mantar gibi türeyen eli palalı, sopalı, silahlı tipler meydanlardaydı.

Darbeyi soruşturanların bu illegal oluşumları da göz ardı etmemesi Türkiye'nin yararına olacaktır! Muhalefetin bu konuyu gündemde tutması sonraki senaryolar açısından hayati önemdedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları