Seçimin üzerinden on gün geçmesine rağmen biz bu yazıyı kaleme alıncaya kadar, koalisyonla ilgili resmi bir açıklama ve girişim duymadık. Aslında bütün koalisyon olanakları belli, o halde niçin görüşmeler veya girişimler yapılmıyor. Çünkü Erdoğan sadece AKP’nin değil Türk devletinin ve milletinin de iplerini elinde tutuyor. Erdoğan’ın antenleri sürekli açık, sadece kendi başındakiler değil başka kafalara yerleştirdiği antenler de açık. Dolayısıyla bazı zemin ve arazilerden iyi çekmediği için algıladıkları sinyaller içindeki parazitleri temizleyip haber ve bilgilerin mahiyetini öğrenmek istiyor. Peki bunu niçin yapıyor, çünkü Erdoğan, AKP’yi büyük hissesi kendisine ait bir holding gibi yönetiyor. Ülke çıkarlarına göre değil kendi kâr ve zararına göre partiye pozisyon veriyor. Davutoğlu ve diğer yöneticiler durumu bildiklerinden mahcup olmamak için koalisyonla ilgili herhangi bir girişim yapmaktan çekiniyorlar. Erdoğan’ın amacı AKP’nin olmadığı bir koalisyonu önlemek, zira AKP’siz bir koalisyon Erdoğan ve adamlarının bütün kirli çıkılarını halkın önüne dökecektir. Bu durumda Erdoğan sadece iktidarı kaybetmeyecek aynı zaman da Yüce Divan’da yargılanacaktır. Erdoğan dilinden düşürmediği, millet millet diye seslendirdiği kesimden de hiçbir destek alamayacaktır. Menderes’e %60 oy veren halk, asıldığında gıkını çıkartmamıştır. Kendi vatanının çıkarlarını üç kuruşa satan insanlardan kahraman çıkmaz. Erdoğan ve adamları bunu çok iyi bildiğinden koalisyon işini ince eleyip sık dokuyarak kendi çıkarlarına uygun bir koalisyon için zaman kazanmaya çalışmaktadır.

 Hangi koalisyon ülkenin çıkarınadır, sorusunun çok net bir cevabı vardır. Erdoğan ve HDP’nin içinde olmadığı bir koalisyondur. Bu mümkün müdür evet mümkündür, AKP içinden 70 veya 80 vatansever milletvekili ismi belirlenip açık çağrı yapılarak Türk devleti ve milleti Erdoğan ve AKP kumpasından kurtarılabilir. Bu girişimi ve çağrıyı CHP ve MHP ayrı ayrı yapacakları gibi birlikte de yapabilirler. Buna benzer örnekler Türk siyasi tarihinde çok, yani bir ilk olmayacaktır. Günümüz şartlarında, geçmişe göre daha meşru ve daha gereklidir. Sayın Bahçeli’nin Erdoğan ile görüşmeyi kabul etmemesi ve HDP’li koalisyon seçeneklerini ret etmesi yerinde bir davranıştır. Bazıları, MHP ve Bahçeli’yi koalisyon seçeneklerini göz ardı etmekle suçlamaktadır. Bu haksız bir suçlamadır. HDP, Türklerin ve Türk devletinin dostu değildir. Ayrıca demokrasi, devletin ve milletin çıkarlarına aykırı bir iş birliğine gidilmesi gibi bir paradoksu prensipleri arasında barındırmaz. HDP’nin neyi hedeflediği, milliyetçiler tarafından çok iyi okunmaktadır. Sahte ve saftirik milliyetçiler ile aklı bir karış havada olan romantik solcuların ipiyle kuyuya inilmez. MHP’nin koalisyon için AKP’ye koalisyon şartları koyması ve HDP’yi dışlaması yerinde ve gerekli bir davranıştır. MHP’nin kuruluş ve varoluş felsefesine uygun bir davranıştır. İnsanlık tarihinde ve bütün medeniyetle de bir devleti kuran ve yaşatan felsefe milliyetçi felsefedir. Komünistlerin, liberallerin ve dincilerin felsefesi ve karakterleri bir devlet kurmak ve yaşatmak için uygun değildir. Tarihte, bunların ancak kurulu bir devlette hile veya zorbalıkla iktidarı ele geçirdikleri görülmüş ama devlet kuramamışlardır. Bu evrensel gerçek Türkiye için de geçerlidir. Dolayısıyla MHP’nin Türkiye’yi kuran ve yaşatan felsefenin temsilcisi olarak bu tutumunu sürdürmesi ülke ve milletin çıkarları açısından çok önemlidir. Ülke içinde ve dışında Türk karşıtlarının MHP engeline takılmaları gerekir, zira Türk halkının büyük bir kısmı din, cemaat, tarikat ve Allah ile kandırıldığı için hainlere karşı artık bir engel oluşturmamaktadır. Ülkenin geldiği noktada vatansever insanların bir kısmının bölücü parti HDP’ye oy verme durumu ortaya çıkmıştır. Türk ulus devletini kuran rahmetli Atatürk’e  “Kefere Kemal” diyen, ülke bütünlüğü ve Türk ulus devletine karşı çıkan insanların, Atatürk’ün kurduğu parti CHP’ye genel başkan yardımcısı ve milletvekili yapılmaları MHP’nin üstüne yeni yükler ilave etmiştir. MHP’nin bunun farkında olarak davranması ülke çıkarları için önemlidir.