Cumhurbaşkanı Erdoğan, makamının gerektirdiği, ağırlık ve ciddiyete uygun davranmamaktadır. Bu nedenle de yaptığı hareketlerin çoğu tartışmalara neden olmaktadır. Ülke içindeki tartışmalara alışmıştık ama artık dünya basını da tartışmalara girmiştir. Bu tartışmalar da çoğunlukla rencide edici ve yakışıksız tartışmalardır. Ülke içindeki, İslamcılar ve Erdoğan hayranları, başbakanlık ve cumhurbaşkanı sıfatlarını yeterli bulmamaktadır. Kendisi için yapılıp basına yansıyan yakıştırmalar dini içerikli ve dindarlık adına veya dini motif taşıyan benzetmelerdir. Daha önce bu ülkede çok dindar ve İslamcı politikacılar gördük ama bu tür sıfatların atfedildiğine şahit olmadık. İslamcılığın Türkiye'deki öncüsü olan rahmetli Necmeddin Erbakan bu tür benzetmelere muhatap olmamış ve izin de vermemiştir.

***

 Geçen hafta, ünlü Amerikalı, zenci boksör Muhammed Ali'nin cenaze töreninde skandal niteliğindeki Erdoğan olayı üzücüdür. Avrupa ve Amerikan basını, özellikle İtalyan ve Alman basını alaycı ve aşağılayıcı bir şekilde olayı işlemiştir. Erdoğan, İslam dünyasında ve İslamcılar nezdinde kendisine itibarlı bir yer edinmek istiyor. Bu arzusunu, 2007-2010 yılları arasında kısmen gerçekleştirdi. İsrail karşıtlığı, 'Mavi Marmara' gemisi olayı, 'One Minut' çıkışı, Filistin desteği, Hamas şampiyonluğu, İslamcı toplantılar, uluslararası üne sahip İslamcıların, gazetecilerin, akademisyenlerin ve diğer etkili kişi, cemaat ve İslami, örgüt, kurum ve yöneticilere verdiği destek ve sağladığı avantajlarla beynelmilel İslamcılar nezdinde belli bir ün ve itibar kazandı. Arap ülkelerinde binlerce Arap hayranını sokaklara dökebildi. Ancak uzun sürmedi, yaptığı hatalar kazandığı şöhreti aynı hızla kaybettirdi. Şimdi binlerce Arap'ı meydanlarda toplayan Erdoğan o ülkelere gidemiyor bile. Erdoğan kaybettiği beynelmilel İslamcı sıfatını Afrika'da bulmaya çalışıyor. Özellikle halkının büyük bir kısmının Müslüman olduğu Somali'yi bu kadar sık ziyaret etmesi ve milyar dolarlık yatırım ve hibelerin verilmesinin nedeni, İslamcı politikasıdır. Aynı amaç ve büyük bir umutla, İslamcıların gözünün ve dikkatinin olacağı, dünya basınının hazır olacağı, İslamcıların en çok sevdiği sembol isimlerinden Muhammed Ali'nin cenaze törenini Erdoğan, kaçırmazdı, kaçıramazdı ve de katıldı. Ancak, bir fiyaskoyla karşılaştı, cenazede konuşma yapmak, tabuttan tutmak ve tabut üzerine kutsal olarak gördükleri örtü koymak gibi planlamaları vardı. Hiç birini yaptırmadılar. Cenazeye yaklaşmaya bile izin vermediler. Erdoğan da hayal kırıklığıyla geri döndü. Bu başarısızlığının nedeni, seyahati Dışişleri Bakanlığı değil kendi danışmanlarının hazırlamasıdır, beceremediler. Ayrıca, Amerikan devletinin, başka ülkelerin kendi vatandaşlarının cenazelerini kendi aleyhlerine kullanılmasına, şov yapmalarına ve ülkelerinde var olduğuna inandıkları İslam tehlikesini körükleyecek davranışlara izin vermeleri mümkün değildir. Zaten izin de vermediler. İslamcılar, Müslümanlaşmış ünlü Batılıları çok seviyorlar, onlara hayranlık duyuyorlar. Örneğin bir dönem Fransız filozof, Filistinli bir kadınla evlenen Roger Garaudy ile kafayı bozdular. Sonra onun Fransız ajanı olduğu dedikoduları morallerini bozdu. Fransız filozof öldü de kurtuldu. Ülke ülke gezmekten ve aldığı davetlerden bunaldığını gazetelerden okuyorduk. Biz de, Fransa'da öğrencilik yıllarımızda iki kez dinleme fırsatımız olmuştu.

***

Şimdi bildiğiniz gibi İslamcılar için, iki efsaneden biri olan ünlü İngiliz şarkıcı Cat Stevens (Yusuf İslam), uzun yıllar İslamcıların sevgilerinin odağı ve inançlarının ünlü bir İngiliz tarafından paylaşılmasının gururunu taşıdılar. Ama yakınlarda Cat Stevens bey "Ben Kur'an'ı okudum Müslüman oldum ama eğer Kur'an'dan önce Müslümanları tanısaydım Müslüman olur muydum bilmiyorum" deyince İslamcıları hayal kırıklığına uğratmıştır. Yazıyı bitirmeden önce bir keramette de biz bulunalım. Merak etmeyiniz İslamcılar; Batılı istihbarat örgütleri gecikmeden hayran olacağınız ve kullanacağınız, yeni aktörleri İslamcıların emrine, hayranlığınıza ve beğeninize sunacaktır. Allah ıslah etsin.