Erdoğan’nın mayınları, suç işleme imtiyazı ve Ekmel Bey

Erdoğan, Türk siyasi hayatına, toplumsal barış ve huzura, ülkenin bilgi ve bütünlüğüne, ülkenin iç ve dış imajına ve Türklerin din anlayışının kodlarına mayın yerleştirmiştir. Erdoğan eğer bu davranış ve politikalarını Irak, Mısır, Pakistan, İran ve Suriye gibi ülkelerde yapsaydı bu ülkeler kan gölüne dönüşürdü. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet etnik unsurlara ve mezhep farklarına göre değil, çağdaş değerler üzerine kurulu bir eğitim sistemiyle yurttaşlarını eğittiği için, yurttaşlar, Erdoğan’ın döşediği mayınları görerek üzerine basmamaktadır. Erdoğan’a rağmen halk birbirine düşmemektedir. İlkelliğin tipik örneğini yaşamaktayız. Kazanmak için, dini ve milli değerleri hiçe sayan, her yolu deneyen, yıkan, kıran, dağıtan ve can havliyle saldıran bir başbakan. Birileri yazıyor kurguluyor ve eline veriyor. O da uyguluyor.
 AKP,12 yılda üç çeşit seçmen yarattı. Kısaca bir bakalım. Birincisi AKP, 2002 de ortaya çıkarken dini değerler etrafında topladıkları eğitimsiz mütevazı dindar-milliyetçiler, bu kesimin birleştirilmesinde ve destek alınmasında başta Gülen cemaati basın yayın kuruluşları ve elemanları olmak üzere bütün cemaat ve tarikatların desteği olmuştur. 
İkincisi devletin imkanlarıyla özellikle belediyeler marifetiyle, yoksullukları istismar edilen dürüst insanlar, bazıları ise tembel çalışmayan, kim para verirse ona oy veren fırsatçı kesim. Üçüncü kesim ise oylarından çok AKP’nin beslediği gazeteci, bürokrat, tüccar, cemaat ve tarikatlar, bu kesimler çıkarları bozulmasın diye, var gücüyle seçimlere asılmakta ve kamuoyunu etkilemektedir. 
Bunlara ilave olarak Türkiye’de yaşamalarına rağmen Türkler, Türk devleti ve Türk yurdundan nefret eden ve her fırsatta aleyhine çalışan herkesin bildiği ama isimlendiremediği bir kesim var ki, AKP bunlara göz kırptı ve bunlar 12 yıldır, AKP’ye kayıtsız şartsız oy vermekte ve desteklemektedirler. Bunların önemli bir kısmı dini cemaatlerin, derneklerin ve yerli-yabancı sivil toplum kuruluşlarında çalışmakta ve iktidarın nimetlerinden beslenmektedirler. Bunlar Erdoğan’ın Türkiye’ye döşediği mayınlardır. Alışmışlar kudurmuşlardan beterdir. CHP ve MHP’nin stratejistleri bu kesimleri dikkate alarak bir strateji ve taktik belirlemeleri gerekir. Henüz geç sayılmaz.
Ekmel Hoca Türkiye’nin bugünkü şartlarında olabilecek en iyi adaydır. Türklerin din ile imtihanıdır. Eğer söyledikleri gibi Türk milletinin çoğunluğu, dindar, namuslu, eğitimli, dürüst bir yönetici istiyorsa Ekmel Hoca bunların hepsine uyuyor. Ama yok çalsın çırpsın, biraz da bize versin diyorsa bu millet, Ekmel Hoca buna uygun değildir. 
Bu seçim Türklerin bir nevi din ve ahlak ile imtihanı olacaktır. Ülke ve kişisel çıkar arasındaki tercihin imtihanı olacaktır. Erdoğan’ın elinden hata yapma ve suç işleme imtiyazı alınmalıdır. Bahçeli veya Kılıçdaroğlu, şu Alevi, bu da Zaza deseydi Erdoğan bunlara ülkeyi dar ederdi. Bu kadar ayrımcılık, yolsuzluk, hırsızlık iddiasına rağmen hiçbir şey olmuyor. Bu bir imtiyazdır. Demokratik ve dikta ile yönetilen bütün ülkelerde bu iddialar dikkate alınır ama Türkiye’de yapılmıyor. Demokrasi içinde kalarak Erdoğan’ın yarattığı şartlara yeni tedbirler bulmak gerekir, zeka diye bir avantaj ve imkan var, bunun kullanılması gerekir. AKP yeterli derece ve miktarda örnek ve delil yaratmıştır. Bunları kullanacak insanlar gerekir bu kadar basit. 
Türkiye gibi bir memlekette kahraman olmamak mümkün değil, sağa bakın pislik sola bakın yolsuzluk-hırsızlık, bir muhalefet için bulunmaz bir fırsat ama her ne hikmetse bir sonuç yok.
Ekmel Hoca’nın temsil ettiği değerler ve kişisel birikim ve kalitesi Erdoğan gibi bir adayı yüze katlar. Ancak yeteri kadar duyurulamamıştır. Her ne kadar seçmenlerle ilgili karanlık bir tablo çizsek te durum ve ülkemizi bekleyen tehlike izah edildiğinde Ekmel Beyi seçecek kadar namuslu ve bilinçli insanın hala olduğuna inanıyoruz.
Ekmel Bey zaten önemli bir iş yaptı, sağda ve soldaki bütün yurtseverleri, Atatütkçü ve cumhuriyetçileri birleştirdi ve gelecek nesiler için bir örnek oldu. Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu da, önemli ve tarihi bir olay gerçekleştirdiler. Ülke tehlikede olduğu zaman bir araya gelme kültürü oluştu. Bu yeni oluşan siyasi kültür fırsatını iyi değerlendirerek ortak bir cumhurbaşkanı ile taçlandırmak gerekir. Ülke bütünlüğü, çağdaş ve batılı bir Türkiye için bu hepimizin görevidir.

Yazarın Diğer Yazıları