ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMA TARİHÇİ BAKIŞI – 15 –

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMA TARİHÇİ BAKIŞI – 15 –
Rumlar, Karadeniz sahillerindeki Ermeni arazileri ve evlerini satın aldılar

esat-atalay-001.jpg

ERMENİLERİ korumak yükümlülüğünün merkezî hükümette kalması daha uygun olabilirdi, ama merkezî hükümetin durumu da yerel yöneticilerin içinde bulunduğu ortamdan farklı değildi. Osmanlı hükümeti düzenli ordu birliklerini Ermeni konvoylarına eşlik etmeye yollasalar, sınırda Ruslara karşı ve içeride Ermeni isyancılara karşı mücadele edecek güçten yoksun kalacaklardı. Merkezî hükümetin böyle bir şey yapmaya ne niyeti ne de imkânı vardı. Eğer bir Ermeni devleti kurulsa, Müslümanların başına gelecekler su götürmezdi. Balkan Harpleri onlara ne beklemeleri gerektiğini öğretmişti. Rusya’nın ele geçirdiği topraklardan akıp gelen Müslüman mültecilerin kaderleri de belirgin bir ders vermişti. Aynı sonucun Doğu Anadolu’da da yaşanmasının en çabuk yolu savaşı kaybetmekle mümkündü; askerleri savaş görevinden çekmek ise savaşı kaybetmeyi hızlandırırdı. Her yerde çok ihtiyaç duyulan jandarma kuvvetlerini Ermeni kafilelerine eşlik etmeye göndermenin yerel yöneticilere çılgınlık olarak göründüğü gibi Ermeni göçmenleri savunmak karşılığında savaşı kaybetmek riskini göze almak da, merkezî hükümet tarafından çılgınlık olarak algılanmış olmalı.

Yeterli güvenlik gücünün bulunmaması, sonradan ortaya çıkacak şu olaylara yol açtı; bazı Osmanlı memurları çıkarcıydı ve ellerine düşenden çaldılar. Bilhassa Kafkasya’dan göçe zorlanmış Müslüman kökenli bazı memurlar da, kendileri yakın zamanda benzer kayıplara maruz kaldıklarından, kuşkusuz Ermenilerin durumundan istifade edip eski hesaplaşmalarının intikamını almayı düşündüler. Yerel halk arasında Ermeni göçmenlerin zavallılığından yararlanıp, onların mallarının satılmasından büyük kâr sağlayanlar oldu. Bu tür halk arasında, Müslümanlar kadar Hıristiyan Rumlar da vardı. Rumlar, Karadeniz sahillerindeki Ermeni arazileriyle evlerini satın aldılar. Ermeni kafilelerine baskın veren göçebe aşiretler, Ermeniler için en büyük tehdit ve ölüm nedeni oldular. Kafilelere eşlik eden az sayıdaki jandarmalar Ermenileri, örneğin Kürtlerin silahlı saldırısından koruyamıyordu. Aşiretler genelde Ermeni göçebelerin kitlesel katliamına girişmemekle beraber, aralarından çok sayıda insanı öldürdüler ve kadınları kaçırdılar. Ermeniler arasındaki en büyük telefata, muhtemelen onların yaşam gereksinimlerini çalmakla sebep oldular. Kurallara rağmen kafilelere az yiyecek veriliyordu; göçmenlerin kendi yiyeceklerini temin etmeleri bekleniyordu. Fakat aşiretler onların gereksinimlerini çalınca, sonuç açlık oldu. Bazı Osmanlı memurları, Ermenilerin soyulmasına hattâ bazen öldürülmesine şahsen katıldılar. Osmanlı Hükümeti bunun farkına vardı ve birçok Türk’ü Ermenilere karşı davranışlarından dolayı yargıladı. Kamuran Gürün, Ermenilere karşı işlediği suçlardan ötürü Osmanlı’nın 1.397 kişiyi cezalandırdığını kanıtlayan evraklara ulaştı. Bazıları suçlarından dolayı idam edildiler. Bu memurların davranışlarının Ermeni zayiatı üzerinde büyük etkisi olduğu şüphe götürdüğü gibi, sonradan Ermenilere karşı suç işlediler diye kendi hükümetleri tarafından cezalandırılan bu memurların görev başındayken Ermenilerin güvenliğiyle fazla ilgilenebilecekleri de şüphelidir.