Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Erzincan’a giriş-çıkış yasakları

Erzincan İliç’te meydana gelen maden kazasında 9 işçinin siyanürlü toprağın altında kalmasının ardından, Enerji Bakanı Bayraktar son konuşmasında, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Tarım ve Orman Bakanlığı’na ve Cumhurbaşkanı’na azim ve kararlılıkla çalıştıkları için teşekkür etti.

Tam zamanlı olarak, var güçleriyle çalışıyorlarmış. Bağımsız Türk yargısı ve Adalet Bakanı Tunç'un çabalarıyla, buradaki olası ihmal için, hak ve adaleti tecelli ettireceklermiş.

Oysa maden daha henüz kurulmadan, fay hattı üzerinde olması nedeniyle bir risk olduğu belirtilmiş; 2020 Sayıştay raporunda işletmedeki eksiklikler belirtilmiş, sivil toplum örgütleri konuya dikkat çekerek davalar açılmış ve işletmenin faaliyetleri durdurulmamışken; adaletin tecelli etmesi için çalışıldığına inanmamız bekleniyor.

Maden aramak için ruhsatı Enerji Bakanlığı veriyor.

ÇED raporunu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hazırlıyor.

İşçilerin çalışma hayatında güvenliğini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koruyor

Ama hâlâ sorumluların tespiti için sıkıca çalışıldığı iddia ediliyor.

Yetmezmiş gibi, çevre illerin valileri, Erzincan’a gidişi yasaklıyor.

Yasakların hukuksal alt yapısı

Sivas Valiliği, İliç’teki facia nedeniyle eylemlere katılmak için bölgeye gidebileceği değerlendirilen şahıs ve araçların Sivas’tan çıkışını yasakladı. Tunceli Valiliği de benzer bir yasak getirdi.

Yasağın dayandırıldığı 5442 Sayılı Kanunun 11/C hükmünü Kovid-19 tedbirleri çerçevesinde alınan sokağa çıkma yasağından hatırlayınız. O zaman da hükümde yer alan gerekli tedbirleri alır” ifadesi, geniş yorumlanmış ve hukuka aykırı bir şekilde sokağa çıkma yasağı verilmişti.

Bu köşede, sokağa çıkma yasağının da usulen yanlış olduğunu söylemiştik. Nitekim geçtiğimiz yıl şubat ayında Anayasa Mahkemesi de covid çerçevesinde getirilen yasağın kanuni dayanağının olmadığını belirtti.

İşte o zaman da konuştuğumuz 11/C maddesinin tam metni şöyle:

“İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.

Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.”

Hürriyet asıl, sınırlama istisna olduğu için, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması söz konusu olduğunda, mutlaka dar yorum yapılmalıdır.

Maddede “huzur ve güvenliğin,…, kamu esenliğinin sağlanması”nın valinin görevleri arasında sayılması ve valiye “gerekeni” yapma yetkisi verilmesi, valinin keyfi olarak her türlü önlemi alabileceği anlamına gelmez.

Öncelikle, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması, ancak kanunla mümkündür. Bu minvalde, genişletici yoruma kapalı olan sınırlayıcı hüküm olarak 11/C’nin ikinci fıkrasında, ildeki belli yerlere” giriş ve çıkışların ancak kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için” sınırlandırılabileceği belirtilmektedir.

Burada, kamu düzeni veya güvenliğinin bozulabileceği şüphesinin bulunduğunun tespitinin nasıl yapılacağı muğlak olduğu gibi, yasağın tüm il kapsamında getirilmesi de mümkün değildir. Ancak ildeki "belli" yerlere giriş ve çıkışlarda sınırlama yapılabilir.

Kamuoyu oluşmasının engellenmesi

Sorumluların yakalanması veya ihmale dikkat çekilmesi açısından yapılacak bir gösterinin, eylemin, kamuoyu açıklamasının kamu düzenini bozacağını iddia etmek gerçekle bağdaşmamaktadır.

Bölgedeki acılı yakınlara destek olmak, onların sesi olmak, nasıl kamu düzenini bozmak” olarak değerlendirilebilir?

Böyle bir olayda, sorumluların ceza alması için olayı gündemde tutma, hataya dikkat çekme çabası, neden engellenmek istenir?

Olayın meydana gelişi öncesindeki ihmaller kadar, olaydan sonra yapılan sınırlamalar ve alınan kararlar da gerçeklerin açığa çıkarılmasını güçleştirmesi açısından sorumluluk doğurmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları