Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Eski Ankara Rüzgarı'nda serinlemek isteyenler

Eski yazlar şimdikilerden özeldi. Yaz demek herkesin sokağa dökülmesi demekti. Şimdiki gibi televizyon gazinoları yoktu. Eğlence cam kutuya sıkışmamıştı. Çocuklar mahalle kültürü ya da başka bir deyişle sokak kültürü ile büyüme şansına sahiplerdi. Ben Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Belki de bu yüzden zihnimde gerilere doğru bir yolculuk yaptığımda eski yazların ve eski Ankara’nın bir başka yeri var. Dediğim gibi televizyonun esiri olmamıştık. Klima lükstü çok kişi için. Evde oturmak yerine ailece bol seçenekli akşam gezilerini tercih ederdik. Biz ve bizden önceki Ankara’yı dolu dolu yaşayan kuşaklar iyi bilirler. Dinlence, gezi ve eğlence kültürü vardı o zamanlar. Yeşil Vadi, Papazın Bağı, Çay bahçeleri, Gençlik Parkı, Luna Park, Yazlık sinemalar hatta ailece gidilebilecek gazinolarımız vardı. Sanat güneşimiz Zeki Müren Luna Park’ta sahneye çıkıyordu. Henüz bir çoklarımızın gözlerinin alışmadığı ışıltılı kostümler ve billur sesiyle büyülerdi insanları.
BBir zamanlar sanatın da başkentiydi canım Ankaram. Gönül Yazar, Müzeyyen Senar gibi isimleri Luna Park ya da Göl Gazinosu’nda çok yakından ve de nezih bir ortamda dinlemek mümkündü. Ben ve benim kuşağım böylesi kaliteli bir müzik seçkisiyle buluşma şansını yakalamıştık. Pop müziğinde Cem Karaca, Barış Manço, İlhan İrem, Nilüfer gibi özel isimler ile dönemin Rock Kralları, Erol Büyükburç ile Erkut Taçkın  vazgeçilmezimizdi. Bugün hasret kaldığımız orkestralar vardı mesela. Yaz akşamlarının yine başka bir vazgeçilmezi Devlet Demiryolları içerisindeki Ankara Gar Gazinosu’ydu. Orhan Sezener, Erol Pekcan orkestraları ve Tuna Ötener ile Caz Müziği Akşamları yine aynı gazinoda kaliteli revüler, sirk gösterileri yer alırdı. Bugünkü Kızılay Gökdelen’in üstünde eski Set Kafeterya’dan önce Balin De Roof vardı. Özellikle de yabancı müzik ve dans gruplarını sahnesine taşırdı. Latin dans geceleri, Nostalji geceleri, Flamenko ve Tango gibi farklı seçkileri Ankaralı sanatseverlerle buluştururdu. Bugün İstanbul’daki bir çok ünlü yıldızın sahneye ilk ayak bastığı şehir Ankara’dır ve eski Başkent Gazinosu’dur.
Emel Sayın, Zeki Müren, Seyyal Taner, Füsun Önal, Erol Büyükburç gibi bir çok önemli ismi ağırlamıştır. Şimdilerde ise aynı mantıkla hizmet veren gazino ve restoranlar kalmadı diyebiliriz. Bir tanesi istisna. Geçtiğimiz günlerde ailece davet üzerine gittiğimiz Badem Restoran’da eski Ankara nostalji kültürünün tekrar yaşatıldığını görmek beni hem şaşırttı hem de çok mutlu etti. Seçkin müzik ve seçkin menü eşliğinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım Güvenlik caddesindeki Badem restoran açılalı üç yıl olmuş. Ankaralı iş adamlarımızdan Murat İzlal ve eşi Öznur İzlal’in birlikte işlettiği Badem’de profesyonel sanatçılarca sunulan şan resitalleri, piyano dinletileri, nostalji geceleri, Balkan ve eski İstanbul şarkılarını dinlemeniz mümkün.
Hatta çatısı açılan ilk restoran olan Badem, konuklarını nostaljik müzik eşliğinde örneğin kış akşamlarında çatısını açarak  “Her yerde kar var” parçası eşliğinde o anda yağan kar ile, yaz akşamlarında da “Yıldızların Altında”  parçasıyla yıldızlar ile buluşturarak eski yazlık gazino kültürü ile başka bir atmosfere taşıyor. Şov ve poi geceleri de düzenlenen Badem restoran, müzikli akşamlarına bir yenisini daha ekleyerek şimdi de Çigan ve Latin müzikleri eşliğinde canlı performanslarla dans geceleri düzenlemeye hazırlanıyor. Flamenko, Salsa, Tango ve Ça Ça gibi dansların yanı sıra nostaljik müzik eşliğinde Şiir Akşamları da gerçekleştirilecek olan Badem’de, konuklar anılara yolculuk yaparken, kaybettiğimizi sandığımız eski Ankara’nın havasını bir kez daha derin bir şekilde soluma imkanı bulabilecekler. Birkaç saatliğine de olsa hepimizin doyamadığı Hababam’lı yıllara bir kez daha Badem restoran sayesinde geri döneceğiz ve anılarımızı tazeleme imkanı bulacağız. 60’lı, 70’li ve 80’li yıllara özlem duyan herkesin bir kez bile olsa Badem Restoran’da keyifli bir akşam geçirmesini tavsiye ederim. Ruhumuzu televizyona sıkışmaktan kurtardıkları için Sayın Murat ve Öznur İzlal’in ellerine sağlık. İyi ki böyle bir yer açmışlar...

Yazarın Diğer Yazıları