MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

“Torba”nın sebebi hikmeti IMF çıktı

Ekim arife günüydü. Kamuya izin verilmişti. 
Herkes gibi tatil havasına giren bürokrasi de  “yer değiştirme” ve kurban telaşındaydı. 
IMF’nin  “4. Madde Konsültasyon Çalışması”  olarak bilinen denetim raporu, işte böyle bir günde yayımlandı. 
Oysa IMF, raporu 24 Eylül’de tamamlamıştı. 
Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin IŞİD’e karşı koalisyonda yer alacağı haberlerinin, kız çocuklarına başörtüsü  “serbestisinin” tanındığı günler. 
Belli ki,  “Ne kadar az fark edilse o kadar iyi” diye düşünüldü. Ve rapor, hükümetin isteği  “kırılmayarak”  Hazine sitesinde arife günü yayımlandı.
(...)
Bu listedeki en çarpıcı madde, GSYİH’nin yüzde 2’si kadar faiz dışı fazlaya ulaşacak  “önden yüklemeli mali düzeltme”. 
Ne anlama geldiğini açalım: 
Bütçede bu yılki GSYH hedefi, 867.3 milyar dolar. 
Bugünkü dolar kurundan hesaplanırsa, yüzde 2’si yaklaşık 48.5 milyar TL. 
Yani IMF bize kibarca diyor ki; iki yıl sonra faiz ödemeleri dışında bütçende 48.5 milyar liralık bir fazla yaratmış ol. Aksi halde işin zor! 
(...)
Hükümetin son on gün 
içindeki telaşı şimdi daha iyi 
anlaşılıyor: 
- Maliye Bakanı Şimşek, ‘torba kanun’la getirilen  “vergi affı” için mükelleflere tek tek mektup yazılacağını söyledi. (Çünkü IMF mali düzeltme istedi.) 
- Başbakan Davutoğlu, kiralık araç harcamalarının azaltılacağını açıkladı. (Çünkü IMF mali düzeltme istedi. Ve gerekli değişiklik yapıldı) 
- Uzun süredir sürüncemede olan Dünya Bankası ile 400 milyon dolarlık Tuz Gölü doğal gaz depolama projesi için finansman anlaşması imzalandı. (IMF enerji bağımlılığını azaltacak politikalar istedi.) 
- Enerji Bakanı  “Seneye 1 milyar dolar daha az doğal gaz parası ödeyeceğiz” dedi. (IMF uyarıları arasında yer alan cari açık için bir önlem sözü verilmiş oldu.) 
- İlaçta ödeme sistemi sıkılaştırıldı (Faiz dışı cari harcamaları azaltma önlemi yürürlüğe konulmuş oldu.) 
Ekim ayıyla birlikte adı konulmamış bir  “kemer sıkma” dönemi başladığını belirtmiştik. Bu önlemlerin, -imzalanmış resmi bir program olmasa dahi- IMF’nin son raporundaki tavsiyelere uyarak alındığı artık tereddüt götürmüyor. 
Hedef, 48.5 milyar TL’lik faiz dışı fazla. Bayram sonrası yeni  “sürprizler” gelirse şaşırmayalım.  
Çiğdem Toker / Cumhuriyet

Dünya onunla kafa buluyor

(...) Otokrat, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) heyetlerini kabulünde: “Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum” deyiverdi.
(...)
Bilmem farkında mı? Dünya kendisi ile kafa buluyor, kendisini küçümsüyor.
“İngiliz The Independent Gazetesi Twitter’dan paylaştığı mesajında Erdoğan’ın konuşmasını hatırlatarak, ’Türkiye Cumhurbaşkanı: ’Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum’dedi. ’İnternet de her geçen gün ona karşı oluyor’ifadelerini kullandı.” (Gazeteler)
Cumhurbaşkanlığı Otokrat’ın sözlerini yalanlıyor ama kimse ciddiye almıyor. Otokrat kendisi ile birlikte T.C.’nin en saygın kurumunu da itibarsızlaştırıyor.
Herkes zırvanın tevil götürmediğini biliyor.

***

Otokrat teknolojiye gıcık olduğu kadar bilime de gıcık! Dedi ki:  “Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz. Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur.” 
(...)
Otokratın zihin haritası/dünyayı algılama seviyesi teknolojiye de (internet), bilime de (fizik, kimya, biyoloji, matematik) mesafeli.
Kontrol edemediği teknoloji yok edilmeli.
Laik okullarda bile fizik, kimya, biyoloji, matematik dersleri Sünni İslam’ın öğretisi seviyesinde görülmeli.  
Madem bizim veletler mecburen fizik, kimya, biyoloji, matematik okuyorlar, “gâvur” veletler de Sünni İslam’ı hatmetmeli!

***

Beni otokratın hiddeti, şiddeti, tehditleri korkutmuyor.
Demeçlerini, kelamlarını, iddialarını Zaytung’dan takip etmeyi tercih ediyorum.
Ancak, zihin yapısını şekillendiren “teknoloji ve bilim düşmanlığı” beni çok rahatsız ediyor.
Düşünebiliyor musunuz?
“Yeni Türkiye” de internete yer yok!..
Dr. Cüneyt Ülsever / Yurt

Bataklık çekmeye başladı

(...) Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nın Suriye kolu PYD’nin kontrolünde olan şehirler, kasabalar, köyler yani Türkiye’nin 90 yıl önce Lozan’da çizdiği sınırın Suriye tarafında kalan topraklar (şimdi IŞİD oralara saldırıyor) ile Türkiye sınırı içinde kalan köyler, kasabalar, şehirler arasında çekilen sınır kaldırıldı.
Sınır hem var.
Hem yok.
Suruç!
Hem Türkiye toprağı.
Hem değil.
Kobani!
Hem Suriye toprağı.
Hem değil.
Suruç ile Kobani birleşti.
İkisi de Kürt şehri oldu.
Türkiye’nin adı geçmiyor.
Suriye’nin de adı anılmıyor.
(...)  Son tezkereyi kendi eliyle yazıp, yabancı askerin Türkiye’den geçmesine izin çıkartmaktan gururlu Türkiye Başbakanı da; “Kobani ile Suruç’u Kürdistan toprakları içinde gören PKK’nın Suriye kolu PYD’li Salih Müslüm’e”  kucak açıyor.

***

Bataklık bu!
Fıtratı böyle!
Sınır çizemezsin.
Çizdim dersin.
Arkanı bir dönersin.
Çizgi yitmiş, silinmiş.
Suruç ile Kobani!
Kürdistan şehri olmuş.
Bazen güneş çok yakar. Bataklık çok ısınır. İçten içe kabarır. Bir bakarsın; Türkiye’yi bataklığa girmeye razı etmiş Koalisyon Gücü’nün lideri ABD Başkanı Obama’nın yardımcısı Biden, Tayyip Erdoğan’ı IŞİD destekçisi diye suçlar, sonra telefonla jet arama yapar; “Ben aslında Tayyip Erdoğan’a hayranım” dedirtilir.
Bu da bataklığın cilvesi!
Bataklık hoppası!
Necati Doğru / Sözcü

Türk askeri Amerikalı generalin emrine giriyor

Meclis’ten AKP ve MHP’lilerin oylarıyla geçen tezkere bizi savaşın eşiğine getirmiş bulunuyor.
Askerlerimiz her an Suriye ve Irak’a girerek, boğaz kesip kelle koparan kanlı IŞİD militanlarıyla çarpışacak! Neden çarpışacaklar? Egemen devletler öyle istiyor da ondan...
İşin tuhaf tarafı, Türk askerlerine Amerikalı bir general komuta edecekmiş! Neden? Bizde general mi kalmadı? Ya da generallerimizi yeteneksiz mi görüyorlar?
(...)
Rahmi Turan / Sözcü

Ataol Behramoğlu’ndan Taraf’ın Murat Belge röportajını yayınlayan Cumhuriyet’e sert tepki: Döneklere köşe açarsanız bize “eyvallah” deyip gitmek düşer

Ataol Behramoğlu, Murat Belge’nin Taraf’a verdiği röportajı  “Bu ülkede düşünen, yazan, sözünü sakınmayan insanlar hâlâ” güvercin tedirginliğinde “yaşamaya mahkûm ediliyor” diyerek aynen yayınlayan gazetesi Cumhuriyet’e sert tepki gösterdi. Behramoğlu, twitter hesabından attığı mesajlarda “ayrılık” sinyali de verdi:
 “- M.Belge röportajı yorumumu Cumhuriyet portal koymamış... Demiştim ki yakında köşe de açarsınız. O zaman bizim gibilere eyvallah demek düşer...
- Cumhuriyet portalda yayınlanan M.Belge röportajıyla ilgili okur yorumumun teknik bir nedenle ulaşmadığı anlaşıldı. Fakat sonuç değişmiyor. Hâlâ ergenekoncular, kemalistler tekerlemesini geveleyip duran birini Cumhuriyet portalın bu kadar önemsemesini anlamıyorum ve yadırgıyorum. Gazetenin bir yazarı ve daha da önemlisi okuru olarak bu tutumu protesto ediyorum, kınıyorum. Dönekler önce çok ciddi öz eleştiri yapmalıdır. Fakat söz konusu röportajda bunun tam tersini okuyoruz. Adam hâlâ Freud’dan dem vurarak lafı yuvarlıyor, haklıyım demeye getiriyor. Röportajın üstündeki sunum yazısı kimindir, anlaşılmıyor. Fakat Taraf’ın sorularını soran bile döneklere karşı daha dikkatli bir üslup var. Güvercin ürkekliğinde yaşamak sözü Hrant’ındır ve dosdoğru bir adam olarak o bu sözü hakkıyla kullanmıştır.”